31. BÖLÜM > ORMANDAKİ ŞEHİR

2.4K 129 23
                                    

YORUM YAPIN.

---------------------------------------------------------

Yürüyüşümüzü ikili olarak devam ettirirken Alper uzun süredir çevremizi sarmış olan sessizliğe meydan okurcasına yumşacık bir sesle konuşmaya başladı. "uzun süredir uzak olduğum duygular bunlar." dedi ilk başta. "Kaçtığım, saklandığım duygular. Ama maalesef ki, aşk kapıyı çalınca kaçacak yerin ve zamanın olmuyor. Arkanı dönsen, olmuyor. Kaçsan; uzaklaşmak için, nereye kadar." dedi ve gözlerimin içine baktı.

Sustum ve onu dinlemeye devam ettim.

"Aras'ı öğrendiğimden beri, her gün kaçtım Alya. Her gün uzaklaşmaya çalıştım. Çünkü ona karşı içinde hala bir şeyler beslediğin hissi peşimi bırakmadı hiç. Ve düşündüğüm de başıma geldi. Ona gittin. Sesimi çıkarmadım, çünkü pişman olacağını biliyordum." Gözlerini yere sabitledi ve derin bir nefes verdi. "Ve oldun da. Üzüldün, çok üzüldün; bunu sana her baktığımda görebildim. Bakmadım. Onun yüzünden belki, bir hastalık atlattın."

Sözünü kestim utançla. "Atlattım sayılmaz."

"Atlattın." dedi kabaca.

Derin bir nefes aldım.

"Bunca şey geçti başından ve ben seyirci kaldım. Artık seyirci kalmayacağım bitanem." dedi ve durdu. Yüzlerimiz çok... yakındı. Elleriyle yüzümü kavradı ve anlıma bir öpücük kondurdu.

Kollarını tuttuğumda "Özür dilerim." dedim af dilercesine. Ona yaptığım şeyler, gerçekten iyi değildi.

Gülümsedi. "Dileme."

Ellerimi tuttuğunda konuştu. "Bu elleri ilk tuttuğumda ellerimin evini bulduğumu anlamıştım." Sonra ellerimi yavaşça bırakıp yanağıma dokundu. "Seni ilk öptüğümde, sarıldığımda tek sığınağımın sen olduğunu anladım."

"O sığınak sana hep açık."

Güldü. "Yarış yapalım mı?" dedi ve diğer ağaçların arasından yükselen devasa ağacı işaret etti.

Tek kaşımı kaldırıp, "Benimle yarışamazsın." dediğimde koşmaya başlamıştı bile. 

Hemen ardından ayaklarıma "Koş!" emri verip ona yetişmeye çalıştım. 

Ona yetişip kolunu tutacağım sırada öyle bir sığır kuvvetiyle ittirdi ki beni, denize düştüm.

"Mal!" diye bağırdım arkasından. Ama beyefendi anıra anıra gülerek koşmaya devam ediyordu.

Acaba ağlıyor gibi yapsam gelir miydi?

Saçmalama Alya.

İç sesimi dinlemeyip "Bacağııııım!"diye bağırmaya başladım.

Öküz arkasına bile bakmıyordu.

Sonunda dayanamayıp koşmaya başladım. 

Alper ağaca çoktan ulaşmıştı bile.

Neden ağacın önünde durmuş, bir yere şaşkınca bakıyordu?

"Alya!" diye seslendi. "Çabuk, şuraya bak!"

"Ne oldu?" diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Çabuk!" dedi eliyle baktığı yeri işaret ederken. "Gel."

Yanına gittiğimde gözümü alan ışık yüzünden sendeledim.

Bembeyaz bir şehir ayaklarımızın altına seriliydi. "Bu da ne?" dedim kekeleyerek.

Suratıma aptalmışım gibi bakarken elimi tuttu. "Öğreneceğiz."

Ayağımı çimenlerden çekip, gri zemine bastığımda için farklı bir enerjiyle dolmuştu.

KAMPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin