"Evet millet büyük gün için hazır mısınız?"
"Abartma Kardelen. Alt tarafı kampa gidiyoruz."
"Seni dinleyerek ruhumu karartmayacağım Kabil. Tamamen havamdayım."
"Ona ne şüphe."
"Kızı rahat bırak ikiz. Sen ona aldırma canım. Aslında derdi benimle."
Kabil gözlerini devirip Dilruba'ya bakarken kollarını göğsünde birleştirdi.
"Hayır ikiz yanlışın var. Benim seninle ne gibi bir sorunum olabilir ki? Sadece o heriften pek haz almıyorum o kadar."
"Ben senin ilişkilerine karışmıyorum seninde bana laf etmeye hakkın yok. Kabul etsen de etmesen de ben Jin'i seviyorum ve biz birlikteyiz. Sana bunu kabullen demekten oldukça yoruldum."
"Gökle yer değiştirdiğinde neden olmasın?"
"Seninle yine uzlaşamayacağız anlaşıldı."
Dilruba bavulunu otobüsün bagajına yerleştirip Neşe ve Rüzgar'ın yanına ilerledi. Kumrular hallerinden oldukça memnunlardı.
Bir gün bizde Jin'le bu şekilde olabilecek miyiz?....
Dilruba sırtını otobüse yaslayıp hayallere bıraktığın da kendisini, siyah bir arabanın yaklaştığını gördü. Lakin araba durmayıp yoluna devam etmişti. Kapıldığı hayal kırıklığının kalbine yaşattığı çöküntü üzerine bir de yola çıkmak üzere olduklarının anonsuyla üzüntüsü perçlinlenmişti adeta.
Gelmemişti...
"Dilruba hadi gitmemiz gerekiyor artık."
Dilruba Kardelen'in kolundan tuttu.
"Bir kaç dakika daha bekleyemez miyiz? Jin daha gelmedi."
"Üzgünüm Dilruba ama zaten son yarım saattir bekliyoruz. Herkes huzursuzlanmaya başladı ve bir an evvel kamp alanına gidip gruplarla konuşmam gerekiyor."
"Mutlaka bir işi çıkmış olmalı. Eminim yoldadır."
"Bak canım seni çok iyi anlıyorum ama artık sende kabul etsen? Gelmedi ve umarım iyi bir mazereti vardır. Çünkü kimse benim kuzenimi ekemez."
Kardelen elindeki listeyle arabadaki yerini alırken pencereden Dilruba'ya araca binmesi için işaret verdi. Dilruba son kez beklenti dolu bakışlarla yola baktı ve gelmediğini görüp otobüse bindi.
Onsuz geçireceği bir kaç günün düşüncesiyle başını pencereye dayadı. Daha şimdiden yüreğinde bir ıssızlık baş göstermeye başlamıştı bile.
Kamp alanına varıldığında herkes araçlardan inip ekip liderlerinin eşliğinde meydanda toplandılar. Ardından bir kaç dakikalık zaman içerisinde, yerleşim planlaması dahilinde küçük gruplara ayrılıp odalara dağıldılar.
Dilruba elindeki bavulla ahşap barakadan içeriye girdi. Son dakika Kabil'in karar değiştirmesi yüzünden bu odada tek başına kalmıştı. Sırt çantasını yere düşürüp yatağın üzerine bıraktı bedenini. Yaklaşık iki saate yakın sukünet içerisinde tavanı izlerken çalan kapı bir an için yüreğini hoplatsa da, açtığı zaman ki yaşadığı hayal kırıklığını bastırmak zorunda kalmıştı.
Yeniden koca bir hayal kırıklığı...gelmeyecekti işte...
"Senin odaya kapanacağını tahmin ettiğim için bizzat kendim geleyim dedim kuzen. Hadi benimle gel seni bir kaç arkadaşla tanıştıracağım. Buraya sen depresyona giresin diye gelmedik. Seni gören de terk edildin zannedecek. Mutlaka bir işi çıkmıştır."