56

2.1K 157 87
                                    

Yağmur: Aramalarımı neden reddediyorsun? (15.34)

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz yazıyor...

Deniz: Çünkü lüzumsuzlar

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: Lüzumsuz mu?

Yağmur: Sana yardım etmeye çalışıyorum, Deniz.

Yağmur: Yanında olmak istiyorum ama beni sürekli itiyorsun.

Deniz: Yanımda olmak istiyorsun öyle mi?

Deniz: Sürekli ondan bahsetmekten sıkıldım, anladın mı?

Deniz: Onun yanına gitmelisin Deniz, onunla konuşmalısın Deniz...

Deniz: Sürekli bunları söylüyorsun.

Deniz: Bunları konuşmamız lüzumsuz.

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz yazıyor...

Deniz: Konuşmamız gereken onlarca önemli konu varken hem de.

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: Pişman olacaksın.

Yağmur: Lütfen, beni dinler misin?

Yağmur: Evine geliyorum eğer orada değilsen eve geç ya da evdeysen lütfen zilini çaldığımda bana kapıyı aç.

Deniz: Neden vazgeçmiyorsun?

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: Senden vazgeçemem ki...

Yağmur: Yarım saate oradayım, tamam mı?

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz yazıyor...

Deniz: Tamam.
Görüldü.

------

Eşofmanımın cebinde kendini belli eden bilekliği ellerimin arasına tekrar aldım. Bu bilekliğin bende bıraktığı acı dolu izler sadece sembolikti. Asıl acı dolu izler, onun keskin kelimeleriydi. Bunun geride kaldığını düşünüyordum, umuyordum ve hatta hissediyordum. Lakin, yanılmıştım. O kelimeler kapanan yaraları tekrar açmak için evime gelmişlerdi. Kapımı tıklatıyorlardı. Camlarımı kırıyorlardı. Bana ulaşmak istiyorlardı. Gölgelerle beraber... Nefes al! Nefes al!

Benim adım, Ozan Deniz Eren. O kıza aşık olduğumdan beri kalbimde izlerle yaşıyorum. Gölgeler beni izliyor. Onun gölgesi her daim beni izliyor ve peşimi bırakmıyor. Peki, peşimi bırakmasını neden istiyorum ki? Ben ona saf aşık olan o çocuk değil miyim? Onun önünde eğilen ve beni sevmesi için yalvaran o çocuk değil miyim?

Günlerdir Yağmur'un baskıları sonucu ikilemler arasında gidip geliyorum. Onu bulmamı istiyor. Onunla konuşmamı, belki de onu kendime aşık etmemi... Ne saçma! Karşısına geçip ona karşı atan kalbimden bahsetmek istiyorum. Ona, 'O kız beni yaraladı ama sen beni iyileştiriyorsun,' demek istiyorum. Fakat bunu demeye o kadar korkuyorum ki... Eskiden, Yosun'a duygularımı açmaktan asla çekinmezdim. Onu sevdiğimi söylemek benim için nefes almak gibiydi. Şimdi ise acıdan farksız. Onu artık sevdiğimi tam anlamıyla söyleyemezdim bile... Sadece onun yaşadığını öğrenmek bile bana yetmişti işte. Bu kadardı. Onunla hesaplaşmam eski günleri geri getirmeyecekti. Onun nefretini öldürmeyecekti. Beni, iyileştirmeyecekti. Beni iyileştiren tek kişi Yağmur'du. Fakat o bunu asla anlamak istemiyordu.

Çalan zili duyduğumda derin bir nefes aldım. Günlerdir söylediklerini tekrar sıralamak için kapıma dayanmıştı. Vazgeçmiyordu. Belki de gitmemi istiyordu. Hayatından çıkıp gitmemi...

Düşünme! Düşünme!

Kapıyı açtığımda bana nazikçe gülümsedi. Kalbim onun ufak gülüşüyle bile hızlanıyordu. Bunu nasıl anlamıyordu? Yosun'un nefretinden çok onun sevgisine ihtiyacım vardı.

"Merhaba," dedi kısık sesiyle. Hafifçe başımı salladım ve içeri girmesini işaret ettim. Ceketini çıkartıp portmantoya astı. Beraber salona geçtiğimiz de onun ne kadar gergin olduğunu anladım. Rahat davranamıyordu. Lakin, bunun için beni suçlayamazdı. Hayatımdan çıkartmaya hazırlandığım kızı tekrar hayatıma sokmak için uğraşıyordu. Tekrar yaralanmam için...

"Bir şeyler içer misin? Kahve yapabilirim. Belki film izleriz. İstersen dışarı çıkalım," dedim rahatça. Hiçbir şey olmamış gibi davranacaktım. Onun buraya ne amaçla geldiğini unutacaktım ve o amacı ona da unutturacaktım.

"Deniz, böyle kaçmaya devam edemezsin."

Karşılıklı oturduğumuz koltuğundan kalkıp yanıma oturdu. Gerginlikten dolayı terlemiş ellerini ellerimin arasına aldı. Titriyordu, bunu görebiliyordum. Fakat, o buna aldırmadı ve bana tekrar şefkatle gülümsedi. Kalbimin sesini duymasını istedim. İlk defa, gerçekten bunu istedim.

"Onun gölgesinden kurtulamanın tek yolu bu. Onun yanına gitmelisin. Onunla konuşmalısın. Ona söyleyemediklerini söylemelisin."

Başımı yana doğru hızlıca salladım.

"Bunu istemiyorum. Bunu istemediğimi biliyorsun. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Senden uzaklaşmak istemiyorum."

Ellerini ellerimden çekip dizlerine koydu. Bunu ellerinin terini silmek için yapsa da tekrar ellerini ellerime almak istiyordum. Yapamadım. Yapamadığım onca şey gibi...

 Yapamadığım onca şey gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bunu biliyorum. İstemediğini biliyorum ama yıllarca acı çektin. Hâlâ da çekmeye devam ediyorsun. Doğru olan şey, acının kaynağını bulmak ve ondan kurtulmak... Yeni bir sayfa açmak istiyorsun ama bunun için çabalamıyorsun."

"Çabalıyorum! Seninle beraber çabalıyorum işte. Neden göremiyorsun?"

Hafifçe yutkundu. Başını iki yana salladı ve yanında duran çantasının içini kurcaladı. Çantadan beyaz bir zarf çıkardı ve sehpanın üzerine koydu.

"Her zaman seninleyim, Deniz. Fakat, Yosun'un gölgesi üzerimizdeyken ikimiz de nefes alamayız. Ben, seninle nefes almak istiyorum. Senin, nefes almanı istiyorum."

YN/ Son 1...

YN/ Söylenecek çok şey var. Fakat, kelimelerim tükendi. Benim yerime bu yazar notunu siz yazar mısınız?

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin