28|Yüzleşme

216 25 17
                                    

"O nerede ?"

Nanren histerik bir şekilde çevresini taramasına, tekrar tekrar bakmasına rağmen onu bulamamasına deli oluyordu!

"Nerede!"
Telaşla bağırışı kısır bir kahkahayla karıştı.

"Hahahaha-"

Nanren, No 2'nin boğazına sarıldı ve onu devirerek üzerine çıktı. Damar fırlamış elleriyle ve çılgın bir ifadeyle sormaya devam etti "Nerede ?"
"Nerede ?"

Hatalıydı, bu kişi kendisiydi, nasıl bu hareketleri tahmin edemezdi!

Telaşlıydı ve aynı zamanda sinirli.

Boğan kişinin kendisi olmasına rağmen gözleri bulanıklaşıyor ve gücü git gide zayıflıyordu.

Boğazında soğuk metal cismi hisseden No 2 derinden gülümsedi. Gözleri bile parlıyordu. Namlunun soğuk nefesi şahdamarına verilse bile.

Ve Nanren zaten altüst olan dengesiz zihniyle paranoyak bir şekilde kendisini çoktan kaybetmişti.

O aslında hiçbir zaman düzelmedi.

İçten içe hala taşıdığı terk edilme korkusu şimdi sonuç bulmuştu. 

Sık sık geceleri uyanır ve yanında yatan kişinin nefes alışlarıyla uykuya dalardı ancak.

Şimdi o da olmadığına göre, bırak uyumayı nasıl nefes alabilirdi? Göğsü daralıyordu. Demir bir kafesle zincirlenmiş gibi.

Her zaman korkaktı ve bir zamanlar yaşanan, Valssey barındaki terk edilme olayından sonra, duyduğu ölümüyle de birlikte tek düşünebildiği gözünü asla üzerinden ayırmaması gerektiğidir. Utanmazca evine bile taşındı ve hatta uykusuz geçen gecelerden sonra yatağına bile gizlice tırmandı.

Yun sabahları onu gördüğünde bir süre yataktan atsa bile. Inatla ertesi sabah tekrar dibinde biterdi. Bu korkuydu. Başka bir şey değil. Kaybetme korkusu ve derinden duyduğu bağımlılık. Bu şekilde, şimdi en derin korkuları en acı sekilde dürtülmüştü. Ve en derin doğasını kafesinden serbest kalan canavar gibi açığa çıkarmıştı.

Ama kim bilebilirdi ki, onu kendisinden uzaklaştıran yine kendisiydi!

Yine de umrunda değildi!

Bu işi burada bitirecekti!

"Ahahah-" kısık boğazından çıkan hırıltılı ses ve gözlerdeki gizlenmemiş o yoğun nefretle. Nanren tüylerinin ürperdigini hissetti.

"Benim olamıyorsa senin de olamaz-" yüzündeki gülümseme git gide daha soğuk ve çılgın hale gelmekteydi.

Nanren boğazını daha da sıkarak nefesi durgunlaştı!

Kendisi, nasıl, nasıl bu kadar iğrenç olabilirdi?! Kendinden iğrendi!

Ve sanki kendi iç yüzü, benliğiyle zorla sınanıyor gibiydi. Önceki hayatında ne kadar berbat durumda olduğu hakkında tekrar tekrar bilgi sahibi olmasına sebep oluyordu!

"Bu daha adilce değil mi ?"

Nanren onun çılgın görünümüyle sarsıldı.

"Ah,Nanren, ah! Nasıl böyle iki yüzlü olabilirsin? İğrençsin, hak etmediğin halde nasıl böyle açgözlü bir ifadeyle bu kadar dürüst hissettirebilirsin?"

"Unuttun mu geldiğin yeri ? Ne çabuk dalıyorsun öyle o tatlı hayallere!"

Her kelime keskin bir bıçak gibi göğsüne sallandı ve yüzü solgunlaştıkça solgunlaştı.

Gözleri kızardı.

Nefesi hızlanarak bağırdı.

"Kapa çeneni!"

Kapa çeneni!

Sormak istedi, neden bunu yapıyorsun bana, kendine ? Nereden geliyor bu derin nefret ve aşağılık hisleri ?! Histerik ve manik bir ifadeyle- Nanren sadece önceki hayatında gerçekten delirdiğini fark etmişti.

"Ahaha-"
No2 gülse bile boğazdaki ses inler ve sızlar gibi ağır depresif çıktı. Birden tüm nefreti kabardı ve bağırdı!

"Ha! Söyle! Nanren, sadece merak ediyorum. Nasıl böyle iyimser bir salak haline gelebildin-"

Nanren bir anda durgunlarsan nefesiyle duraksadı. Sorulan soruyla başında yıldırımlar çarptı!

Başını kaldırdı ve o soluk umutsuz ve cansız gözlerle karşılaştı

No2 olsun ya da kendisi olsun burada bu şekilde saçmalamaktan haz eden biri değildir. Işını hemen bitirir. Ama şimdi, bu ne böyle?

Kandırıldı!

"Sen.." Sesi titredi.

No2 boğuk bir sesle ağlıyordu.

Sadece kendi kendini kışkırttı. Belli ki sahte olandı, bu nedenle belki de içten içe bulunan bir teslimiyet duygusuyla en baştan pes etmişti. Ama bu şekilde değil!

Sadece son bir kere, kendisiyle yüzleşmek istiyordu ve onu bu şekilde duygusal acıdan körükleyerek bu hale geldi.

No2 aslında hem kıskanç hem de hayrandı. İçten içe bastıramadığı o olumsuz duyguları o bu hayatta bir şekilde silip atmıştı! Bu kanserli düşüncelere son vermişti.

Ve kendisi bu cesarte de sahip değildi!

Nanren boynundan ellerini gevşetti. Bu şekilde o, sert bir şekilde öksürdü.

Boş bakışlarla altındaki kendi benliğine baktı ve suskunca durdu.

"Hadi ama, sadece tartışmak istedim- çok da kızma" No2 ikna edercesine gülümsemek istedi, yine de utanmış görünümü onu aşırı sefil gösterdi.

Nanren kalbinin tepesinden yükselen duygularla gözlerinin yandığını hissetti.

"Iyi, pes ediyorum sadece- yalvarırım bana bak ve bu hale gelme!"
No2 bir şekilde cevap istemedi. Sadece içini boşaltmak ve duygusal olarak rahatlamak istedi. Başını göğe çevirdi ve kalbini titreten o gözleri hatırladı. O çok berrak ve temizdi, bu haliyle kire batmış halde yanında bulunmaktan gerçekten utanırdı.

Ellerini hafifçe uzattı ve unutulan o metali sardı. Derin nefes aldı ama bu nefes yarıda kesildi.

"-Bamm!"

Boynundaki metal geri tepti, tetik sertçe çekildi ve Nanren'in gözbebekleri sertçe küçüldü.

Boğuldu ve nefes alamadığını hissetti.

Bir an önce ne kadar çılgın ve histerikti. Şimdi ölesiye sessiz.

Yeri ve ellerini kirleten kana baktı ve ardından duygusal dengesizliğin getirdiği ağır ruh haliyle güçsüzce bayıldı.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin