49|Üniversite

369 45 11
                                    

Evan'dan mesaj aldığında Yun hazırlanmış bir şekilde okulun önünde duruyordu. Üzerinde sıradan bir kıyafet vardı, olabildiğince  sade, dikkat çekmeyecek şekilde giyindi. Hatta beyaz bir maske ve şapka bile takmış, kendini sarıp sarmalamıştı.

Şimdi görünüşü pek tanınmasa da, olur da kimliği keskin gözlü bir kişi tarafından ortaya çıkarılırsa, hayatının en büyük belasını başına alabilirdi.

Gözlüğünü burun köprüsüne ilerletti, mesajdan gözlerini çekti ve telefonu cebine koyarak rahat bir tavırda yol aldı.

Okula gelirken gelirken hafifçe çevresine göz gezdirdi.

Toplam 7 kamera, sırf bulunduğu on bahçeyi gözetlemek adına sinsi yerlere kuruldu. Gozetlenme hissi hoş olmadığından itiraz olur diye gerçekten iyi saklamışlardı. Ama kamera olduğu ve gözetlediği haberi de ufak bir tabelayla haber veriliyordu.

Bu biraz şey gibiydi, göz görmeyince gönül katlanır demişler. Göze başladığından izlendiğini bileselerde kimse umursamadı.

Okulun atmosferi, geniş bir manzaraya sahipti. Basketbol ve futbol sahaları görünüşe göre arka bahçeye kayıyordu ve arka arkayaydı. Arka tarafta toplam 8 kamera mevcut, yanlardaysa 2'şer ya neden olmak üzre toplam 4 adet yapıyordu.

Okul içindekiyle beraber toplam kamera sayısı 50'yi aşkın bir sayıya ulaşıyordu.

Okul girişinde güvenlik de epey sıkı olmakla birlikte, yaşlı profesörler grubu sayesinde kendine bir kimlik çıkarttırmak kolaydı.

Aslında üniversiteye gitmek zorunda değildi, yine de hiç deneyimleme fırsatına sahip olmadığı bu ortamı merak etmişti.

Yavaş adımlarla okula ilerlediğinde çevresindekilerin enerjisine baktı bir an.

Yetişkinlerin dünyaevine yeni adım atan, kanları resmen kaynayan enerjik gençler, kimisi koşuyor, kimisi kovalıyor, kimisi gülüyor, kimisi zıplıyor...

Çocuk gibi değil, ama farklı bir his.

Öylesine yabancı ki kendinin anında soyutlandığını hissetmişti. İçindeki sarsılmaz sakinlik bu yer için fazla yaşlı, fazlasına farklıydı. Yüzündeki hareketsiz mimikler, keskin dudak çizgisi ve soğuk bakışlar bu yerden onu izole ediyordu. Sanki farklı dünyalardandı.

Belki de gençliğin ateşi ve neşesi söndüğündendi.

Belki de sistem görev dünyasında geçirdiği ağır eğitim ve binlerce yollara değen anılardandı, bu garip huzursuzluğu ve yabancılık hissini nedensizce bastıramadı.

Ve o sessizlikle huzur bulduğu evine geri dönmek istedi.

Ne hissettiğini fark ettiğinde duraksadı, bu geçen sürede, belki de sosyalleşmeyi o kadar kısıtlayarak işlerine dalmıştı ki sosyal fobisi oluşacak durumun kıyısına gelmişti.

Ama kararını verdi.

Her ne görev olursa olsun o çok çabuk adapte olabilen birisi.

Yeni amacı bu eksikliğini gidermek olarak ne kadar rahatsız hissederse hissetsin bu ortamda kalacak ve gitmeyi reddedecekti.

Hafifçe midesi bulanıyordu. Belki de sabah öğününü atladığı içindi.

Sınıfının önünde durdu ve açık kapıdan içerideki neredeyse dolmuş sınıfa baktı. Oldukça harektelilerdi ve bu kalabalık onu ürkutmesine yetmişti. Kesinlikle rahatsız ediciydi. Çok fazla mırıldanma sesi sınıfta yankı yapıyordu ve sonunda kapının önünden ayrıldı ve hoca gelene kadar da girmeme kararı kıldı. Pencereye yanaştı, uçsuz bucaksız gökyüzüne baktı ve o göğsündeki rahatsızlığın ferahlayarak ortadan kaybolduğunu hissetti.

Telefonunu çıkardı ve Evan'a bu akşam saat sekiz civarında orada olacağını bildiren mesaj gönderdi.

Sonunda sınıf yatıştığında yavaşça girdi ve arka sıralara ilerledi.

Mevcut Kimliği dikkat çekmeye müsaade etmiyordu. İç çekti, böyle bir durumda sosyal becerilerini nasıl geliştirecekti ?

O aptal değildi ve sosyal varlıklar olan insan toplumunda birincil gerekli özelliğinin iletişim olduğunu biliyordu. Hatta ilk hayatında beden dilini öğrenmesinin nedeni, az buçuk bildiği basit psikoloji bilgisiyle insanları anlamaktı.

"Ahh! Ajin! Bu Ajin!"

"Ölüm yıl dönümü-"

Kız grubundan gelen çığlık dikkatini çekti. Telefondaki ünlü hakkında konuşuyorlardı.

Ünlü..?

Nanren de bir aktördü ama şuan nasıldı bilmiyor.

Aklına bir fikir gelmesiyle duraksadı.

Oyunculuk..?

Gözlerini kıstı. Oyunculuk kolay değildi, insanların duygularını sıkı sıkıya kavramalı ve ona uygun bir şekilde beden dilini kontrol etmeli ve kendince yorumlamalıydın.

Gözleri parıldadı. Belki de bu, sosyal ilişkileri daha iyi anlamak adına iyi bir yöntem olabilirdi. Pekala, okul çıkışı Nanren'e ona öğretip öğretemeyeceğini soracaktı.

O sırada öğretmenin gelmesiyle tüm ses kesilmiş ve öğretmene selam vermek adına ayağa kalkmışlardı.

Öğretmen başını sallayıp oturmalarını istedikten sonra konuştu.

"Bugün yeni gelenler var"

"Lütfen sınıfa merhaba diyin"

Yun kendisinden bahsedildiğini anlayarak maskesini ayarladı ve ayağa kalktı. Hafifçe başını salladı ve selam verdi.

Sınıftakiler, öğretmen bahsedeme kadar fark etmedikleri bu varoluş duygusu neredeyse yok denecek kadar olan kişiye garipçe baktılar.

İnce çerçeve gümüş gözlük camları parladı ve gözleri sırra kadem bastı. Yüzünü beyaz maske, saçını da şapka kapatıyordu. İmkansız olmasa ünlü biri olduğunu düşüneceklerdi. Gözlerini kısarak bu 'Yeni gelen'e baktılar.

Ve ondaki aykırılığı hissediyorlardı. Anında dünyanın farklı kutuplarına çekilir gibi hoşnustuz oldular.

Yun bu bakışları biliyordu.

Maske takan birisi, bilinçaltında araya engel koymaktır. Bunu genellikle suçluların ya da hastaların yaptığından bahsetmiyorum bile, kesinlikle en başından hoş karşılanmıyordu.

Gözünü çevirdi ve diğer yeni gelene baktı. Öğretmenin 'Yeni gelenler' lafı üzerine bir başkası olduğunu da biliyordu.

Ama o kişiyi görmesiyle bedeni kaskatı kesildi.

Pekala, hafızası o kadar da mukemmel olmasa da, bu kişinin yıllar öncesinde Nanren ile gittiği parkurda kapıştığı kişi olduğunu biliyordu. Şimdi, sistem sağolsun yaptığı herşey açığa çıktığından önün tarafından tanınmaması aşırı düşük bir ihtimaldi.

Kısaca, uzak durulmalı!

Yun şapkasını biraz daha indirdi ve sessizce derse odaklandı.

O sırada öğrencilerin merakını hafife alarak, hepsinin bakışlarının kendisine 'gizlice' odaklandığını fark etmeden kendi dünyasına daldı.

İnceleyici ve sorgulayıcı bakışlar zararsız hissettirdiğinden dikkat vermedi, farkedemedi.

Elindeki kalem bir süre sonra sanki bağımızmış gibi hareketlendi ve en kusursuz şekilde esnek hareketler gerçekleştirdi. Uzun ince parmaklarında dans eden kalem, bir süreliğine göz alıcıydı.

-Devam Edecek-

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin