59|Sabredemiyor..

355 41 30
                                    

Önündeki adam aynı anda hem tehlikeli hem de nasıl kırıldan görünebilir anlam veremiyordu. Altın kadar parlak gözler, siyah dağınık saçlar, keskin çene hattı, düz burun köprüsü, kar beyazı boynu, belirgin adem elması ve altındaki köprücük kemikleri. Baştan ayağa yaydığı garip bir koku mevcut.

Başını eğmesi, gözlerini kırptığında kipriklerinin bir kelebeğin kanadı gibi çırpınması ve kalbinde çarpıntı ila kaşıntı yaratması.

Daha önce bu adam bu kadar tehlikeli değildi, sanki mütevazi bir çiçek bir anda açtı ve tüm kokusunu etrafa yaydı.

Karşı konulamaz bir his yayar ve arı ile kelebekleri, avlarını kendine çeker.

Yun eliyle sabırsız bir ifadeyle saçlarını karıştırdı. Kaşlarını çattı.

Böylesine yumuşak bir görünümle birilerini dünya üzerinden sildiğini söylemek... cidden derinlerde gizlenmiş olmalı. Ya da.. onlar hiç Nanren'i anlama çabasında bulunmadı...

Ama Yun şaşırmadı.

Çünkü tamamiyle rahatlamak istese bile, Samara'nın durumu sürekli onu şüpheye düşürüp duruyordu.

Kanepeye çöktü ve söylendi. " Daha önce söylemeliydin. Cidden kafaya fazla taktım" Yun nefes vererek homurdandı.

Yalan söylediğini düşünmedi.

Gözlerini kaldırdı ve önündeki adama tekrar baktı. Adamın gülümseyen gözleri yüzünden hiç ayrılmamış gibiydi.

Rahatsız hissederek kardeşi Shura'ya döndü ve elinde patlamış mısırla ikisinin arasındaki belirsiz atmosfere sırıttığını gördü. Ablasının kendine baktığını gören Shura " Ah siz devam edin. Beni umursamayın" derken parmaklarını yalamaktan çekinmedi.

Yun görüntüsüne tiksintiyle baktı ve ayağa kalkıp pencereye yaklaştı. Dizinibkaldirip bir tekme savurarak onu aşağıya attıktan sonra pencereyi kapatıp, perdeyi de örterek yerine geri oturdu.

Bakışlarını tekrar Nanren'e çevirdikten sonra o keskin gözlere baktı ve mırıldandı.
"Küçük panter yavrusu büyüdü"

Bakışlarını tekrar indirdi ve kanepeye bu sefer tamamiyle çöktü Yun. Samara'nın arkasındaki güçler, her ne olursa olsun bekleyip gözlemleme düşüncesindeydi. Yılanı irkitmemek adına bekleyecek ve görecekti.

Ama işin şaşırtıcı yanı, daha onlara harekete geçme fırsatı verilmeden ortadan kaldırılmış olmaları. Önündeki adam tarafından.

Ve Yun, onu hiç fark etmedi.

Nanren sessizce kayboldu ve sessizce tekrar ortaya çıktı. Arkasındaki düşmanlar bir bir temizlendi. Farkına bilr varmadan.. korunma hissi bu muydu ?

Kısaca Nanren onun adına tüm sorunlarla ilgilendiğinden ve aklındaki tehlike daha başlamadan bittiğinden afallamıştı.

"Pekala" Ne olursa olsun, Yun karşısındaki kişinin kendine karşı olan samimiyetinden emin olabilirdi. Yine de..

Dudaklarını araladı ve hafif bir gülümseme ile fısıldadı.
"Söylesene, bir gün düşman olsak desek...kim kaybeder ?"

"Ve ne kaybeder?"
Mavi gözler kısıldı ve karşısındaki kişinin cevabını bekledi ilgiyle.

Nanren soruyu duyunca afalladıktan sonra tatlı bir şekilde gülümsedi "Kazançlara odaklanmamız gerekmez mi ?" Dudaklarındaki gülümseme yayıldı "Yine de bilirsin kazançlar kayıplardan daha çekici olduğu gibi.. bazen kayıplar insanı durdurmaya yetmez"

Ve bazense kayıplar önemsizdir.

Sisli altın sarısı gözler odaksız bir biçimde başını aşağı eğmesiyle düşüncelere dalar gibiydi.
"Yine de insan doğası kayıplardan kaçınma eğiliminde, yani"

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin