AŞK VE SAVAŞ

2.4K 233 63
                                    

Gözleri tekrardan buluştuğunda Dilruba daha şokun etkisinden kurtulamazken Jin yüzüne o çekici gülümsemesini oturttu. 

"Merhaba Gönülçelen. Beklettiğim için üzgünüm güzelim. "

Dilruba sevinçten körleşen gözlerinin farkettiği şeyle söze atıldı.

"Jin maskeni takmamışsın!"

"Artık o şeye ihtiyacım yok."

"Be...ben bunu duyduğuma çok sevindim."

Jin etrafa kısa bir bakış atıp yeniden Dilruba'ya döndü.

"Pekala...Bütün gece bu meraklı izleyicilerin arasında mı konuşacağız?"

Dilruba gülümseyip başını iki yana salladı ve Jin'in elinden tutup barakaya doğru götürmeye başladı.

Heyecandan ve mutluluktan içi içine sığmıyordu. Barakaya yaklaştıkça hisleri çok daha farklı yönlere kayıyordu. Kapıyı açıp içeriye girdiler. Jin bakışlarını Dilruba'dan ayırmadan yatağın üzerine oturdu.

"Yanındaki kimdi?"

"Hangi yanımdaki?"

Dilruba çoktan onları unutmuştu bile. Jin yanağının içini ısırıp gözlerini kıstı.

"Sana şu bira veren y*vşaktan bahsediyorum."

"Buradaki müzik gruplarından birinin üyesi. Seni neden rahatsız etti ki anlamadım."

"Sana asıldığını anlamamak için aptal olmak gerek. Eğer o p*çi bir daha etrafında görürsem enstrüman çalan parmaklarını tek tek yerinden söker ve her birini ona yediririm."

"Biraz fazla abartmıyor musun Jin? Beni rahatsız edecek herhangi birşey yapmadığı konusunda seni temin edebilirim."

"Beni temin mi edersin? Yok bu böyle olmayacak ben gidip ona haddini bildireyim en iyisi."

Jin blöfünü sürdürerek ayaklandı ve beklediği tepkiyi de aldı. Dilruba kendisini kolundan tuttuğunda Jin de hemen onun kolunu alıp hızlıca çevirdi ve sırtına kenetledi. Dilruba neye uğradığını bile anlamazken Jin arkasında sırıtmaktaydı. Dilruba'nın kolunu tutuyordu ama sadece hareket etmesini engellemek adına yapıyordu bunu. Canını yakmak gibi bir niyeti yoktu asla.

"Ne yapıyorsun? Hemen bırak kolumu Jin!"

Jin kulağına doğru eğilip Dilruba'nın içini gıdıklayacak şekilde güldü.

"Sanırım ders vermeye önce başka birinden başlamalıyım. Benim gönlümü çelip aklımı başımdan alan yaramaz, söz dinlemeyen ve bu kadar güzel aynı zaman da masum olan Dilrubam'dan..."

Dilrubam...Adını Jin'in dudaklarından bu şekilde duymak kalbine zarardı.

"Jin..."

"Evet?"

"Sen bana ne yapıyorsun böyle?"

"Sadece seni seviyorum Gönülçelen. Hepsi bu."

"Kolumu bırakırsan bende seni daha rahat sevebilirim böylece. Hatta sana daha rahat dokunabilirim."

Dilruba kolunda ki baskının azaldığını farkedince, sözlerinin onda etki yapmış olduğunu hemen anlayıp durumunu fırsata çevirdi. Jin'e doğru hızla dönerek bu sefer o Jin'in kolunu sırtına yapıştırdı lakin bu fazla uzun sürmemişti ve Jin'in ondan kurtulması sadece saniyesine mâl olmuştu.

"Şimdi ne yapacaksın güzelim?"

Dilruba yandan bir gülüş atıp Jin'in üzerine atıldı. Jin onun hamlesinden sıyrılmakla kalmayıp tuttuğu gibi de yatağa çivilemişti.

Karanlığın Prensleri  3 - "Şeytanın Melezi"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin