SEREMONİ

5.6K 314 77
                                    

"Koşmaya devam et peşimizden geliyor!"

"Koşabildiğim kadar hızlı koşuyorum zaten daha ne yapabilirim!!"

İki vampir gecenin karanlığında peşlerinde sanki azrail varmışçasına durmaksızın koşuyorlardı. Bir kaç blok daha arkalarında bıraktıktan sonra durup etrafa bakındılar. Arkalarından gelen sanırım pes etmiş veya izlerini kaybetmişti.

Boş olan eski bir depodan içeri girip etrafı kolaçan ettiler.

"Atlattık mı dersin?"

"Bilmiyorum Suat. Daha önce hiç bu kadar ısrarcı biriyle karşılaşmadım."

"Haklısın. Hangi cehennemden çıktıysa dilerim oraya geri dönmüştür. Sence diğerleri kurtulmuş mudur peki?"

"Cevabını bilmediğim şu saçma sorulara bir son verir misin?! Burada kendi canımı düşünüyorum. Diğerleri şuan umurumda bile değil."

Celal önde ilerlerken aniden durdu. Suat da Celal'in arkasında durup etrafına bakındı.

"Ne var? Neden durdun?"

"Hiştt! Sessiz ol. Galiba burada yalnız değiliz."

Suat etrafına bakınırken içgüdüsel olarak başını yukarı kaldırdığında deponun penceresindeki adamı gördü. Elindeki kılıçların çeliği acımasızca ayın yansıttığı ışıkla parıldıyorlardı.

"Tanrım işte orada!"

"Lanet olsun kaç!"

Celal ve Suat yeniden kaçmaya kalkıştıklarında ne yazık ki ilki kadar şanslı olamadılar. Sadece Avcı için avı daha zevkli hale getirmişlerdi o kadar.

Duvarlara sıçrayan kan onun imzası niteliğindeydi. Bedenleri ikiye ayrılan bu vampirler artık birer ceset torbasından ibarettiler.

"Gece gündüze galip geldiğinde
Kirli bedenleriniz arınacak çeliğimle.
Tanrı lanet günahlarınızı affetsin."

Kılıçları sırtındaki kınlarına geri soktu. Ardından depoyu terkederek motorsikletine atlayıp geldiği yere geri döndü.

5 YIL SONRA....

Rüzgar ısrarla kornaya basarken öndeki araba hiç istifini bozmadan yolun orta yerinde duruyordu. Dayanamayıp pencereden kafasını uzattı.

"Yürüsene lan! Yeşil yanıyor kör müsün?!"

"Rüzgar biraz daha sakin olmaya çalışır mısın? Güpe gündüz olay çıkartmayacaksın değil mi aşkım?"

Neşe gülümseyerek Rüzgar'ın vitesteki elini tuttu.

"Olay çıkartmayacağım tabi öndeki hödük aracını bir an evvel sürerse."

"Merak etme zamanında varacağız. Başlangıç seremonisine daha bir saat var."

"Sence bizimkiler varmış mıdır?"

"Aramak ister misin?"

"Vardığımız da orada bulamazsak ararız."

Önlerinde ki siyah arabanın camları filmli olduğu için içerisinde ki kişi görünmüyordu. Sürücü penceresinden eldiven giymiş bir el çıkıp yan aynasını düzeltti. Ardından gazı kökleyerek yoluna devam etti. Rüzgar da yolun açılmasıyla aracını sürmeye devam etti.

"Sence Kabil gelmeye ikna olmuş mudur?"

"Bilmiyorum güzelim. Söz konusu o olduğunda neler olacağını hiç bir zaman kestiremiyoruz. Zaten sırf çıkardığı olaylar yüzünden okula geç başlamak zorunda kaldık. Umarım artık rahat durmayı başarabilir."

Karanlığın Prensleri  3 - "Şeytanın Melezi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin