20

2.4K 214 30
                                    

"Bir şey mi oldu?"

Yağmur, telefonu kapattıktan sonra bir süre yüzüme baktı. Gözlerinde duran yaşlar akmak için savaşıyordu ama hiç biri yanaklarına inmiyordu. Hafifçe gülümsedi. Gülüşü kıkırtılara ve kahkahalara dönüştü.

"Eski sevgilimin arkasını toplamak için çağrılıyorum," dedi kahkahaların arasında. Kaşlarımı çatmadan duramadım.

"Nasıl?"

"Şöyle ki, sevgili arkadaşım... Aşık olduğum çocuk her zaman ki gibi parayı ödeyemeyecek kadar sarhoş olmuş ve arkadaşları ona tekmeyi çoktan vurmuş. Benim ise arkasını toplamamı istiyorlar."

Kahkahaları şiddetlendi ve birden kesildi. Gözyaşlarıyla savaşı bitmişti ve kazanan o değildi. Ağlamaya başladığında kendini dizlerinin üzerine bıraktı. Titriyordu. Deli gibi titriyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Sadece izlemekle yetindim. Yanına gidemedim. Geçecek diyemedim.

Bir süre sonra sakinleştiğinde beynime zorla onun yanına gitmek için komut verdim. Beynim beni dinledi ve yanına gidip kendini parçalamış kızı ayağa kaldırdım.

"Tamam, beraber gidelim. Onu oradan alırız."

"Bunu yapmak zorunda değilsin," dedi kısık sesle. Onu dinlemedim. Arabanın anahtarlarını aldım ve Yağmurla beraber evden çıktım.

-----
Arabanın hızını yavaş tutmaya özen gösteriyordum. Yağmur şiddetini iyice arttırmış ve hava oldukça kararmıştı. Yağmur, gözyaşlarını durdurmuş, hiç konuşmadan yanımda oturuyordu. Ben de onu konuşturmaya çalışmıyordum. İçinde bir savaş verdiğini biliyordum çünkü. Ne kadar o çocuğu bırakmak istese de bunu yapamıyordu. Belki çevresi izin vermiyordu belki kendisi... Bu önemli değildi. Yanımda oturan kız bana benziyordu. Kalbinin kırıklığıyla savaşıyordu.

"İleri de neon tabelanın önünde durabiliriz."

Sesini duyduğumda düşüncelerimden sıyrıldım. Yarım saat önce neşeli yüzü aklıma geldi. Şuan aralarında tonlarca fark vardı. Kızarmış gözleri etrafa değiyordu. Buradan gitmek istiyordu ama yapamıyordu. Arabayı durduğumda elimi omzuna koydum ve bakışlarının bana dönmesini sağladım. İçim nedeni bilinmeyen bir öfke ile doldu.

"Kendini bu kadar hırpalama, lütfen. Onu buradan alacağız ve evine götüreceğiz. Sen de bir daha görmek zorunda kalmayacaksın. Ayrıca ağlamak da... Omzunu omzuma yasla, Yağmur. Senin için buradayım."

Hızlıca arabadan indiğimizde yağmurda ıslanmamak için hızla bara girdik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hızlıca arabadan indiğimizde yağmurda ıslanmamak için hızla bara girdik. İçeri girer girmez burnuma yoğun bir sigara kokusu geldiğinde midemin hareketlendiğini hissettim. Fakat şuan bunu düşünmeye zamanım yoktu. Etrafta gözlerimi taradığımda sadece bir kere gördüğüm bir yüzü tanıyamayacağımı farkettim. Yağmur'a bakış attığımda ileride oturan çocuğu eliyle işaret etti.

Çocuğun yanına gittiğimizde aklının yerinde olmadığını boş gözlerinden anladım. Yağmur, onunla konuşmadan borcunu ödedi ve kolundan tutup kaldırmayı denedi. Fakat o hareket dahi etmedi. Yağmur'u farkettiğine bile şüphelenmiştim.

"Arabanın anahtarlarını al ve dışarı çık."

Anahtarları ona uzattığımda itiraz edecek gibi oldu. Yavaşça kafamı salladım. Beni dinleyip kapıdan çıktı. Çocuğa daha da yaklaştığımda içki kokusu hareketlenen midem için iyi değildi. Nefesimi biraz tutmayı denedim. En azından buradan çıkana kadar...

Koluna dokunduğumda beni farketmiş gibi bakışlarını yüzüme odakladı.

Onu tüm gücümle ayağa kaldırırken az önce Yağmur'a yaptığı gibi bana zorluk çıkartmadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onu tüm gücümle ayağa kaldırırken az önce Yağmur'a yaptığı gibi bana zorluk çıkartmadı. Kafasının iyi olmadığını birkaç anlamsız mırıltısından sonra kıkırdadığında daha iyi anladım. O an onu taşımak yerine yüzüne yumruklarımı dizmek istedim. Bu isteğim ürkmeme neden oldu. Kavgadan ve kaba kuvvetten nefret eden biriydim ama içimi saran ateşe karşı da koyamıyordum. Düşünmemeyi tercih ettim ve hâlâ kendi kendine kıkırdayan çocuğu nazik olmayan bir şekilde arabamın arka koltuğuna yatırdım. Yağmur, bir kere bile dönüp arkasına bakmadı. Bu burukça gülümsememe neden oldu.

"Teşekkür ederim," dedi kısık sesle. Cevap vermedim. Kim olsa aynı şeyi yapar demek istedim ama diyemedim. Sadece çocuğun evine doğru sürdüm. Evinin önüne geldiğimde cebinde anahtar aradım ama bulamadım. Onu kapının önüne bir çöp gibi atmayı istesem de yapmadım. Yağmur'un tüm itirazlarına rağmen evime götürdüm. Bu gecenin uzun olacağını biliyordum. Benim için Yosunsuz her gece zaten uzun olmuştu.

-----

Ozan Deniz: Neyim var ki sanki senden başka

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Hadi son bir kez

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Ceplerini yokla

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Aşk kırıntıları kalmış olmalı biraz

(Mesajınız gönderilemedi.)

YN/ Aşk kırıntısıyla doymaktansa, tek başıma aç kalırım bu hayatta.

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin