KULÜP AKTİVİTESİ

3.4K 270 102
                                    

Dilruba üzerini giyindi. Saçlarını da at kuyruğu yapıp Kabil'in odasına ilerledi. Kardeşi müziği sonuna kadar açmış barfiks çekiyordu. Kabil'in kendisini daha rahat duyabilirsiniz için gidip müziğin sesini kıstı.

"Günaydın Kabil. Bir an evvel hazırlansan iyi olur. Derse geç kalmak istemiyorum."

Kabil ellerini gevşetip kendisini yere bıraktı. Omuzundaki havluyla bedenini kurulayıp kardeşine döndü.

"Merak etme kardeşim geç kalmayız. Ne dersin bugün motorla gidelim mi okula?"

"O bebeğe bayılıyorum. Bana kesinlikle uyar. Hadi git duşunu al ben asağıdayım. Bizimkilerle konuşayım ne durumdalarmış."

"Tamam sana katılırım birazdan."

"Sıcak su ısıtıyorum çıktığında kahveni içersin."

Kabil Dilruba'nın yanağından bir makas alıp banyonun yolunu tuttu. Dilruba da ardından aşağıya inip mutfağa gitti. Sıcak suyu ısıtıcıya koyarken bir yandan da arama yapmaya çalışıyordu.

"Ah merhaba Neşe. Ne yaptınız?"

"....."

"Tamam bizde birazdan çıkıyoruz. Okulda görüşürüz o halde. Hoşçakal."

Dudağında şarkı mırıldanırken kaynayan suyu bardağa koydu. Biraz kahve ve şeker ekledikten sonra bardağı birlikte salona yürüdü. Kendisini tekli koltuğa bırakırken eline kumandayı alıp müzik kanallarında dolandı. Sevdiği bir parça bulunca da dinlemeye koyuldu. Müzik gerçekten ruhun gıdasıydı ve Dilruba'nın en büyük zevklerinden biriydi.

Yaklaşık yarım saat sonra Kabil hazırlanmış bir vaziyette elindeki kahveyle salona geldi.

"Bugün bir planımız var mı?"

"Ders bitiminde bir kaç kulübe daha bakmaya ne dersin? Eminim hoşumuza gidecek birşeyler bulabiliriz."

"Tamam bana uyar. Şu kahveyi bitireyim de çıkalım."

"Benim ki bitti bile. Dışarıda bekliyorum acele et."

Dilruba yerinden kalkıp elindeki fincanı mutfağa bıraktı ve bahçeye çıktı. Sonbahar da oldukları için hava hafif esintiliydi. Yine de güneş gökyüzünde mevsime inat parıldamaya devam ediyordu.

"Geldim. Hadi atla bebek."

Dilruba motosiklete bindi ve kaskını taktı. Kabil'in beline sarılırken beraberce kampüsün yolunu tuttular.

Okula vardıklarında beyaz aracın kaputuna yaşanmış Neşe ve Rüzgar'ı gördüler. Yanlarına park ettikten sonra motordan indiler.

"Selam millet. Kardelen gelmedi mi daha?"

"Gelir birazdan. Yoldaymış."

"Hatta geldi bile."

Pembe bir araç park yerine girerken gözler ona çevrilmişti.

"Bu kız göze batmayı çok iyi biliyor."

"Haklısın ikiz."

Kardelen gülümseyerek yanlarına geldiğinde ekip tamamlanmıştı. Hep birlikte dersliklerin olduğu binaya yürüdüler. Okulun bahçesi düne oranla daha kalabalıktı. Muhtemelen üst sınıflarda etraftaydı.

"Derslik numarası kaç bilen var mı?"

"Bakmadın değil mi programa?"

"Şey...aslında kaybetmiş olabilirim."

"Tebrik ederim Kabil."

"İkizime laf yok Rüzgar. Gider yine alırız. Ben dersliği biliyorum. Hadi gelin."

Karanlığın Prensleri  3 - "Şeytanın Melezi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin