Giriş

2.6K 105 26
                                    


Giriş

Saint Petersburg'un bir kenar mahallesinde, yıkık binaların birinde, kapısı hep açık, kilidi kırık, küçük bir dairede üç kişi yaşardı. İki kadının misafiri eksik olmaz bazen sayıları o kadar artardı ki, küçük çocuğun parmakları misafirleri saymaya yetmezdi.

Misafirler geldiğinde iki göz odalı dairenin iki gözü de dolar, çocuk misafir gidene dek holde bekler, mutfakta dolanır bazen dolu odalardan gelen sesler katlanılmaz bir hal aldığında kendini apartman çatısına atardı. Ama bu gün ev sakindi, çocuk mutfak tezgahının altındaki dolaplardan kapağı olmayan tarafına sinmiş çeşmede ıslattığı ekmeğini arka dişleriyle kemiriyordu. Ön dişinden biri geçen gün düşmüştü. Bir diğeri de sallanıyor, kesmek koparmak gibi eylemleri mecburen arka dişleriyle yapıyordu.

Annesinin odasının açıldığını görmedi. Fakat eski ahşap kapının gıcırdayan menteşelerini duymamak için sağır olmak lazımdı.
Katlandığı delikten çıkıp, çıplak ayaklarını eğri büğrü beton zemine bastı. Minik adımlarla ilerleyip hole geldi.
Annesi oda kapısının kirişine yaslanmıştı, üstünden hiç çıkarmadığı beyaz geceliği eskimekten sarıya çalıyordu.
Annesini kirişe yaslayan misafir ise annesinin belini tutuyordu. Adam eğildi, annesinin boynunu öptü. Annesi kıkırdadı.
Çocuk bi piyes izler gibi izliyordu sahneyi.

Annesi "Yine beklerim." Dedi bozuk, aksanlı Rusçasıyla.

Misafir kadına aldığı hizmetin karşılığını ödeyerek geri çekildiğinde, omzu arkasındaki karartıyı fark edip, döndü. Holde dikilmiş kız çocuğuyla göz göze geldi.
Kızın gözleri yüzüne orantısız bi biçimde iriydi. Kirli, sıska bedeni yırtık pırtık bi elbisenin altına gizlenmişti. Yuvarlak renksiz dudaklarının kenarında ekmek kırıntıları yapışmış, elinde tuttuğu ekmekten halıya sular damlıyordu.
Misafir kendine doğru bi adım attığında çocuk kaskatı dikiliyor, arkaya devirdiği boynuyla adamın surat ifadesini ancak görebiliyordu.

Misafir kızın, erkek gibi tıraş edilmiş saçlarını sevdi. Ceketinin cebine uzandığında çocuk heyecanlanmıştı. Adam kırmızı parlak jelatine sarılı çikolata ve biraz parayı kızın eline sıkıştırdığında çocuk, kırmızının büyüsüne kapılıp ekmeği tuttuğunu unuttu. Ekmek parçasını yere atarak iki eliyle çikolatayı evirip çevirmeye başladığında misafir gitmişti.

"Ne kadar verdi?" Dedi annesi.

Çocuk omuzlarını silkip, parayı annesine uzattı. Ne saçma soruydu... Okumayı öğrenmemişti ki? Kadın bi homurtuyla parayı sayıp göğüs oluğuna sıkıştırırken arkasını döndü.

"Anne!"

Nehir omzu üstünden baktı.

"Anne, şey..."

Kadın sabırsızca vücudunu da döndürdü çocuğa. "Sana kaç kere dedim bana anne deme!"
Oflayıp kollarını kavuşturdu.
"Yorgunluktan ölüyorum, ne söyleyeceksen söyle küçük yılan? "

"Bu adam babam mıydı?"

Kadın on saniyeden uzun baktı kızının yüzüne. Kız ondan sonrasını saymayı bilmiyordu, sayamadı ama gözlerini annesinden de ayırmadı.
Tam umudu kesmişti ki Nehir'in dudakları kımıladı, titreşti ve gerdanını arkaya atıp izbe evi çınlatan bir kahkaha peyda verdi.

"Anne, baba neredeymiş? Neden gitmiş? Bana iyi davrandı, çikolata verdi!" Dedi çocuk annesinin gülmesinden cesaret almış, paketi havaya kaldırmıştı.
"Baba sana da iyi davrandı... Gelecek... Anne baba ne zaman gelecek?"

Nehir kızının boyuna erişebilmek için, eğildi.
"Yulia sana ne anlatıyor bilmiyorum ama bilmeni istediğim bir şey var. Dikkatli dinle."
Kızının kolunu kavradı.
"Baban kendi zengin hayatını bana ve sana tercih etti. Dönmeyecek. Bu cehennemde tek başınasın."
Ufak bedeni sarsarken önce kırmızı janjanlı pakete sonra kendisine benzeyen iri, mavi gözlerin en içine baktı. Gözleri delilere has bir canilikle parıldıyordu.
"Bir çikolataya kendini sevdirdiğine göre büyüdüğünde annenden bile ucuz olacaksın..."

Ayağa kalktı. Oda kapısını sertçe çocuğun yüzüne çarptı.


...



Rusya'da bir Türk çocuğuydu. Fahişelik yapan annesi öldüğünde, Türkiye'ye dönüp, annesinin ve yitik hayatının intikamının peşine düştü.

İntikam için ne kadar ileri giderdiniz?
Meran insanlığını kış uykusuna yatırdı, içinde büyüttüğü yılanın derisinden bir zırh giydi ve en tehlikeli silahını kuşandı.
Güzelliğini.

"Dışarıdan gördüğün bu taş bebek, içerideki yılanı gizlemek için bir kılıf."





🐍


Geçmişinde saklı cesetlerle herkesi büyülen bir manken, Meran İşbüke.

Şahmeran'ın büyüsüne karşı koyabilen bir adam. Ulaç Asilkanoğlu.


Taş BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin