Karakter Tanıtımı

270 25 8
                                    

Geç oldu ama, artık şunu paylaşayım dedim.

Bu arada biliyorum zort diye bölüyorum kurgu ilerleyişini ama, isterseniz atlayıverirsiniz burayı. İleride sezon finali sonrasına alırım bu bölümü. Şimdilik burada dursun da.

.

Huai Nanren.

Gerçek bir güç manyağıydı.

Korkutucu bir zorba.

Diktatör, manipülatör ve kısır düşünceli bir kişiydi. Açıkça bir kötünün tasviri, vücut bulmuş halidir.

Güç için çılgınlar gibi çalışmasının sebebi basitti. Sadece güç karşısında insanlar boyun eğerdi ve o bu dünyaya varlığını kanıtlamak, kabul ettirmek için amansızca bunun adına çılgınlar gibi, gözü dönmüş bir şekilde çabaladı.

Sonuç ise süreç kadar acımasızdı.

Etki ettiği kuvvet tepki vererek geri tepti. Varlığı herkes tarafından tiksinildi ve o tam bir kötü haline geldi.

Herkesin reddettiği ve dünyanın kabullenemediği bir kötü adam...

Ji Yun.

Terazinin bir kefesinde ailesi, diğer kefesinde özgürlüğü, iradesi. Tam tepesindeyse çılgın bir kontrolcü!

Zorlanır.

Bir kötü olmaya, hayır, aslında tüm iyi niyetlerini yitirmesi için zorlanır. Zihninin en derinliklerine batmış, kural tanımaz ve isyankar iradesini ortaya çıkarmak adına baskılanır. Tüm hayatı, yanındaki insanları, kaderini ve belki de duygularıyla kendi iradesini kontrol eden bir düzen adına, ruhsuz bir kukla olmaya zorlanır.

En sonunda, çılgınca bir mantık saplantısıyla, duygularını baskılar. İzin vermez, kimsenin duygularıyla onu yönetme ihtimaline. Takıntılı bir şekilde, avantajın en yüksek bastığı yolda ilerler. Hedefi bellidir ve ne kendisinin ne de bir başkasının buna engel olacak duygularına hayatında yer vermez. Her şey ortak bir amaç uğruna, bağımsızlıkları, hayatları, gerçekleri ve daha niceleri...

İnsan bu. Kalp dayanmaz, etten ve kemiktendir, vücudunda kan akan normal bir bireydir. Duyguları, neşesi ve sevinci, hüznü ve endişesi olan bir insan.

Yine de, sonuna kadar çabalar.

Çünkü gerçekten bunalımdadır ve tek çıkış yolu bundan en az zararla kaçmaktır. Kaçış imkansızsa... ez onu. Her şeyi, ez, parçala ve yok et. Taaki hiçbir şey kalmayana ve tüm sorun ortadan kalkıncaya kadar. Gerekirse kendi kendini tüketip bitir, ama düşmanı da kendinle birlikte çek cehenneme!

Ji Uvli.

Açıkça Ji ailesindendir. Ama ne bu hayatı ne de önceki hayatında kendi iradesine sahiptir.  Açık bir şekilde, sadece bir izleyicidir. Hüznü en derinden tadar, acıyı görür ve haykırır.

Ama kimse ne duyabilir ne de cevap verebilir.

Kendi içinde kapana kısılmış, bedeninin başkalarının kontrolünde sevdiklerine zarar vermesini izler durur. İsyan eder ama ne fayda olur ? Sonuç yine en nihayetinde esaretin ellerinde son bulur..

Lin Mei

Görünüşte ana karatakter. Cennetin seçilmiş kızı, ne ironiktir ki bu ilgiden tiksinir durur.

Absürt bir şans ile istemediği bir ilişki kader ağıyla örülür, kırmızı ipler damalarına ve kalbine kadar iner. Gözü bağlıdır. O zarif olmalıdır, örnek bir birey olmalıdır. Çünkü vitrindeki bir süsten farksızdır.

Ne içindeki boşluğu ne de özlemi, hiçbir şey hicbir şekilde gerçeklik kadar hoşnut edemez onu.

Her yerde herkesin onu izlediği bir dünyada, herkesin beklentileri dahilinde daha ve daha fazla çalışmak, hep en mükemmeli adına çabalamak zorundadır. Asla gevşeyemez, örnek bir öğrenci olarak okulu ekemez, güzel bir kız olarak zayıf, tatlı ve kusursuz kıyafetlerle, süslerle...

Beş büyük aileden birinin, Lin'in küçük prensesi.

Görünüşte şımartılmış, herkesin kıskandığı ama erişemediği bir konumdadır. O kibirli ve soğuktur. Ama buz kesmiş mizacının altında sonsuz sorgulamayla baş başadır.
Neden ? Herkes gibi olamıyor ? Neden sıradan bir kafede oturamıyor, neden sokağa çıkmak bile bir lüks olur ki ? 

Neden istemediği bu sevgiye ve yaşama zorlanır ki ? Bazen gereksiz sevgi ve ilgi fazla mide bulandırıcıdır.

Qang Naraf.

Sözde şakacı ve aptalca. Popüler ve örnek, rol modeldir. Böylesine bir iş dehası, neden hiç sevmediği bir kız ile çıktığını düşünmekten acizdir.

Mantıksız ama ona dayatılan duygularla sanki olmazsa olmazdı.

Ne mükemmel bir çift!

Cennette yapılan bir eşleşme!

Herkesin kıskançlık nesnesi haline geldiğinde bile sadece susmak ve her şeyi görmezden gelmek istedi.

Tek dileği, ailesiyle iyi bir ilişkiyi yakalayabilmekti. Küçük kardeşiyle ilgilenmek ve onun tüm geçmişini telafi etmek..
Ama Nanren'e verilecek en ufak ilgiye kadar, hep sözde kız arkadaşı araya girerek tüm ilgiyi toplar. Bu kasıtlı değildir ama belli ki kaderin dayatmasından biridir.

Reddetmek istedi ve son vermek. Ne zaman bilmiyorum ama her şey son bulana kadar ayakta uyuması ve gözünü açtığında bir esirden farksız olması üzücü. Kendine geldiğinde zaten her şey çoktan bitmiş, iş işten geçmiş ve geri dönülemez raddeye gelmişti.

Rose.

Bir kitap hayat bulduğunda, mürekkep kan, sözcükler ruh olduğunda... Ete kemiğe bürünmüş birer canlar, karakterler irade kazandığında, artık hiçbir şey sadece bir yığın kağıt ve karalama ifade etmez.

Görünmeyen yerlerde duygular kusulur.

Her şekilde, aydınlık ve karanlık taraf hiçbir şekilde göründüğü gibi değildir. Bir o kadar karmaşık ve düzensizdir.

İki kapak arasında, kağıttan zindanlarda kısılmış ruhlar...

...ve artık her şeyin kurgu olmaktan çıkıp, yırtılıp atılan sayfalar.

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin