3

4.9K 343 136
                                    

Kendimi bildim bileli Yosun'a aşıktım. Kalbimde ondan başkasına hiç yer vermemiştim. Başka bir kızı beğenmemiştim, ilgi duymamıştım. Yosun, benden nefret ettiğini söylese bile ben bir yüzsüz gibi onun yanından ayrılmamıştım. Her gün ölmemi dilediğini biliyordum. Bu benim kalbimi kırsa da ve beni incitse de hiç umursamıyordum. Onun yanında yeniden yaşıyordum. Fakat o benim yanımda ölüyordu.

Yosun'u her geçen gün daha da özlüyordum. Onu tekrar görebilmek için elimden geleni yapmaya çalışmıştım. Engin amca'ya yalvarmıştım. Onun nereye gittiğini öğrenmek için ayaklarına kapanmıştım. Lakin o, ben ve Lavin teyze'de dahil hepimizi şiddetle reddetmişti. Onun gözlerinde gördüğüm derin pişmanlık kalbime işlemişti. Kızının bu hâle gelmesinde sorumlu olan tek kişi olduğumu düşünüyordu. Yanılıyordu. Bu oyunda en masumu ben ve Yosun'du.

Küçükken, aşık olmanın veya bir kızı sevmenin bu kadar acı verici olacağını hiç düşünmemiştim. Yosun'u sevmek kalbimin yapmaktan en çok memnun olduğu şeydi. Hiç vazgeçmeden onun için atan kalbim nasıl bir başkasi için atabilirdi ki? Sema'nın beni sevdiğini öğrendiğim zaman da onu görmezden gelmemin en büyük sebebi bu yüzdendi. Onu seviyordum fakat bu sadece arkadaşça bir sevgiydi. Kalbim Yosun'dan başka bir kızı her defasında reddediyordu.

Şimdi ise acısını belli eden ve hafif moraran gözümle, ona ait olan bilekliği almak için kafeye girdim. Yağmur, bana mesaj atana kadar bilekliğin bende olmadığını farketmemem büyük aptallıktı. O bilekliğe canımdan çok sahip çıkmam gerekiyordu. Yosun'dan bana kalan tek parça buydu. Kaybetmem demek, ona tutunacağım bir dalımın kalmaması demekti. Bu benim için ölümden farksızdı.

Cam kenarında duran bir masada kızın dalgınca dışarıya bakan yüzünü gördüm. Adımlarımı yavaşça ona yönelttim. Bir süre sonra bakışları bana döndü ve ayağa kalktı.

"Merhaba," dedi hafif gülümsemesiyle. Gözleri kızarmış, az önce gözlerinden döküldüğünü anladığım kurumayan yaşlar yanaklarını ıslatmıştı. Uzattığı elini hafifçe sıktım.

"Lütfen otur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Lütfen otur."

Karşısında duran sandalyeyi işaret ettiğinde başımı iki yana salladım.

"Aslında bilekliği alıp gitsem iyi olur."

Onaylamaz bakışlarını bana yolladı.

"Lütfen sana kahve ısmarlamama izin ver. Senden özür dilemek istiyorum."

Israra devam ettiği için onu onayladım. Onun bir suçu olmadığını söylemek istiyordum. Fakat acıyan gözüm buna izin vermiyordu. Yine de gerçekleri söylemek istiyordum.

"Senin bir suçun yok. Sadece erkek arkadaşının eli biraz ağırmış," dedim gülümseyerek. Karşımda gergince ve suç işlemiş çocuklar gibi parmaklarıyla oynuyordu. Belki gülümsemem onu biraz rahatlatırdı.

"Artık erkek arkadaşım değil," dedi kızarmış gözlerini gözlerime değdirerek. Başka bir kırılmış kalbin hikayesini eskiden olsa dinlemek isterdim. Lakin şuan kendi kalbimin kırıklarını tam olarak yapıştıramıyorken bunu karşımdaki insana yapamazdım. Fakat yine de bir güç beni neler olduğunu öğrenmem için itti ve ben dudaklarımdan dökülen kelimelere engel olamadım.

"Anlatmak istersen dinleyebilirim."

Hafifçe gülümsedi. Eli yanında duran çantasına uzandı ve kartımla birlikte bilekliği çıkarttı.

"Bunlar sana ait."

Elinden aldığım kartı hızlıca cebime attım fakat bileklik hâlâ elimde duruyordu.

"Güzel bir bileklik. Sahibi çok şanslı olmalı."

Söylediği kelimeler zihnime yerleşti ve kalbimin tekrar burkulmasına neden oldu. Bu bileklik Yosun'a aitti fakat Yosun asla onun sahibi olmamıştı. Bu gerçekle yaşamak midemin bulanmasına neden oldu. Hava almaya ihtiyacım vardı.

"Ben gitsem iyi olur."

Hızlıca oturduğum yerden kalkıp kendimi dışarıya attım. Bu dünyada artık onsuz nefes alamıyordum. Eskiden sevgisine muhtaç olan kalbim şimdi nefretini bile özlüyordu. 

----

Bilinmeyen Numara: Aslında defalarca aldatıldım. (00.00)

Bilinmeyen Numara: Ne zaman arkamı dönsem

Bilinmeyen Numara: Yerime başka bir kız geçiyordu

Bilinmeyen Numara: İnkâr ediyordum.

Bilinmeyen Numara: Her seferinde beni daha çok sevdiğine kendimi inandırmaya çalışıyordum.

Bilinmeyen Numara: Bir süre sonra yalanlarım işe yaramamaya başladı

Bilinmeyen Numara: Fakat o her seferinde bana onu bırakmamam için yalvardı.

Bilinmeyen Numara: Aslında bana ihtiyacı yoktu ve hiç olmamıştı.

Bilinmeyen Numara: Onun için saçma bir egoydum sadece

Bilinmeyen Numara: Kendimden nefret ediyorum

Bilinmeyen Numara: Ben onun kölesi değilim ama her zaman öyleymiş gibi davranıyorum.

Bilinmeyen Numara: Bugün buna son vermek istedim

Bilinmeyen Numara: Ama yine kendime hakim olamadım ve karşısında ağladım.

Bilinmeyen Numara: Kalbim paramparça

Bilinmeyen Numara: Bunları neden sana anlatıyorum biliyor musun?

Bilinmeyen Numara: Çünkü sen de benim gibi bakıyorsun.

Bilinmeyen Numara: Bizi kim bu kadar kırdı, Deniz?

YN/ Gittiği yerden döner bir gün, Deniz. Kim bilir kaç kez öldün...

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin