16|Aile ziyareti (1)

229 22 1
                                    

"Mm..."

Uyanır uyanmaz, Yun sadece afalladı. Sadece Nanren'in onu aktif olarak öptüğünü bilerek. Dudaklarına değen dudaklar alışılmadık bir sıcaklığa sahipti. Yoğun tatlılıkla lekelenmiş gibi.

Yun, onun yüzünde uçuşan utangaç bir bulut gibi görünen kızıllığa baktı, cevap vererek dudaklarını araladı. Ardından tatlı ve yoğun olan öpücük yavaşça hızlandı. Vahşilik ve yağmalamaya, parçalayıp baskıya.

'Kahretsin bu çok tatlı' Yun kollarını kaldırarak beline ve boynuna doğru sarıldı. Aktif bir şekilde cevap verdi, Nanren kendini kaybedip kan kokusu yayıldığında yavaşça yavaşladı. Ayrılsalar bile nefesleri teğet geçecek kadar net. Bu yakınlıkta Nanren bir heyecanla yaptığı gafı aniden fark ederek kıyafetleri tutan elleri titredi. Heyecandan başını eğdi ve derince soluklanmaya devam etti.

Bu şekilde ortam nefes alışları dışında sessizliğe gömülmüş gibiydi.

Nanren devam etmek istese bile Yun iteledi ve "Aileni görmeye bu şekilde mi gideceksin ?" dedi, kırmızı dudaklarını ovuşturarak. Nanren irkilerek baştan ayağı kızardı.

Sarı gözler altın parçacıkları içeriyor gibiydi, ışıl ışıldı.

"O zaman, hazırlanalım öyleyse..." Nanren parça parça söylerken kekeledi.

Daha önce Naraf neredeyse gelmesi için yalvardığında bile tereddütünü aşıp ilerleyemedi. Ve belli ki ailesini asla görmek istemedi. Ama şuan içi kıpır kıpırdı.

Ama birden tüm yüzü soldu.

Ya ailesi kabul etmeyip Yun'u suçlayacaksa ?!

Gözlerini kıstı ve o gözlerde koyu bir yeşil ışık parıldadı. Öyleyse, öyle bir aileye gerçekten ihtiyacı yoktu!

Kendisinin bakmaya kıyamadığı kişiye nasıl incitici suçlamalarda bulunmasına müsaade edebilirdi ?!

Ve Yun, düşünceyle başını salladı. Bu kesinlikle iyi bir fikirdi ve Nanren'in, gelecekte pişmanlık çekmemesi adına en azından ailesine bir fırsat vermesi gerektiğini hissetti. Sonra, iyi gitmese bile en azından harekete geçmemenin pişmanlığını çekmeyecekti.

Ve bu da işin bahanesiydi.

***

Yun aynada kendine baktı. Jilet gibi bir takım elbise ve oldukça resmi bir şekilde ayarlanmış bir ifadeyle gerçekten afallatıcı bir şekilde duruyordu.

Nanren de aynı şekilde giyindi, bir çift elbisesi sipariş edilerek niyet bir şekilde belirtilmişti. Ciddiyetle kollarını düzelttiğinde üzerine düşen bakışlarla başını kaldırdı Nanren. Yun, yüzündeki tüm yumuşaklığın gittiğini görmek için baktı. Gerçekten, Nanren bir hazine kutusu gibidir. Duygusal olarak o kadar zengin ki.

Daha önce hiç olmadığı kadar dikkatliydi şimdi.

Tüm yumuşaklığı kayboldugunda keskin kenarlarını gösterir.

Belki de bir paradoks, birbirine zıt şekilde bir aradaydı ama hiç de çelişkili durmadı. Doğal bir güzellikle.

Derler ki, güzellik tehlikelidir.

Ya dünya onu mahveder, ya o dünyayı.

Güçsüzse parçalanacaktır, güçlüyse parçalayacak.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin