17|Tartışma

546 69 6
                                    

Yun sıkıntıyla iç çekti. Gezegeni eski haline getirip hiçbir şey olmamış gibi geri çekildi.

Evan önünde oyuncağın beyaz bayrak sallayıp "sadece yanlış anlaşılma idi" diyen oyuncağın sözlerine dili tutulmuş bir şekilde bakıyordu.

Hiçbir şey anlamadı!

Ama yine de olayın Ölüler Evreni ile ilgisi olduğu da barizdi. Iletişim cihazına ulaşarak emir verdi "odamı ana bilgisayara taşıyın" ana bilgisayar, bilgisayarın beyni. Ölüler Evreni ve bu gezegenin komutasısın olduğu yer. Artık öldürseler de o odadan çıkmazdı. Canı pahasına oranın nöbetçisi kendisi olacaktı!

O sırada sistem Yun ile iletişime geçerek [Sorun yok] dedi.

[Lakin mutasyonlar çoğalıyor ne yapacağız?]

"Hiçbir şey"

[Nasıl yani?]

"Ben Ölüler Evrenini dokunulmaz kılarak fazlasıyla yardım severlik yaptım"

"Kurtarıcı falan değilim"

"Banane"

"Kendi başlarının çaresine baksınlar"

[...]

[Pekala...]

[...]

Yun esneyerek geri dönüyordu. Eve girdiğinde Nanren'i kötü bir ruh halinde koltuğa sakince otururken gördü. Gelir gelmez gözlerini ona kenetlemişti.

Gelmesini mi bekledi ?

Bekle, dahası bu bakışlar da ne ?

"Neredeydin ?"

Basit bir soru nasıl nu kadar ağır olabilir? Yun'un gözü seğirdi, içinde kavga çıkartmaya dair bir dürtü hissediyordu. Sanki...sanki otoritesine meydan okunuyor gibi!

"Seni ilgilendirmez" elbette bu sorunun cevabı da belliydi. Yun kanepeye oturdu. Şuanda bile o keskin gözleri üzerinde hissediyordu. Rahatsız olarak o da bakışlarını çevirip dik bakışlar atmaya başladı.

Sistem içeri girdiğinde bu açıklanamaz ortamla karşı karşıya kalmıştı. Dahası gelir gelmez iki keskin göz birden ona odaklanınca vücudunu küçülterek "nya?" diyebildi anca.

Bunun üzerine iki kişi tekrar birbirine döndü. Ne Nanren ne de Yun geri adım atıyordu. Dahası oda anında baskı ile eziliyordu.

Mavi gözler mor-kırmızı, sarı gözler ise yeşil cinayet iziyle keskinleşiyordu sanki.

Sonunda Yun taviz vererek iç çekti. Nanren epeyce inatçıydı. Aslında bu seferlik geri çekilmenin sonra da devam edeceğini hiç düşünmeden. Gelecekte Yun anlayamadan Nanren'e yavaşça hoşgörü gerçekleştirecekti bile. Ve bu uzun bir gelecek dahi değildi.

İlk tavizin gerisi de gelecekti ve gelecekte dikkat etmeden ona fark edemeyeceği bir tahammül ile...

Şımartacaktı.

Elbette geleceğin meseleleri sonraya, biz şimdiye odaklanalım.

Yun rahatsız oldu. Davranışı nedeniyle değil ayrıyetten yakını ile olumsuz bir ortamda durmaktan da. Açıklamanın sorun olmayacağı düşüncesiyle "Ölüler Evreni ile bir aksaklık çıktı" dedi.

"Ah" Nanren sert tavrını yavaşça yumuşattı. Kaşları dahi yumuşamıştı. Dahası Yun'un anlam veremediği, keskinliğe sahip gözleri de.

Yine de Yun kontrol edilme hissinden hoşlanmadı.

Bu hoşnutsuzluk elbette yüzüne yansıdı, bunu belirtmekten de çekinmedi. "Bana hesap sorma"

Kısıtlanmak ve sorgulamaktan nefret ediyordu.

Nanren mimiğine baktı ve bir dahaki seferde hiç çekinmeden kavga çıkarabileceğini böylelikle anladı. Sonuçta o, dizginlenemez vahşi bir at misali...

Ama Nanren bunu isteyerek yapmadı. Aniden ortadan kaybolması o kadar daraltıcı ve kaygı verici ki.

"Hiç değilse haber verirsin umuyorum" Nanren de geri durmayarak cevap verdi. Ses tonu ineleyiciydi.

Yun kaşlarını kaldırdı. Geri cevap vermeyi öğrenmişti, dahası tutumu, tavrı...

Bir sürelik sessizlik yaşandı.

Yine de Yun bu lafları yutacak bir tip hiç değildi. İçten içe haber verme durumuna hak verse de, Nanren'in baskın tavrı onu otomatikmen savunmaya itiyordu.
"Her hareketim için izin alma gereği görmüyorum"

"Oldukça bencilsin"

Afalladı Yun.
Nanren devam etti. "Elbette, senin özgürlüğünü kısıtlamıyorum. Buna rağmen, bir aile birbirine danışık olmalıdır diye tahmin ediyorum. Yanlış mıyım ?"

"Ufak bedeninle..."
O altın kadar parlak gözler vücudunda gezindiğinde istemsizce gerildi Yun. "Büyük sorumlulukları sırtlanma çabasındasın"

Kaşları seğirdi, dudaklarının köşesi yukarı kalkarak "Ufak mı? Bakıyorum dilin uzamış" dedi Yun.

Nanren gülümsemesine baktı bir süre, ardından "Tüm Âlem karşılığında bedeninin daha büyük olduğu görüşündesin yani?"

Yun söyleyecek söz bulamadan duraksadı. Ardından dudaklarını tekrar tek çizgi haline getirerek gülümsemesi solarken ciddi bir bakışla konuştu.

"Benim seçimim, benim kararlarım. Benim hayatım"
Bakışları ciddileşti.

Nanren ise hafifçe nefes vererek "Bu nedenle bencil olduğunu söyledim. Düşünce yapın ve davranışların. Kendinden başka kimseyi umursamıyorsun"

Yun duraksadı ve tekrar bir sesizlik çöktü.

Öte yandan sistem çoktan aradan sıvışmıştı.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin