24

2.2K 212 17
                                    

"Yarın için hepinizden bu konuyu araştırmanızı bekliyorum."

Yavaşça başımı salladığımda elimde döndürüp durduğum kalemi kenara bıraktım. Dersimize giren Profesör Arthur Brown sınıftan tüm ciddiyetiyle çıktı. Ben de böylece derin bir nefes almış oldum. Düşüncelerimden arta kalan zamanda bir okulum olduğunu hatırlıyor ve onun sorumluluklarıyla ilgileniyordum. En azından hayallerimden tam olarak kopmamıştım. Bunun için çabalıyordum. Kaybettiğim bir kız vardı. Hayallerimin yarısından çoğu onun üzerine kurulmuştu. Fakat o gittiğinde onun üzerine kurulmuş hayallerimde onunla beraber beni terketti. Şimdi avucumda sadece bana ait olan hayallerle hayata tutunmaya çalışıyordum. Ne acı ama...

Yarın için gerekli olan araştırmayı yapmak için sınıftan çıkıp yönümü kampüsün ortasında duran küçük binaya yönelttim. Dışarıda hava oldukça kasvetliydi. Aynı kalbim gibi...

Dün gece uyumak için derin bir savaş vermiştim ve yine kaybetmiştim. İlk defa nedeninin Yosun olmaması beni şaşırtıyordu. Yağmurla mesajlaştıktan sonra istediğim cevabı alamamam düşüncelerimi harekete geçirmişti. Aynı zamanda vicdanımı da... Sabaha kadar düşünmüş ve bir çıkış yolu bulamamıştım. Söylemek istiyordum. Senin sevdiğin adam kendini ölümün kucağına atıyor demek istiyordum. Fakat sonra gözümün önüne ağlamaktan kızarmış gözleri geliyordu. Bu kırılmış kalbimi daha da kırdı. Gerçeği ona söylememe gibi bir seçeneğim de vardı. Onunla her konuştuğumda yalan söyleyecektim. Bu kabul edemeyeceğim bir şeydi. Kutsal arkadaşlık yasasını çiğnemiş olacaktım ve sonra o da benim hayatımdan çıkıp gidecekti. Kabul edilemezdi.

Kütüphaneye girdiğimde beynimi biraz başka şeyler düşünmesi için zorladım. Rafların arasında kaybolurken aradığım kitapları kucağıma teker teker aldım. Bir süre sonra kütüphanenin en sakin köşesine geldiğimde tanıdık bir ses duydum.

"Bak, paketi nerede düşürdüğümü bilmiyorum ama onu bulmakla zaman kaybedemem. Yenisine hemen ihtiyacım var."

Yavaşça arkama döndüğümde kısık sesle telefonla konuşan Joseph görüş alanıma girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yavaşça arkama döndüğümde kısık sesle telefonla konuşan Joseph görüş alanıma girdi. Ona, kendimi belli etmemek için köşeye sindim.

"Tamam, para hazır. Bu akşam aynı yerde buluşalım."

Telefonu kapattığında bir süre etrafına baktı. Beni farketmemesi için iç güdüsel olarak biraz daha kendimi geri çektim. Biraz sonra oradan ayrıldığında tuttuğum nefesimi geri verdim. Tekrar uyuşturucu mu alacaktı?

-----

Yağmur: Hey, (18.30)

Yağmur: Bugün pek konuşamadık

Yağmur: Dersim çok geç bitti

Yağmur: Ve yaptığım araştırmaları temizlik hastası Pickett beğenmedi :(

Yağmur: Tekrar ve daha kapsamlı bilgi istediğini üzerine basa basa söyledi

Yağmur: Kendisi bir temizlik hastası ama hâlâ nasıl psikolojiyle ilgilenebiliyor anlamıyorum

Yağmur: Sen neler yapıyorsun?

Yağmur: Mesajlarım tek tik kaldığı için evde değilsin sanırım

Yağmur: Biliyorsun, hastalığın düzelmiş değil yani evine gidip dinlenmelisin.

Yağmur: Ah, benim kitaplarıma geri dönmem gerek

Yağmur: Geldiğinde bana yazmayı unutma :)

Yağmur: 5 saat aralıksız yazılara gömüldüm (23.09)

Yağmur: Ve hâlâ tek tik?

Yağmur: Endişelenmeli miyim?

Yağmur: Neden aramalarımı meşgule atıyorsun? (23.15)

Yağmur: Şimdi de telefonu mu kapattın?

Yağmur: Neler oluyor, Deniz?

YN/ Sanırım kendi başına Yosun'u düşündüğü günler onun için en sağlıklı olanıydı.

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin