50

1.9K 156 13
                                    

"Burada olduğunu tahmin etmiştim."

Sesin geldiği yöne yorgun bakışlarımı diktim. Onun geldiğini anlamıştım. Ondan önce, hoş çiçekli kokusu burnuma ulaşmıştı. Bu kokuyu son zamanlarda çok aramıştım. Fakat, onu biraz olsun kendiyle bırakmak istemiştim. Her ne kadar ayaklarım sürekli ona gitmek istese de, buna ihtiyacı vardı. Kendini dinlemeye ihtiyacı vardı.

"Derslerime biraz vakit ayırmak istedim."

Karşıma oturduğunda, onun da benim kadar kötü olduğunu anladım. İçinde bir yangın vardı ve onu söndürecek kimse yoktu. Sönmesini istediğinden bile emin değildim. Gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığına bizzat şahit olmuştum. O gözlerde kendimi görmüştüm. Yosun'un beni terkettiği gün, aynaya, gözlerimin en derinine baktığımda gördüğüm gibi... Hayallerimiz parçalanmıştı. Biz ise öylece izlemiştik.

"Yorgun görünüyorsun," dedi hafifçe kaşlarını çatarak. Dudaklarım samimiyetten uzak bir şekilde yana kıvrıldı. Benden daha beter durumda olduğunu yüzüne vurmak istedim. Ölmüşsün, Yağmur. Fakat, mezarını hâlâ kendin kazmaya uğraşıyorsun.

"En azından senden daha iyiyim."

Hafifçe kıkırdadı. Sesi, kulaklarıma bile ulaşmadı.

"Kalbimde, bir arkadaşımı mezarın en dibine gömdüm. Bile bile... Ne kadar iyi olabilirim ki?"

Ne kadar iyi olabilirdi ki?

Ben ne kadar iyi olabilmiştim?

Ailemi, dostumu, sevgilimi gömerken ne kadar iyi olabilmiştim?

Cevap vermedim. Bakışlarımı önümdeki ders notlarına çevirdim. Bir süre sadece onlara odaklanmaya çalıştım. Yağmur ise dikkatle bana bakıyordu ama karşılık vermedim. Gözlerine bakmak istesem de orada kopan fırtınaları görsün istemiyordum. Halbuki ben onun dizlerine sığınmıştım. Yosun için... Şimdi bunu istemiyordum. Tekrar Yosun için ona sığınmak istemiyordum.

"Bazen, her şeyi boşverip gitmek istiyorum," dedi uzun bir süre sonra. "Sadece 24 saat, hiçbir şey düşünmemek..."

Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözlerinin parladığını gördüm. Fakat, bu mutluluktan değildi. Hafif hüzün bulutları, gözlerinin içine göz yaşı serpmişti. Akacak kadar çok değildi ama gözlerini parlatıyorlardı. Akmasını istemediğini biliyordum. Akmaması için uğraşacağını biliyordum.

"Kaçmak bir çözüm değil," dedim acımasızca. Ben de kaçmıştım. Herkesten ve her şeyden... Kendimi bulmak için uzaklaşmıştım. Lakin, tek kaçtığım şey kendimdi. Ne Yosun'un gölgesiydi, ne onu benden uzaklaştıran ailem ne de arkadaşlarım... Bunlar hep bir aldatmacaydı. Kendimi kandırmak için uydurduğum yalanlardı. İnanmak istediğim yalanlar... Fakat, gerçek ortadaydı. Ben bir hataydım. Kendimin en büyük düşmanıydım. O denizin dibinde ayaklarıma yosunlar dolamıştım. Boğulduğum zaman o yosunları suçlamıştım. Fakat, bunu ben yapmıştım. Onları ben dolamıştım. Onu suçlamak için...

"Hiçbir şey, artık çözüm olamaz, Deniz."

Vazgeçmişti. Benim yolumdan yürümeyi seçmişti. Ayaklarına yosunları dolamıştı ve boğulduğun da onu suçlayacaktı. Sonsuza kadar...

YN/ Hepimiz kalbimizde bir arkadaşımızı mezara gömdük. Önemli olan, bunu yaptıktan sonra duyacağın pişmanlık... Pişman olacak mısın, Yağmur?

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin