"Gerçekten özür dilerim. Bu nasıl oldu hiç bir fikrim yok inan bana. Eve girelim bizimkilerin kıyafetlerinden olacaktı dolapta. Yırtık tişörtle gezemezsin."
Lee ellerini sırtına atıp tişörtünü başından çıkarttı.
"Gerek yok böyle de iyiyim ben."
"Çıplak mı gezeceksin?"
"Merak etme üşümem."
"Mesele bu değil ki sen, yani bu şekilde..."
Kardelen gözlerini Lee'nin vücuduna dikti. Az evvel ki öpücüğün etkisinden olsa gerek şuan inanılmaz derecede etkileniyordu. Teninin tüm çıplaklığıyla gözlerinin önünde olması içindeki arzuyu kışkırtıyor ve onda dokunma isteği yaratıyordu. Lee hiç bir şey söylemeden sadece onu izledi. Ne yapmak istediğini gözlerinde ki değişmeye başlayan ifadeden anlayabiliyordu. Ve Tanrı biliyor ya bunu yapması için gözünü bile kırpmadan ateşe atlayabilirdi.
Kardelen sonunda dayanamayıp elini uzattı ve dokundu. Önce parmak uçları temas etti kor gibi yanan tene, ardından da avucunda hissetti altında kasılan bedeni. Lee'nin nefes alışı dokunuşun verdiği hazla hızlamıştı. Sıcak nefesi Kardelen'in yüzüne vururken göz göze geldiler.
"O şekilde dokunmaya devam edersen korkarım sonu pek iyi bitmeyecek güzelim."
Birinden bu kadar hoşlanmayalı ne kadar olmuştu diye aklından geçirdi Kardelen. Hoşlandığın kişinin yanında süt dökmüş kedi gibi görünmeyi sevmiyordu. Ürkek tavırlarına bir son vermeliydi.
Unutma Kardelen, en az senin onu istediğin kadar o da seninle olmak istiyor. İpleri eline geçir ve erkeğini fethet kızım (!)
Kardelen kendindeki özgüveni sonunda yeniden bulmuştu. İçindeki arsız kız uyanmıştı ve dizginlenmek istemiyordu.
"Sahi mi?"
Elini yavaşça Lee'nin vücuduna sürterek ayağa kalktı. Ona yaramaz bir gülüş atarken eve doğru adımlandı. Biraz ilediğinde yavaş sayılabilecek şekilde üzerindeki tişörtü çıkarttı ve yere bıraktı. Ardından tekrar arkasını dönerek gülümsedi.
"Gerçekten de böyle olmak daha iyiymiş. Ne dersin Kurt?"
Onu da yere bırakırken yürümeye devam etti. Lee öylece arkasından bakakalmıştı. Bu kadın gerçekten onu çıldırtabilirdi. Bunu daha onu ilk gördüğü andan beri anlamıştı. Ama ona doğru çekilmekten kendisini bir türlü alıkoyamamıştı işte. Ve sonuç olarak geldikleri nokta buydu.
Hızla oturduğu yerden doğrulup uzun adımlarla eve yürüyüp içeri girdi. Kardelen'in odasını biliyordu. Kendisini onu izlerken buluyordu geceleri. Elinde değildi. Bu onu bir sapık yapıyor olsa da Kardelen den uzak duramıyordu.
Merdivenleri çıkıp odasının önüne geldi ve bir an bile beklemeden odaya girdi. Kardelen yatağa sırtını dayamış öylece ona bakıyordu.
"Sen gerçekten yaramaz bir kadınsın değil mi?"
"Neden buraya gelip karar vermiyorsun?"
Lee'nin aklı tamamen uçmuştu. Sonrasını düşünmedi. İçgüdülerine bıraktı tamamen kendisini. Yatağın yanına gidip Kardelen'in yanına yerleşti. Elini beline atıp sert bir şekilde kendisine çekti. Artık çıplak tenleri birbirine değiyordu. Kardelen bunun hayal ettiğinden de müthiş olduğunu anlamıştı. Gözleri birbirine odaklanırken ikisi de başka birşey düşünemez hale gelmişti.
Herşey ağır çekimde gerçekleşti. Lee dudaklarıyla örttü onun dolgun dudaklarını. Kardelen de aynı şekilde karşılık verirken Lee'nin beline yerleştirdiği kolu daha da sıkılaştı. Bir erkeğin gücünü unutmuştu.