18|Bencilce Hisler

559 69 23
                                    

"Öyleyse ne?"

Hareketleri bencilse..?

Nanren bu sefer bile yanıt vereceğini düşünmemişti. Arsız, diye düşündü ve devam etti.

"Tek diyeceğin bu mu?"

"Pekala umursamıyorsan sana dayatmayacağım, sadece haberin olsun isterim. Ölümün ile Ji Elena afallayarak tam bir çöküş yaşadı. Babanın kalbi sıkıştı, kalp krizi geçirdi. Ji ailesi tek gecede cenneten cehenneme düştü. Herşey Ji Hofan'a yıkıldı, abin Gin dahi çocuğunu ve eşini bırakarak yurtdışına gitmek zorunda kaldı, sebebi? Elena'nın eskisinden daha zor olan hastalığına bir çözüm bulmak adına. Ah doğru öyleyse ne olmuş ki ? Ölseler bile seni ilgilendirmiyor sonuçta"

"Seninle bir alakası yok, kendi hayatları ve isterse hasta olurlar isterse ölürler"

"Annenin komada olduğunu söylemiş miydim-?"

Yakasından sertçe çekildiğinde bile sakin ifadesini koruyarak ona bastırılmış öfkeyle bakan Yun'a baktı sakince.

"Sistem!" Sinirliydi, Bir şey olursa sistemin ona söyleyeceğini düşündü ama yanılmıştı. Ama kedi ortalarda gözükmeyince öfkesini Nanren'e yönlendirdi.

"Aşırı tepki içerisindesin" Nanren'in aşırı sakin ses tonu onu daha da sinirlendiriyordu, Nanren bileğinden tutarak elini yakasından uzaklaştırdı  "Haddini bil Yun, annen de ayrı bir birey, intiharı seçtiyse seçimine saygı duymalısın, bunun sonucu olan komaya girmesi de dahil"

-Bam!

Yüzüne yumruğu yediğinde bile ifade göstermeyerek kanayan dudağını sildi sakince. Kızaran yanağını ovuşturarak Yun'a bakmaya devam etti.
"Sanki annenin her hareketi için senden izin almasını bekliyormuşsun gibi..."

"Onun seçimi, onun kararları ve onun hayatı. Aile üyesi dahi olsan, annenin seçimine karışamazsın. Haddini aşma"

Yun aklı boşalmış gibiydi. Umursamazca söylediği kendi sözlerinin ona karşı kullanılması sandığından çok dah büyük bir etki bıraktı. Annesi intihara kalkıştıysa, nasıl, bunu nasıl bu kadar rahatça konuşabilirdi karşısında?

Ağzını açtı ama konuşamıyordu.

Bu tartışmayı kaybetti. Hatalıydı ve artık biliyordu. Hissettiği duygular da öyle hafife alınacak bir şey hiç değildi.

Üste çıkmanın bir faydası olmayacağını bilerek sustu, dudaklarını sertçe bastırmıştı.

Ve fark etmeden o eski alışkanlığını tekrar ettirmiş, dudaklarını dişlemeye başlamıştı. Soyulan çatlamış derilerden kan sızdığında dahi, sızıyı hissetmeden dalgınca duruyordu.

İrkildi, soğuk parmaklar dudağına değiyordu. Bakışlarını kaldırarak parmağındaki kana bakan Nanren'e baktı.

Kan ?

Eğildi ve çenesinden sızan kan damlasının yerle buluştuğunu gördü.

Ve bu kan, eskisi gibi cazip gelmiyordu.

Ne Nanren'in kanı ne de herhangi bir kan. Doğrusu en son ölümünden sonra, vampiristik özellikleri baskılandı. Ne güneş artık onu zayıflatıyor ne de kan gereksinimi duyuyordu.

Bakışlarını tekrar kaldırdığında afalladı, Nanren parmaklarındaki kanı mı tadıyordu? Ah, nihayetinde o da onun gibi tam olarak insan değildi.

Ve o sarı gözler, gizlenmemiş arzuyla dudaklarına odaklandığında. O uzun parmaklar çenesinden tutup kaldırdı, eğilerek yaklaştı.

Kokusunu alabiliyordu.

Yun engel olmadı, Nanren ise çenesinden dudaklarına o kan damlalarını tadıyordu hafif bir hassasiyetle.

Yun emin değildi. Daha deminki tartışma sonrası olayın kan arzusunu tatmine dönmesi. Bir dönem o da Nanren'in kanını arzuladığından bu hissi biliyordu. Dahası Nanren ona verdiğine göre, o da kanını vermekte sorun görmedi. Ama iş başka yerlere gidiyordu, yoksa o mu öyle hissediyordu ?

Dudaklarında gezinen ıslak dil esnek bir şekilde ağzının içine girdiğinde Yun kandırıldığını anlamıştı.

Ve bu anın ne kadar saçma olabileceği üzerine felsefe yürütüyordu. Kavgaya dönüşmesi gerekirken bu aşamaya nasıl gelindi ha ? Emin olun o da bilmiyordu.

Elini kaldırdı, iteceği sırada Nanren kendi rızasıyla ayrılmıştı. Nanren bir şey demeden ayrıldı, Yun ise ayakta kalakalmıştı.

Odada tek kaldığında içinden büyük bir çiğlik atma hissi ile başbaşa idi 'Ne oluyooor laaan?' gibi bir şey olması oldukça muhtemel bir şeydi.

Bu ortam da neydi öyle ?

Yun kapıya baktı hareketsizce. Içinde tuhaf bir özlem hissi ile başbaşa. Hissedebiliyordu, aralarına örülmüş bir duvarı. Bariz tavırlarını ve dahası bakışlarını.

Bundan hoşlanmadı.

Eğer Nanren gerçekten böyle ise, diğer kişiliğe ne oldu?

Basını salladı ve bu düşünceleri son buldurdu. Ailesine döndü tekrar, duydukları ile bu gece huzurlu bir uyku alamazdı artık. Gidip bir görmeliydi.

Ama duraksadı, kapıdan çıkmadan önce geri dönerek ufak bir not bıraktı.

Elbette Nanren'i biraz anlamaya başlamıştı. Sistem de ona haber vermeden ortadan kaybolsa o da sinirlenirdi.

Sistem demişken, yine nereye gitti şu kedicik ?

Ailesinin şuan nerede olduğunu sormalıydı...

Malûm hacker falan değildi ve yerlerini bulamazdı. Internette yazsa bile, hangi cihazla ?  Nanren'i mi bulacaktı? Deminki garip ortamı düşünerek reddetti. Ama düşüncelerine tekrar yansıdı o hisler istemsizce, dudaklarını okşayan o dil...

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin