ZİYARETÇİ

2.5K 214 25
                                    

Jin ... 🙋

♤♤♤♤♤

Celeste o gece Dilruba'nın evinde sabahladı. Gün ağarıncaya dek geçmişinin karanlığında kalan her detayı bir zamanlar kuzeni bildiği kıza anlattı. Konuşmalarının sonunda ikisi de derin sessizliğe bürünmüşlerdi. Normalde sıkıcı gelebilecek bu sessizlik durumu aksine onlara kendilerini dinleme zamanı tanımıştı. Celeste belki yaptıklarını asla geri alamayacaktı lakin hayatına yeni bir sayfa açıp herşeyi geride bırakma kararı almasına da bir mani yoktu. Nitekim öyle de yapacaktı.

"Söylesene Lee konusunda ne yapmaya niyetlisin?"

Celeste bakışlarını aşağı indirip kenetlenmiş ellerine baktı. Kısa bir süre öncesine kadar bu eller dokunmuştu onun tenine. 

"Bilmiyorum. Açıkçası benden nefret etmekte de haksız sayılmaz. Sonuçta öldürdüklerimin arasında masum  olanlar da vardı. Genç, yaşlı ve çocuk... Hepsi delirmiş bir kızın ellerinde can verdiler."

"Hadi ama Celeste seninle bu meseleyi kaçıncı defadır konuştuk söylesene? Kendine zulmetme ve bunu yapmaktan vazgeç artık. Kim sütten çıkmış ak kaşık ki sanki. Peki ya hangimiz günahsızız? Başına gelenleri belki de bana anlattığın gibi Lee'ye de açıklayabilirsin. Eminim seni anlayacaktır. Sonuçta hala sana değer veriyor. Yoksa bu derece kızgın olmazdı."

"Beni dinlemek isteyeceğini hiç sanmıyorum Dilruba. Eğer isteseydi zaten bana sorardı yargılamaya geçmeden evvel. Gerçi yaptığımın savunulacak bir tarafı da yok. Lee beni asla affetmeyecek."

Dilruba Celeste'nin umutsuz bakışlarıyla buluştu. Onu biraz da olsa anlayabiliyordu. Ya da en azından sevdiği adamdan ayrı olmasının acısını tahmin edebilirdi. Celeste için iyi bir şeyler yapmak istedi o an. Çünkü kuzeni olduğu vakitler de her zorlukta yanında olmuştu bu kız. Bir şekilde olanları Lee'ye iletmek zorunda hissetti kendisini. Bire bir görüşmesi mümkün olmazsa eğer bu meseleyi Jin aracılığıyla da paylaşabilir ve belki onun Celeste'yi bağışlamasını sağlayabilirdi.

Tabi yine de Lee bu gerçekliği kabul eder mi diye düşünmeden de edemiyordu.

"Erkekleri bilirsin. Bizler kadar düşünceli olamıyorlar bazen. Arkasını soruşturmak pek onlara göre bir iş değil. Bu konuda tembeller. Sana söylüyorum 'görünen köy klavuz istemez' deyimini kesinlikle yanlış anlamışlar."

Celeste Dilruba'nın alaycı konuşması karşısında gülümsemeden edemedi. Hele o görünen köy klavuzu istemez derken ki sesini kalınlaştırması...

"Sana katılıyorum kesinlikle. Peki siz Jin'le ne durumdasınız?"

Dilruba'nın yüzünde beliren gülümseme aslında sorusunu yanıtlar nitelikteydi. Celeste konuyu biraz Lee den uzaklaştırmak istemişti aslında. Çünkü onu düşünmek acıdan başka bir şey vermiyordu.

"Her şey yolunda. Tam kelimesiyle mükemmel diyebilirim hatta."

"Senin adına sevindim. En azından birimiz mutlu. Ee peki söylesene o işi yaptınız mı?"

Dilruba'nın kocaman açılan gözlerine karşılık Celeste'nin imalı gülüşü ortaya komik bir görüntü çıkartmıştı. İstediği üzere konu tamamen sapmıştı.

"Kardelen! Şey... üzgünüm alışkanlıktan. Celeste. Ayrıca o nasıl bir sual öyle?"

"Ne diyebilirim ki? Aşk en masumlarımızı bile yoldan çıkartabiliyor."

Bir gülümseme daha...

"Tamam yeter bu kadar. Bu konuyu kapatalım olur mu? Hem bak neredeyse ders saati geldi. Tabi hala devam ediyorsan?"

Karanlığın Prensleri  3 - "Şeytanın Melezi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin