12

2.9K 250 112
                                    

Yağmur: Teklifini düşündüm. (00.10)

Yağmur: Ne zaman yola çıkacağız?

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz yazıyor...

Deniz: Emin misin?

Deniz: Yani biliyorsun, mistik güçlerle veya sıradışı olaylarla karşılaşabiliriz...

Yağmur: Evet, biliyorum.

Yağmur: Önemli değil.

Yağmur: Gelmek istiyorum.

Yağmur: Yarın sabah kapını çalarım :)

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz yazıyor...

Deniz: Öyle diyorsan...

Deniz: Yarın sabah görüşürüz.

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: İyi geceler, Ozan Deniz.

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz çevrimdışı

-----

"Göz altı kapatıcımı sana hediye etmeyi düşünüyorum."

Arabayı çalıştırmadan önce, onun emniyet kemerini taktığından emin oldum. Söylediği cümle beni küçük aynaya bakmaya zorladı. Uyuyamadığım uykular acısını böyle çıkartıyordu demek ki...

"Fazla ders çalışıyorum."

Yalandı. Bir süredir kitap bile açmıyordum. Sınavlar yaklaşıyordu. Fakat bu benim umrumda bile değildi.

Yağmur hiçbir şey söylemeden bana kısa bir bakış attı ve elini müzik çalara uzattı. Bende arabayı şehir çıkışına sürmeye başladım.

Yanımda oturan kızı fazla tanımıyordum ama beraber yolculuk yapıyorduk. Onu en çok görmek istediğim yere götürüyordum. Bunu hep Yosunla yapmayı hayal etmiştim. O, eminim buraya gitmek istemeyecekti fakat ben onu bir şekilde buraya getirecektim. Olmamıştı. Peki, yanımda ki kızı neden şimdi oraya götürüyordum?

Uykusuzdum. Kimseyle doğru düzgün konuşamıyordum. Tekrar tekrar Yosun'un hayaletiyle başbaşa kalıyordum ve bundan nefret ediyordum. Ani kararlar alıyordum ve bu kararları hiç düşünmüyordum. Aynı bugün, Yağmurla bu şehirden çıkışımız gibi... Belki kaçmak istiyordum. Ondan ve onun hayaletinden kaçmak... İşe yaramayacağını biliyordum. Sadece deniyordum. Bir yanım ondan kopmak istiyordu, diğer yanım ise bilekliğini okşuyordu. Delirmekten korkuyordum ama bunun için çok geç olduğunu hissediyordum. Belki delirmiştim ve tek amacım onun soğuk kollarında ölmek olmuştu.

"Ah, bu çok eski bir şarkı. Playlist'inde olması, ilginç."

Düşüncelerimden onun şaşkın sesiyle sıyrıldım. Dediği şeyi o an anlayamasam da kulaklarıma dolan müzik sesiyle hafifçe güldüm.

"Sana neden bu kadar ilginç geldi?"

"Bilmiyorum, benden başka kimsenin dinlemediğini düşünüyordum. Yağmurlu bir İngiltere gününde vazgeçilmezlerim arasında."

Hafifçe güldüm. "Ayrılıklardan sonra da işe yarıyor."

İmalı sesimi anlamış gibi yüzü hafif durgunlaştı. Bakışlarım onunla yol arasında gidip gelirken söylediğim cümle sayesinde kalbimde oluşan pişmanlığı nasıl gidereceğimi düşündüm.

"Bu şarkıyı onun için harcamazdım."

Gerilen ortamı dağıtmak için daha önce hiç sormadığım ama en başından sormam gereken soruyu sordum.

"Sen hangi bölümü okuyorsun?"

Bu sorum, onun kahkaha atmasını sağladı. Gülüşü, kalbimde yeşeren pişmanlığı öldürdü.

"Benimle uzun bir yolculuğa çıkıyorsun ama daha bölümümü bilmiyorsun. Ah, ya seri katilsem ve seni öldürmek istiyorsam?"

Omuz silktim. "Ölmek, korktuğum bir şey değil."

"Psikoloji. Okuduğum bölüm, psikoloji. Şaşırdın, değil mi? Terzi kendi söküğünü dikemiyor, maalesef."

Güldüm ve kendimi tekrar düşüncelerimin oluşturduğu derin bir çukura attım.

-----

Arabayı park ettikten sonra yere ilk ayak basan kişi, boynuna son anda astığı fotoğraf makinesiyle Yağmur oldu.

Derin bir nefes alıp arabanın anahtarını cebime attım ve bilekliğin cebimdeki varlığını hissetmek için elimi biraz orada tuttum. Onun orada olması beni iyi hissettiriyordu. Ait olduğu yer benim pantolon cebim değildi. Yosun'un zarif, ince bileğiydi.

"Hadi, bu manzarayı kaçırmak istemezsin," diye bağırdı, Yağmur. Rüzgar nedeniyle saçı uçuyordu ama bunu önemsememiş gibi fotoğraf çekmeye başlamıştı bile.

Kapıyı açıp, rüzgarın yüzüme vurmasıyla gerçek bir ok gibi kalbime saplandı. Yosunla gelmem gereken bir yerde başka bir kızlaydım. Ona ihanet ediyordum. Ona ihanet ediyordum. Onun yerine başkasını koyarak ihanet ediyordum. Bu gerçek midemi bulandırdı ve kulaklarımın uğuldamasına neden oldu. Elimi cebime attım ve bilekliği avuç içimi acıtacak şekilde sıktım. Düşüncelerim karman çorman olurken kalbim ritmini arttırdı. Bilekliği biraz daha sıktım. Onu yanımda hissetmek istiyordum. Fakat yoktu, ve hiç olmayacaktı.

"Sen, iyi misin?"

Kaşları çatık, endişeyle yüzümü inceledi. Beynimdeki sesler yavaş yavaş susmaya başladı.

"Bunu yapamam, bunu yapamam. Geri dönüyoruz!"

YN/ Yemin ediyorum, amacım bu değildi. Of, yeter! Yosun beni rahat bırak!

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin