20|Yeğenleri ?

223 21 1
                                    

Evden çıktıklarında Yun ve Nanren rahatlayarak aynı anda nefeslenmişlerdi.

Ama Nanren'in gözlerinin daha pak ve tuh halinin daha da güneşli olduğu gerçeğiyle, Yun buna değdiğini hissetti.

Arkalarından koşarak Naraf geldi. Soluklandı bir sonra ardından Yun'a garip bir şekilde baktı.

Bu cesaret, gerçekten! Naraf iç geçiştirdi ama Yunun aklına sadece başka bir şey geldi. Mei'yi başından atmak için eşcinsel olduğunu itiraf ettiği o kafedeki an. Böylece bu bakışlar altında bir adım geri attı hızlıca.

Naraf tepkisiyle afallamıştı. "Ne ?" Naraf cidden anlamamıştı.

Garip bakışlar altında Yun sonunda garip bir şekilde konuştu. "Kafedeyken, gay olduğunu söylemiştin" Naraf o zaman söylerken hiçbir şey hissetmediği rastgele cümleleri şimdi küçük kardeşinin yanında bu şekilde duyunca kaskatı kesildi.

Nanren dudaklarını büzerek ihtiyatla abisine baktı. Naraf açıklamak istercesine ilerlediğinde, Nanren ileri adım atıp önünde durmuş ve tüm vücuduyla Yun'u arkasında korumuştu. Bakışları git gide daha da vahşi hale gelmeye başlıyordu. Sanki içinde bir deniz çalkalanıp fırtına kopuyordu.

Naraf afalladı, ardından kaşlarını çatarak azarladı. "Hey, Nanren! Seni piç kurusu, o bakışlarla ne demek istiyorsun!" 

Homurdanarak geri adım attı. "Sadece o kafaya takan Mei yüzünden değil mi ? Sadece şaka yapmıştım!" Kara bir suratla birkaç adım daha geri attı.

İnanamıyordu, küçük kardeşi nasıl- nasıl böyle davranabilirdi!

Nanren'in yüz ifadesi anında gevşedi ve bahar esintisine benzer bir gülümsemeyle geri döndü. "Hesi gidelim~" Yun tepki veremeden elinden tutulup çekilmişti.

Afalladiktan sonra parlak gözlerinde bir gülümsemeyle onu çeken sırtın ardına baktı Yun.

Cidden, bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı? Ya bu şekilde artık şeker hastası olursa ? Onsuz nasıl yapabilirdi!

Naraf ikisinin sırtına baktı ve yüzünü hiç olmadığı kadar buruşturarak "Nanren, seni-" dişlerini gıcırdattı.

Ne sevimli küçük kardeşmiş, belli ki hain fikirli vahşi bir kurt!

Biraz yürüyüşten sonra Yun konuştu.

"Bizim eve de uğrayalım. Resmî olsun" Nanren parlak gözlerle başını salladı.

Tuttuğu elin varlığını avucunda hissederek, daha da büyülendi. Sanki her şey rüyaymış gibi, biraz fazla gerçek dışıydı.

Eve vardıklarında uzun zamandır  görmedikleri biriyle karşılaşacaklarını hiç beklemeyerek afalladılar. Shura, oğlu ve eşiyle ailesini görmeye gelmişti.

Belli ki annesiyle tanışmak adına.

Yifan da başını çevirip Nanren'i görünce hafifçe hayal kırıklığına uğradı. Oh, işin eğlencesi çoktan bitmiş olmalıydı. Halbuki Yifan, onun Shura'da olduğu kadar sürünmesini zevkle izlemek istiyordu. Ama bir arada tutulan eller bunun apaçık bir hayal olduğunu yüzüne yüzüne haykırıyordu.

"Amca?" Ani soru Yun'u kaskatı kestirdi, onunla aynı zamanda annesi Elena da dudaklarının seğirmesene engel olamayarak bakışlarını kaldırıp garip bir şekilde baktı.

Gin de babasının ve dedesinin yanında oturmuş hararetli bir sohbete dalmışken, eşi ve küçük kızı, Shura'nın oğluyla oynuyordu.

O anda Elena'nın basının üzerinde şimşekler çakmıştı. Ve Yun bunun kötü bir his olduğu düşüncesiyle bir adım geri attı.

"Yun, yeğenlerine bak, ne de tatlılar değil mi ? Hem Gin'in hem Shura'nın, ikisinin de çocukları oldu bile" Yun geri adım atıp kapıya ulaşamadan bir el sertçe omzunu kavrayıp sözlerini söylemişti.

Nanren afalladı ve bir an üzgün hissetmeden edemedi. Şaşkın şaşkın durdu. Çocuk ha...

Yun annesinin ellerinden yakasını kurtarmaya çalışırken Nanren sadece Pasifikte kaybolup gitmişti. Bir an önce ne kadar mutluydu, bir an sonra ne kadar depresif.

Elbette Elena'nın Yun'dan uzun zamandır bir çocuk istediğini biliyordu ama... o bu şekilde hakkını elinden alıyordu!

Bencildi ve onu başka kadınlarla paylaşmayı reddetti. Şimdiki teknoloji ise ne yazık ki, önün derdine çare bulacak kadar gelişmiş değildi. Bu şekilde, uzun zamandır sinek yutmuş kadar rahatsız edici olduğunu hissetti.

Eğer onunla çocukları olabilseydi...

Bir an bakışlarını kaçırdı. Bu imkansız olduğunu düşündüğü düşünceyle kulakları yavaş yavaş kızarmaya başlamıştı.

Ama çok geçmeden bakışları kayıp bir şekilde hissederek başını eğdi.

Yun onu kolundan çekip de evden zor bela çıkana kadar da kendine gelmemişti.
Yun evden dışarı zar zor kendini attı ve sadece derince nefes vererek titredi. Annesi gittikçe daha da çılgın biri haline geliyordu.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin