30|Büyükanne Lizz (2)

198 25 6
                                    

Kadın bir anda karmaşık gözlerle ona baktı. "Hey" iç çekti. Dünya ne küçük!

"Ah, galiba torunum oluyorsun sen"

Yun "..."

Evan "..."

Haimi "..."

Evan güldü ve "Seninle evlenecek kadar kör birini buldun mu gerçekten-" cümlesini tamamlayamadan başına bastonu yemişti.

"Kapa çeneni seni sikik Evan!" Kükredi ve ardından 180 derece değişmiş, gülümser bir ifadeyle torununa döndü.

"Beklemiyordum, başımıza bela olan piç kurusu sen çıkacaktın, ah, işte benim torunumdan da bu beklenirdi" azarlasa bile sesindeki gururu gizlemedi.

Yun "..."

"Evdeki o huysuz yaşlı adam ne yapıyor?" Soru sorduğunda nostaljik bir ifadeyle gülümsedi. Yun samimi ifadesini görerek bir süre suskun hissetti.

Bu... çok hızlı ilerlemiyor muydu ?!

Bir an düşündü, elbette... Önceki sistem açıklıkları tamamlanmıştı! Hofan eşini hatırlamadı yada Elena ve diğerleri önün var olduğuna inanmadı. Çünkü sebebi, en başından beri Ölüler Evreninde bulunmamasıydı! Bu şekilde anılarının bir bölümü kilitli gibidir ve bir ilizyon gibi hissettirir.

"O iyi"

"Biraz fazla huysuz olması dışında" şimdi düşününce büyükannesi de aynı dedesi gibi garip biriydi!

Başını hafif kaldırdı "ne zaman geleceksin?" Sorunca bir süre cevap alamadı.

Büyük iç çekişle yanıtladı Lizz elini rahatsız bir ifadeyle sallayarak. " Bu biraz uzun sürer gibi duruyor, sonuçta hem burayı halletmek, hem de senin başımıza açtığın durumların başının altından kalkmak kolay değil"

Yun burnunu ovuşturdu ve utandığını hissetti. Başını Haimi'ye çevirerek "Tamam, o size zararı telafi edecek" Haimi bir an afallayıp isyan etmek istedi! Zaten işi başından aşkındı!

Ama Yun onu hiç dinlemeyeceği imasıyla başını çevirdi.

Haimi haksız hissederek burnunu çekti ve ağlama dürüstüne direndi.

"Buraya gelişinizin asıl sebebi nedir?"
Yun sorunca Evan da kendine gelerek hızla cebinden o eski ve tanıdık nesneyi çıkardı. Bu, bir sure önce onu ikna etmek adına verilen flah disk değil miydi? Yun kaşlarını kaldırdı.

"Bunun içeriğine baktiktan sonra..." Evan heyecanla titreyip Haimi'ye uzattı. "Ölüler Evreninin kapasitesini arttırabilecek bir şeye benziyor gibi duruyor!"

Yun şaşırdı.

Haimi de ciddileserek eline aldı.

Durum buysa, bu yüklerini epey azaltırdı.

"Bu arada, bizim orada çoktan çocuk yapma yasağı getirildi, bu şekilde eğer zorlanırsa bir şekilde gerçekten en azından bir kısım daha gelebilir"

Ama üreyip neslini devam ettirmek sadece kişi sayısını arttırarak kapasite sorununu sadece daha ciddi hale getirirdi.

Bir an isyanlar olsa da, üretenlerin Ölüler Evreni hakkının elenmesi durumuyla tüm itirazlar kesildi.

"Anlıyorum"
Yun zamanında değer vermediği ve ilgilenmediği cismin böylesine bir hazine sakladığını ummuyordu.

Çok uzun sürmedi, No2 tarafı aklına gelir gelmez endişeyle ayrıldı.

***

Nanren bayıldı.

O günden sonra daha sessiz, durgun ve yapışkan hale gelmişti. O gün hakkında tek kelime etmeyi reddetti. Lâkin bir kuyruk gibi peşinden ayrılmak da istemedi.

Penyesinin ucundan inatla tutan ve bırakmayan, son birkaç günde hızla kilo veren kişiye karşı o da ne yapacağını bilemiyordu.

Yun çaresizdi.

No2 geldi ve gitti. Bir rüzgar gibi esti, varlığını hissettirdi ama geriye hiçbir iz bırakmadan gitti.

Nanren bulunduğunda sadece bir kan yığınında yatıyordu. No2 ise geride cesedini bile bırakmadan ayrıldı. Sonuçta kendi çipine bile sahip olmayan bir kopya, o kadar uzun bir varlık süresine de sahip olamazdı. Yani o kesinlikle düzeltilmiş Bir 'hataydı'.

Beyaz kiprikleri titreyerek düşüncelerini gizledi. Yun da yüzeyde göründüğü kadar sakin değildi.

Kalbinin dikenle delik deşik edildiğini hissetti. Sanki bir acı çukurunda batırılıp boğuluyordu. Hüzün duygusu daha önce hissetmediği kadar yoğundu.

Kollarını kaldırdı ve ona sıkıca sarıldı. Nanren hareket etmedi, sırtı eğik ve boynu büküktü. Biraz sonra başını hafifçe eğip omzuna yaslandı ve vücudundaki hafif titremelere mani olamadı.

Vücut ısısı bile her zamankinden daha yoğundu. Yun kaslarını çatarak alnına dokundu ve ateşi olduğunu fark ederek onu hızla yatağa yatırdı.

Nanren afallamış bir şekilde yastığa yattı ve solgun hastalıklı yüzünün ateşten yanmış bir şekilde kızarmasıyla bakışları iyice bulanıklaştı.

Yun hızla gömleğinin düğmelerini açtı, bedeni yanıyordu ve bu durumda hemen havluyu soğuk suyla ıslatarak vücudunu, özellikle alnıyla yüzünü silmeye başladı.

Soğuk tenine her değdiğinde titrer ve acınası bir ifadeyle inlerdi.

Acı çekiyordu.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin