"Hala bugünün gelmiş olduğuna inanamıyorum."
"Haklısın cancağızım. Ben son dakikaya kadar Egemen amcamın bir pürüz çıkaracağından korkuyordum. Neyse ki korktuğum başımıza gelmedi."
"Babama haksızlık etme Celeste. O günden sonra Jin'e olan tavrı tamamen değişti. Sanırım hala kendisini suçlu hissediyor. Lee geldi mi? Onun senin yanında olacağını düşünmüştüm."
"Evet burada. Jin'i başı bağlanırken görmeyi kaçıramazmış."
"Keyfi yerinde öyleyse. Eh darısı sizin başınıza canım."
"Daha evlilik düşünmek için çok erken. Nasıl olsa uzun bir zaman var önümüzde. İşte bitti!"
Dilruba boy aynasına dönüp aynadaki yansımasını inceledi. Gerçekten de güzel görünüyordu. Jin kendisini gelinlikle gördüğün de ne düşünecekti kim bilir?
"Merak etme seni gördüğün de dibi düşecek."
"Rüzgar gibi akıl okumaya mı başladın sende yoksa?"
"Yapma ama...Bunu bilmek için aklını okumaya ihtiyacım yok. Yüzünden herşey net okunabiliyor."
Dilruba Celeste'ye gülümseyip elini karnına götürdü. Son bir aydır durumu çok daha iyiydi. Karnı arada bir sancısa da kanaması bitmişti. Miyuki ve annesi başta olmak üzere her bir aile ferdi etrafında fır dönüyorlardı ve kendisini zorlayacak şeylerden uzak tutuyorlardı onu. Hatta Jin bir ara abartıp evde bile kucağında taşıyordu odadan odaya geçerken. Gerçekten utanç verici zamanlardı(!)
Neyse ki onu bu tutumundan zorda olsa vazgeçirebilmişti.
"Çok güzel olmuşsun Dilruba."
Miyuki gülümseyerek odaya girerken Dilruba arkasından giren annesiyle göz göze geldi.
"Tanrım...Muhteşem görünüyorsun."
"Annem..."
Duru ağlamaklı bir halde kollarını açtı. Dilruba annesinin kokusuyla sarmalanırken gelin olan kızların genellikle neden ağladıklarını şimdi iyi anlıyordu. Duygularını tarif etmek imkânsızdı.
Celeste Dilruba'nın ağlamasından çekinip anne kızın arasına girdi.
"Sen makyajını bozmadan evvel aşağıya insek iyi olacak."
Dilruba gülümseyerek Celeste'ye başını salladı. Miyuki ve Duru önde ikisi arkada olmak üzere merdivenlere yürüdüler.
Merdivenlerden inmeye başladıklarında Jin'i kendisini beklerken buldu. Öyle heyecanlanmıştı ki dizlerinin bağı çözülecekti neredeyse. Jin başını çevirip ondan yana baktı. Gözlerindeki aşk Dilruba'nın utanmasına sebep olmuştu. Başını hafifçe yere eğdi gülümserken.Celeste Dilruba'nın kulağına doğru uzanıp muzipliğini konuşturdu yine.
"Jin takım elbise içinde ne kadar yakışıklı görünüyor. Hadi yine iyisin. Birazdan bu çekici adam kocan olacak seni şanslı şey."
"Asıl şanslı olan benim. Gelinimi artık alabilir miyim Celeste?"
Celeste gülümseyerek yanlarından ayrıldı.
"Güzelliğini tarif etmeye uygun bir kelime olduğunu zannetmiyorum. Gözlerimi senden alamıyorum sevgilim."
Uzanıp Dilruba'nın elini tuttu ve üzerine hafif bir buse bıraktı.
"Jin..."
Birlikte aşağı inmeye başladılar. Gözler ikisinin üzerindeydi. Duru Egemen'in kolları arasına girmiş gözyaşı döküyordu. Kendisini daha fazla frenleyememişti. Jin ve Dilruba masadaki yerlerini aldıklarında Celeste ve Lee de şahit olarak yanlarında bulunuyorlardı.