"Jin konuşmalıyız. Durum acil."
Jin Gökhan'dan gelen mesajı okuduktan sonra hemen arama tuşuna bastı.
"Seni dinliyorum."
"Dilruba'ya ulaşmışlar. Sanırım bu sefer içeriye bir adam sokacaklar. Şüpheli tavırları yok ve sicili de oldukça temiz. Lakin Menderes'in malikanesinden çıktığını bizim çocuklar görmüş. Ne yapmak niyetindesin şimdi?"
"S*ktiğimin evlatları bir rahat durmuyorlar."
"Öyle. Okulda ona ben göz kulak olurum lakin daha sonrası için elimden birşey gelmez. Dilruba beni farkedecek olursa eminim sebebinin peşine düşecektir. Bu da başının daha fazla belaya girmesi demek olur. Biliyorsun..."
Gökhan telefonu kapattığında Jin duyduklarından dolayı sinirini alamayıp önündeki masayı duvara fırlattı. Masa anında parçalarına ayrılırken, Jin yerinden kalktı ve konakladığı harabe evi terk etti.
Yapması gereken şeyler vardı çünkü.
◆◆◆◆
"Kardelen süslenmen bittiyse artık çıkabilir miyiz?"
"Telefonumu bulamıyorum hiç bir yerde. Numaramı bir çaldırabilir misin?"
Dilruba Kardelen'in söylediğini yapıp numarayı çaldırdı.
"Tamamdır buldum."
"Bugün arabayı ben kullansam olur mu?"
"Tabiki."
Dilruba arabanın anahtarını havada yakalarken sürücü tarafına geçti. Kardelen yan tarafına bindiğinde beraberce okula doğru yola koyuldular.
Kampüsün park alanı araba galerisini andırıyordu. Her türden lüks araç bulabilmek mümkündü. Ayrıca kalabalıktan ötürü yer bulmakta sıkıntı oluyordu. Dilruba sağa dönüş yapıp ilerlemek istedi ama yol araçların gelişi güzel park etmesinden dolayı kapanmıştı. Geriye doğru hamle yapmak üzere hareketlendiğinde arkasında beliren siyah bir araba yüzünden ortada sıkışmıştı.
Bu araba tanıdıktı... Ama o araba olmasının imkanı yoktu. Çünkü sahibi iki ay önce sırra kadem basmıştı.
Yine de arabayı gören Dilruba hem heyecanlanmış hemde kendisini kötü hissetmişti. Siyah araba diğer yönden devam ettiğinde gerçekten de o olmadığına inanmıştı. Eğer onun Jin'i olsa mutlaka yanına gelirdi.
Gelmesi gerekirdi...
"Neden devam etmiyorsun Dilruba? Bir sorun mu var?"
"Dalmışım sadece."
"Acele etsen iyi olur çünkü ders başlamak üzere cancağızım."
"Tamam bir de şu tarafa bakalım."
Biraz daha turladıktan sonra boş bir park yeri bulabilmişlerdi. Arabayı uygun bir şekilde bırakıp dersliklerin olduğu binaya doğru yürüdüler. Bugün ikisinin de programları oldukça yoğundu. Dilruba belki etkinlikleri ekerim diye düşünürken sınıftan içeriye girdi.
"Dün nereye kayboldun öyle?"
Dilruba sırasına yerleşirken Melike'ye baktı. Neredeyse unutmuştu. Onlarla kantinde buluşacağını söylemiş lakin elinde olmayan sebeplerden ötürü gitmek durumunda kalmıştı.
"Kusura bakma acil bir işim çıktığı için erken ayrılmak zorunda kaldım."
"Tamam canım önemli değil de devamsızlığın neredeyse sınırda. Ayrıca hayli yorgun ve dalgın görünüyorsun bu aralar. Bir sorunun var belli. Eğer yardım edebileceğim birşey varsa..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensleri 3 - "Şeytanın Melezi"
VampirgeschichtenSerinin üçüncü kitabıdır. ..