Başımı, oturduğum yangın merdiveninin trabzanlarına dayadım ve gözlerimi kara bulutların sıralandığı siyah gökyüzüne diktim. Şehrin gürültüsü kulaklarıma doluyordu. En son buraya çıktığımda güneş batmak üzereydi. Şuan saatin kaç olduğu hakkında bir bilgim yoktu. İlgilenmiyordum da... Sadece oturuyordum. Düşüncelerim beynimde dolanıyordu ama asla onlarla ilgilenmiyordum. İlgilenmek istemiyordum. Sadece nefes almak istiyordum. Rahat bir nefes alıp hiçbir şey düşünmemek ve hissetmemek...
Bakışlarımı gökyüzünden çekip avucumun içinde varlığını hissettiğim bilekliğe çevirdim. Yanımda kalan tek şey onun bilekliğiymiş gibi hissediyordum. Herkesi teker teker öldürmüştüm. Ruhlarını yaralamıştım. Sadece kendim için... Kalbimin bencilce beslediği hayaller için... Son kırdığım kişi Yosun olmalıydı. Onun kalbinden başka bir kalp kırmamaya yemin etmiştim. Yeminim de duramamıştım. Yağmur'un kalbini parçalara ayırmıştım ve içimde dönüp duran saçma bir hırs bunu tekrar yapmamı istiyordu. Nasıl, Josephle tekrar konuşurdu?
"Üşümüyor musun?"
Kulaklarıma dolan sesi irkilmeme neden oldu. Gözlerim dibimdeki kıza çevrildi. Onun burada olduğunu nasıl farketmemiştim?
"Beni nasıl buldun?"
Buraya neden geldin?
"Çünkü ben bir keneyim. Biliyorsun, bir kere yapıştığımda bırakmam zor oluyor."
Oturduğum merdivenin iki basamak altına kendini bıraktı. Söylediği kelimelerle yüzümü buruşturmak istedim. Hâlâ bana kızgındı. Fakat yine yanımdaydı. Rüzgar saçlarını hafifçe uçurdu. Yüzünü gecenin karanlığında tam olarak göremiyordum. Görmek isterdim. Sadece bana baktığını biliyordum. Bana bakıyordu ve bakışları kalbimin ritmini değiştiriyordu.
"Bunu hep yüzüme vuracaksın, değil mi?"
Cevap vermedi. Sorum atmosferin ulaşılamayacak katmanlarına karıştı. Bir süre sadece arabaların sesini dinledik. İkimizde konuşmadık. Ona söylemem gereken milyonlarca cümle vardı. Fakat tüm kelimelerim kilitli bir kutunun içindeydi. Ne kadar istesem de o kilidi açmaya gücüm yoktu.
"Benden her uzaklaştığında, sana daha da yaklaşmak istiyorum."
Sesi, saçlarımı okşayan rüzgarı harekete geçirdi. Bakışları tekrar bana döndü. Yüzünü süsleyen ifadeyi görememek canımı yaktı. Kalbim biraz daha hızlandığında içimdeki istek büyüdü, büyüdü, büyüdü... Kendimi, aramızda engel gibi duran merdivene indirdim. Yüzü biraz daha görüş açıma girdiğinde parlak gözlerini daha iyi görebiliyordum. Dudakları alayla yukarı kıvrıldı.
"Söylediklerin de haklıydın. Ben, gerçekten bir keneyim."
Tenime iğne gibi batan pişmanlığım acı vermeye başlamıştı. Konuşmak için kendimi zorladım. Söyle ona! Her şeyi anlat. Lütfen, lütfen, lütfen...
Yaptığım tek şey bedenini kollarımın arasına alıp, sarmak oldu. Gecenin kör karanlığında onun zayıf ama bir o kadar da güçlü ruhunu sardım. Söyleyemediğim sözler üzerimize bir yağmur gibi yağdı. Onu bu yağmurdan korudum. Joseph'in varlığı üzerimize bir gölge gibi düştü. Onu bu gölgeden de korudum. İçimdeki hırs yeniden alevlendi. Avucumun içinde sıktığım bileklik canımı yakmaya başladı. O an, bedenim elektrik çarpmış gibi irkildi. Yağmur'a sarılı kollarımı gevşettim ve bedenimi ondan uzaklaştırdım. Şaşkın gözleri gözlerimden ayrılmadı.
"Bu ne içindi?"
"Susman için... Çünkü, gerçekler senin söylediğinden çok farklı. Sana bunu açıklayamam ama bana inan. Bunu bir gün yapacağım."
Ve inan, o gün düşmemen için seni sıkıca tutacağım.
------
Jessica: Ona söylemeliyiz, Deniz. (00.30)
Jessica: Bu gerçeği ondan saklayamayız.
Jessica: Yeniden konuşmaya başladılar üstelik
Jessica: Ya o tehlikedeyse?
Deniz: Lütfen, bana biraz zaman ver.
Deniz: Onun üzülmesini istemiyorum
Deniz: Bunu ona söyleyeceğim ama acıyı en aza indirmemiz gerekiyor.
Deniz: Aramız hâlâ tam düzelmiş değil, o yüzden benim yerime sen öğrenir misin?
Jessica: Neyi?
Deniz: Neden o çocukla tekrar konuştuğunu
Jessica: Bunu sen de sorabilirdin...
Jessica: Tabii, bir kalp kırıcı olmasaydın.
Deniz yazıyor...
Deniz çevrimiçi
Deniz yazıyor...
Jessica: Tamam tamam
Jessica: Öğreneceğim.
Jessica: Ama ayağını denk al, Deniz.
Jessica: Yağmur'u, senin derin sularında boğmana izin vermeyeceğim.
●Görüldü.YN / Yosun ve Güneş arkadaşlığının aksine bir Yağmur ve Jessica dostluğu görüyoruz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ |Texting
Short StoryOzan Deniz: Ne kadar aptalım değil mi? (Mesajınız gönderilemedi.) Ozan Deniz: Hâlâ sana tutunmak için bahaneler arıyorum. (Mesajınız gönderilemedi.) YOSUN |Texting adlı hikayenin devamıdır. Konuyu tam olarak anlamanız için ilk önce onu okumanızı ta...