9

2.9K 269 73
                                    

Yatağımda hissettiğim hareketlilikle çok derin olmayan uykumdan sıyrıldım. Yatak salladığında bunu benim yaptığımı düşünüp, açılmak için çırpınan gözlerimi umursamadım. Uykuya ihtiyacım vardı. Günlerce uyuyamıyordum. Bu ne yoğun bir hayatım olduğu içindi ne de ders çalıştığım için... Uykusuzluğumun nedeni beynimin içinde dönüp duran nedenlerle ve sonuçlarla boğuşmamdı. Yosun, neden beni terk etmişti? Bunun sebebi beni mi yoksa ailesini mi sevmemesiydi? Yosun beni ve kendini terketmişti.

Yüzümde hissettiğim tüy gibi bir dokunuşla irkildim. Gözlerim iznim olmadan aralandı ve yeni doğan güneşin odama gönderdiği ışığa alışmaya çalıştı.

"Günaydın, sevgilim."

Kulaklarıma ulaşan oldukça yumuşak, sessiz ve duymak için çırpındığım bir sesti. Onun sesi beynimin içinden çıkmış ve şu an kulaklarımda gerçeklik bulmuştu. Kalbim hızlanmaya başladığında gözlerimi tekrar kapattım. Bunun uykusuzluktan görmeye başladığım diğer halüsinaysonlardan bir farkı yoktu. Birazdan geçecekti. Buna emindim.

Yüzümde hissettiğim karıncalanma yok olduğunda derin bir nefes aldım. Gitmişti. Hep böyle oluyordu. Geliyordu, bana şefkatle dokunuyordu ve gidiyordu. Bunlar benim gerçekleşmesini istediğim ama gerçekleşmeyeceğini bildiğim şeylerdi.

Bir süre daha gözlerimi kapalı tuttum. Yeniden uyumayı denedim. Bunu yapmam saçmalıktı. Uyuyamayacağımı biliyordum. Sadece denemek istemiştim. Fakat, yine yanılmamıştım. Bilincim, bir tilki kadar açıktı.

"Bu ülkede uyuyarak günlerini geçirdiğine inanamıyorum," dedi aynı yumuşaklıkla.

Gitmemişti. Neden gitmemişti?

"Oysa görülmesi gereken yüzlerce yer var. Ah, eskiden bana Stonehenge'yi görmek istediğinden bahsetmiştin. Hâlâ görmemiş olman şaşırtıcı."

Lütfen, daha fazla konuşma. Beni rahat bırak. Beni rahat bırak.

"Londra Kulesi, Kule köprüsü, Londra'nın meşhur gözü, devasa Buckingham sarayı... Belki Kraliçe'yi de görürsün. Büyük bir-"

"Yeter!"

Yüksek çıkan sesim küçük ve boş evimin duvarlarında yankılandı. Yattığım yataktan hızlıca kalktım ve onun hayaletinin güzel yüzüyle karşılaştım. O, her şeyiyle karşımdaydı. Güneşte rengi değişen saçlarıyla, rengiyle beni hipnoz eden gözleriyle, mükemmel gülüşüyle... Parfümünün kokusunu bile hissedebiliyordum. Yosun, gerçek olamayacak kadar karşımdaydı. Bakışları samimiydi. Çünkü ben böyle hayal ediyordum. Dudakları bana gülümsüyordu. Çünkü ben böyle hayal ediyordum. Ona uzanmak istediğim zamanlar olmuştu. Elini tutmak ve bir daha hiç bırakmamak istediğim zamanlar... Yapmıştım da. Ona uzanmıştım. Dokunmak istemiştim. Karşılaştığım şey, koca bir hiçlikten ibaret olmasaydı bunu yapabilirdim.

"Neden, bir hayaletle konuşmak zorundayım?! Neden, gerçek senle konuşamıyorum?!"

Yüzünde gülüşü büyüdü ve omuz silkti.

"Herkes bedelini ödüyor, Deniz."

Ve yok oldu. Odanın ortasında ben ve sessizliğim kaldı. Bir süre sonra evin hiç duymadığım zili çalmaya başladı. Çaldı, çaldı ve çaldı... Beynime, kapıyı açmak için bir komut veremedim. Sadece bakışlarım karşımda duran aynaya takıldı.

Ben, bedelini ödüyordum. Herkesin ve olan her şeyin.

YN/ Psikolog numarası bilen Deniz'e en kısa zamanda ulaşsın.

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin