Multimedia da Melez var. İyi okumalar 😊
"Ah! Bıraksana be kolumu kıracaksın ayı!"
"Ayı mı?"
An itibariyle Melez Dilruba'nın kolunu sırtına doğru çevirmiş ve iyice bastırıyordu.
"Ayı kelimesi senin için az bile kalır. Bayanlara nasıl davranman gerektiğini kimse sana ögretmemiş belli ki."
"Seni uyarmıştım. Bazen seçimlerimizin sonuçlarına katlanmamız gerek."
"Ne saçmalıyorsun sen? Daha ilk günüm bu. Hele bir kaç hareket öğreneyim sen o zaman görürsün."
"Gerçekten inanılmazsın. Şu durumda bile hala beni tehdit ediyorsun."
Melez pozisyonu değiştirip bu sefer onu kolundan tutup yere fırlattı. Yerde yastık zemin olmasına rağmen o kadar şiddetli atmıştı ki Dilruba'nın dudaklarından acı dolu bir inleme dökülmüştü istemsizce.
Ama pes etmek yerine ayağa kalkıp öfkeli bakışlarla Melez'in üzerine atıldı. Melez ondan böyle bir hamle beklemiyordu. Hatta korkup kaçmasını bile beklemişti ama tekrardan saldırıya geçmesi şaşırtıcıydı. Yine de dövüş konusunda Melez'den daha iyi değildi. Onun hamlesini hemen karşılayıp yeniden yere yapıştırdı.
"Ah! Belimi kıracaksın biraz daha yavaş olsana!! Öğretiyor musun yoksa öldürüyor musun belli değil be adam!"
"Ne o şimdiden ağlıyor musun? Pes etmek ister misin cici kız?"
"Rüyanda görürsün!"
Tekrardan ayaklanan Dilruba bu sefer daha sakin bir atak yaptı. Melez yeniden onu yere fırlatacaktı ki Dilruba bacaklarını boynuna sardı ve kendisiyle birlikte Melez'in de düşmesine sebep oldu. İkisi birden yerdeyken Dilruba ani bir hamle yapıp Melez'in üzerinde doğruldu ve bacaklarıyla kollarını tuttu.
"Biri cici kız tarafından alt edildi."
Melez den bir an gülme sesinin geldiğine yemin edebilirdi. Ama o yüzünde ki maske görüşünü engelliyordu ne yazık ki.
"Bulunduğun pozisyon rahat mı?"
"Ne?"
Dilruba Melez'in imasını farkettiğinde, bir anlık yakalandığı dikkatsizlik yüzünden Melez tarafından ters çevrilip yere yapıştırılmıştı. Bu sefer de Melez üste çıkmıştı.
"Çok mutlu olmalısın beni kandırdığın için."
"Kandırması kolay birisin."
"Sensin kolay. Şimdi kalk üzerimden hemen!"
Melez ayağa kalkıp elini hala yerde yatmakta olan Dilruba'ya uzattı. Dilruba ona ters bakışlarını yollarken, uzatılan eli tutmayıp bunun yerine kendisi ayağa kalktı.
"Evet arkadaşlar bugünlük bu kadar. Yarın yine aynı saatte görüşmek üzere."
Öğretmen sınıfı terk ederken Dilruba da çantasını kaptığı gibi direk sınıftan ayrıldı. Her yeri ağrıyordu. Allah'tan insan değildi. Aksi halde ya komalık olup bitkisel hayata devam ederdi ya da Zincirlikuyu'da ailesi ona yer beğeniyor olurdu.
Binadan çıktığında direk Kabil'i aradı.
"Neredesin sen?!"
"Hey neyin var? Silah eğitim sınıfındaydım biliyorsun."
"Evet ama geleceğini sanıyordum. Beni tamamen yalnız bırakacağını değil."
"Bunun için üzgünüm ikiz. Sanırım burada olmaktan hoşlandım."