39|Girişim (3)

194 25 1
                                    

Yutkundu.

Büyük enerji yiyen bir meseleydi ve yorgunca gözlerini kırpıştırdı. Yun acımasızdı. Tüm gece, bayılana kadar gitmesine asla izin vermedi. Ne kadar yalvarırsa yalvarsın. Ve sürekli belirsizliklerde oynayarak tüm süreç boyunca kalbinin en tepede durmasına sebep oldu. Bu heyecan ona on yıl yeterdi.

Somurtmak istedi ama göz kapakları gerçekten kavga ediyordu. Bir an düşündü. Dün gece bayılmasa ve biraz önce ağlamasa, gerçekten gözünün yaşına bakmayacaktı. O gerçekten acımasızdı. Ve bir daha korkarak kıskançlığını belli etmeye cesaret edecek yüreği nerede bulabilirdi ?

Dün gece sadece kemeri çözüldükten hemen sonra bayılmıştı. Bu günse pantolonuna kadar indi. Bir sonraki sefer tüm vücuduna kadar mı ilerleyecekti ?! Kulakları yanıyordu ve konuşmaya cesaret edemiyordu. Ağzını açtığı anda ufak bir initli bile çıkarmaya korkar oldu. Sırf bu hareketiyle onu daha da cezbetmekten korkarak.

Yavaşça uykuya dalacağı sırada kulaklarına gelen cümlelerle dehşete düştü.

"Uyuma, yoksa devam ederim"

Gözlerinin altları kızarmıştı ve üzerinde boya gibi durarak ona bir cilvelik kattı. Dehşete düşmüş ürkek gözler hareket bile etmeye cesaret edemedi ve tüm bu görüntü onun gözlerine düşerek kalbinin kaşınmasına sebep oldu.

Yun, cinsiyetini nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

Ve söylese bile muhtemelen ona inanmayacaktı.

Sonuçta bazen kendisi bile unutuyordu.

En sonunda işi hallederek öğrenmesine izin vermeye kararlıydı.

Bu şekilde büyük bir yanlış anlaşılma ortaya çıkmıştı. Nanren korkup uyumaya cesaret edemediği bir anda bu kadar baskın olmasını suçlarcasına ona bakmıştı. Şikâyet etmeye cesaret edemeyen bir görünümle.

Bu kadar baskın ve otoriter. Neredeyse despot bir şekilde. Bu, daha ileriyi planladığı anlamına gelmez miydi?!

Nanren ya bu gece ya da sonraki günlerde kaçamayacağı düşüncesiyle dehşete düştü.

O...niye böyle hızlıydı?!

Dahası..dahası..iki erkek bu şekilde nasıl.. daha hazır bile değillerdi ?! Nanren utançla yüzünü çevirdi.

Olması gereken hiçbir eşyayı hazırlamamıştı ve Yun'un bu hevesiyle bakılırsa o çoktan...

Söylemeye utandığı düşüncelere doğru kaydı zihni. Şimdi kendisi altta mı olacaktı öyleyse, bu şekilde... hazır bile değildi çok acıtmaz mıydı ?!

Nanren kemiklerine kadar bir direniş hissetti. Belki korkudandı ve belki de içgüdüsel olarak gerilimden. Normalde heyecanla beklemesi gerekebilirdi ama hayır, şuan tamamiyle bir g*t korkusuna sahipti.

Öyle ki ömür boyu yapmak istemedi.

Böylece devam edecek birkaç günde, Yun bir uyarıcı almış gibiydi. Tam tersine Nanren kaçtı ve kurdun peşindeki tavşan misali irkilerek saklandı. Ortaya çıkmaya cesaret edemedi, bir an yenilme korkusuyla.

Nanren ceketini sıkıca sıktı ve vücuduna sardı. Gözleri ihtiyatla parladı. Yun, dudakları seğirmiş bir şekilde ona garip ifadeyle bakan kişiye suskunca bakıyordu.

Nedense bu görüntü ona, küçük bir kıza zorbalık yapan utanmaz bir adammış gibi hissettirmişti. Halbuki Yun bunu ölse kabul etmezdi.

Neden bu derece ciddiyetle öne atıldığına gelince-ehem. Cinsiyet meselesi ve arzudan öte bir şeydi. Bu, zorbalık yapma isteği. Onu zorlamayı ve böyle çaresiz halleri sokmayı izlemek nedensizce tüm kanını kabartıp onu heyecanlandırıyordu.

Onu altına bastırmak ve ağlatmak. Garip bir heyecan ve zevk duygusunu güdülüyordu. Korkuyla kaçmasını izlemek bile. Her şekilde her şeyiyle uğraşmak. Yun delirmiş olabileceğini itiraf etti ama ne yazık ki bu bağımlılık yapıcı duyguları ne baskılayabiliyordu ne de durdurabiliyordu.

Tam tersine hararetle artış gösteriyordu.

En sonunda Nanren'in çaresiz ve yatağa bağlandığı ana kadar devam etmişti.

Ve o an Nanren gerçekten korkuyla ağlasa bile bu sefer ödün vermedi. Hatta artış gösteren bir eğilimle daha da çok ağlamasına sebep oldu.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin