27. BÖLÜM > TEK BİR SORU

2.3K 145 17
                                    

  Önümdeki tabağa baktım. Pekala da balık tatlısı ve kuş dolması olabiliyormuş. Gülmeyin; tadı gerçekten güzel.

   Yemeği bitirip başımı kaldırdığımda Demir bey’in sesi adada yankılanmaya başladı.

   "Merhaba gençler!" diye başladı konuşmasına o kocaman kahkahasıyla. "Moraller düzeldi, o zaman yeni bir yarışmaya hazırız, ha?"

   Bu neşeli konuşma bile tüm gülüşme seslerini kesmiş, herkesin yüzüne nefret dolu bakışları aşılamıştı.

   "3 saat sonra en hırslınızı seçmek üzere!" dedi ve o meşhur mikrofon kapanma sesi duyuldu.

   Kimin suratına baksam yüzü karanlıktı; bakışları gibi.

   Can, ayağa kalktığında elindeki yapraktan yapılmış tabağı yere atmayı ihmal etmemişti. Sinirlerinin gerildiği her halinden belli oluyordu.

   Tabağımı yavaşça yere bırakıp ayağa kalktım. Yürümeye başladığımda ellerim karıncalanmaya başlamıştı. Ardından tüm vücudum. Kaşlarımı çattığımda görüş alanım bulanmaya başlamıştı.

   Gözümün kararması ve vücudumun kontrolünü kaybetmem uzun sürmemişti.

   Demir’in sesi kulaklarımı doldururken, "Yeni ırkın atalarısınız." dedi. "Güzel ve yakışıklı ataları."

   Gözlerimi Yekta'dan, Demir’e çevirirken "Ne ırkı?" diye cırladım. 

   “Birazdan DNA'nızdan güzellik genini kopyalayacağız ve Lema ırkının yeni nesillerine aktaracağız."

   "Lema mı?"

   Evet, Lema." dedi. "Yeni ülke, yeni ırk. Bu ırkın ilk kuşağı ve doğal olarak diğer ırkların atası siz 20 kişisiniz. Sizin özelliklerinizi taşıyacaklar."

   Bağırışlara karşılık gözümü araladığımda kendimi yerde buldum.

   Kaşlarımı çattığımda, başımı tutan Alper, "Bayıldın." diye cevapladı daha dillendiremediğim sorumu.

   Oysa ki, benim şu anki tek odağım kulaklarımda yankılanan sesti: "Hafızalarını silerek."

   İstemsiz bir şekilde cümleyi tekrarladım. “Hafızalarını silerek.”

   “Ne?” diye sordu Alper.

    "Lema." dedim çatık kaşlarımla ona bakarak. "Lema ırkı."

   Sahra gözlerini büyülterek, “Lema mı?” diye sordu.

   Başımı salladığımda Beren bana doğru yaklaştı. "Lema." diye tekrarladı. "Çok tanıdık geliyor."

   Meltem şaşkınca gülerken, “İyi misiniz?” diye sordu.

   Emre "Bana da tanıdık geliyor." dediğinde Alper beni bırakıp ayağa kalktı.

   “Siz kafayı yemişsiniz.” dedi yüksek sesle.

   Giray’ın, Alper’in üstüne atlayıp zor da olsa onu yere yıkması uzun sürmemişti. "Bağırma." diye fısıldadı. Sonra bize baktı. "Her yerde kamera var."

   Oturduğum yerde bağdaş kurduğumda birkaç kişiyle küçük bir çember kurmuştuk.

   Pelin ortaya eğilip, “Sahra ve Aras’ın rüyalarını hatırlıyor musunuz?” diye sordu.

   Sahra kaşlarını çattığında "Hala devam ediyor." dedi. "Ama nadiren; dört günde bir gibi."

   “Ben de o rüyaların benzerlerini görüyorum.”

KAMPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin