44

1.8K 153 6
                                    

Duyduğum sert tıkırtılar, kitapların arasına gömdüğüm başımı yukarı kaldırmama neden oldu. Gözlerimi pencereye çarpan yağmura diktim.
Yaşadığımız son olaylardan dolayı derslerime odaklanamamıştım. Hoş, buraya geldim geleli ne zaman derslerimle ilgilenebilmiştim ki?

Yağmurla konuşmamızın üzerinden haftalar geçmişti. İkimizin de sınav dönemi başladığı için kabuğumuza çekilmiştik. Fakat, son zamanlarda olanları, öğrenilen gerçekleri ve söylenen sözleri aklımdan çıkartamıyordum. Beynimde dönüp duran düşünceler bir kanser gibi ruhuma yayılıyordu. Geceleri ne kadar istesem de uyuyamıyordum. Joseph'e ne olacaktı? Joseph, umrumda değildi. Yağmur'a ne olacaktı? Tek ilgilendiğim konu buydu. Ona ne olacaktı? Onu nasıl koruyacaktım? Kalbimi, onun zehirli kelimelerinden nasıl koruyacaktım?

Eskiden, kalbimi kelimelerle parçalayan tek kişi Yosundu. Gelirdi, kırardı ve giderdi. Her defasında kalbimi kendi ellerimle ağlayarak yapıştırırdım ve tekrar onun gelmesini beklerdim. Bu sefer kalbimi ben değil, Yağmur yapıştırmıştı. Fakat, Yosun onu kırmak için gelmemişti. Bu görevi Yağmur üstlenmişti. Ona her ne kadar kırılmadığımı söylesem de kalbimin parçaları göğsüme batıyordu. Batıyordu ve acıyordu. Acıyordu ama ben susuyordum. Çünkü susmak istiyordum. Çünkü bunu hakediyordum. Bu kırıkları hakediyordum. Belki hep haketmiştim ama bunu dile getirememiştim.

Düşüncelerimin kazdığı çukura düşeceğim sırada telefonumun melodisi, pencereye çarpan yağmurun önüne geçti. Bakışlarımı masanın kenarında çalan telefona yerleştirdim. Ekranda gördüğüm yazı derin bir nefes almama neden oldu. Beni aramasını beklemiyordum.

Telefon kapanmak üzereyken onu masadan alıp kulağıma götürmeyi akıl edebilmiştim.

"Hiç açmayacaksın sanıyordum."

Sesi, gökyüzündeki kara bulutlara rağmen kalbime güneş gibi doğdu. Her ne kadar engel olmak istesem de, bunun için çok geç kaldığımı biliyordum.

"Ders çalışıyordum, dalmışım."

"Ben de öyle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ben de öyle... Fakat, sonra buna devam edemedim."

"Anladım," dedim sessizce. Bir süre sadece birbirimizin nefes alış verişlerini dinledik. Beni neden aradın diye sormak istesem de buna engel oldum. Beni her zaman arayabilirdi. Bir nedeni olmadan bile...

"Yine hava berbat."

"Buna alıştığını sanıyordum?"

Hafifçe kıkırdadığında dudaklarım istemsizce yukarı kıvrıldı. Bunu özlemiştim. Bunu feci özlemiştim ve devam etmesini istiyordum. Dudaklarından fırlayan o ilahi kıkırtıyı defalarca dinlemek istiyordum.

"Alışamadığım tonlarca şey var, Deniz."

Bu sefer de ben güldüm. Fakat, onunkinin aksine benimki acı dolu bir gülüştü. Beynimde dönüp duran tonlarca soru arasından, dudaklarımdan istemsizce dökülen sözcüklere engel olmak istesem de başaramadım.

"Alışamadığın tonlarca şey listesin de ben de var mıyım?"

Yine sessizlik... Gözlerimi tekrar pencereye diktim. Yağmur damlaları hızla aşağı akıyordu ve yerini yeni damlalar alıyordu. Bu devam etti. Dakikalarca, öylece bekledik. Bir süre sonra telefonun kapandığını düşünsem de derin iç çekişini duydum. Ve ardından gelen sözlerini...

"Emin ol. O listenin kıyısından bile geçmene izin vermem."

-------

Jessica: Joseph konusunda ne yapmayı düşünüyorsun?

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: Sen ne yapmayı önerirsin?

Jessica: Tedavi görmeyi reddedecektir.

Jessica: Hoş, o kadar bağımlı mı onu bile bilmiyoruz.

Yağmur: Ondan bunu öğrenebilirim.

Yağmur: Ama yanımda olmalısınız.

Jessica: Biz?

Yağmur: Deniz ve sen...

Yağmur: Sonuçta benden daha çok şey biliyorsunuz.

Jessica yazıyor...

Jessica çevrimiçi

Jessica yazıyor...

Jessica: Yağmur...

Yağmur: Şimdi değil, Jess.

Yağmur: Bu ara değil.
Görüldü.

YN/ Tarih tekerrürden ibarettir. Yosun'un hiyerarşisinin kıyısından geçemeyen Deniz şimdi Yağmur'un alışamadıkları listesine giremiyor. Tuhaf :)

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin