80|Şikayet

317 30 2
                                    

Deneyelim ?

Beyninde havai fişeklerin çaktığını, volkan patlamasını ve kalbinin patlamak üzerek olduğunu duyar gibiydi. Nanren aptaldı. Gerçekten tepki vermeyecek kadar, rüya olmalıydı. Elbette bu bir rüyaydı, yoksa önündeki kişi, kıyamet kopsa ifadesi değişmeyecek kişi nasıl yüzünü değiştirilebilirdi? Rüya olmalıydı, aksi taktirde önündeki kişinin yüzündeki utangaçlık ve kızarıklığın hiçbir açıklaması olamazdı, yani bu bir rüyaydı!

Bu bir rüyaysa, o zaman sorumlu tutulmayacaktı değil mi ? Daha cesur olabilirdi ? Zaten rüyaydı ve kimse hesap soramazdı!

Belli bir heyecan ve dürtüyle Nanren daha cesaretli hale gelmeye başladığını hissetti. Buna rağmen hala tüm kanı kaynıyordu ve ölesiye gergindi.

Yun yüzünü kapattı, solgun yüzüne tırmanan hafif kızarıklık onu daha çekici ve baştan çıkarıcı kılıyordu, Nanren bu uyarana nasıl dayanabilir ? Kalbinin durduğunu hissetti !

Derin nefes almadan edemedi ve heyecanla bir adım daha ileri gitti.

"Gerçekten mi?"

Yun bakışlarını kaçırdı ve uzun zamandır ilk defa gergin olduğu düşüncesiyle başını salladı.

Nanren'in şeker almış bir çocuk gibi gülümsediğini gören Yun afallamıştı ve bu saf gülümseme karşısında tepki veremez hale gelmişti.

Dahası tepki verilemeden sarılındı. Onu tutan vücut hafif bir titremeye sahiptir ve Yun da vücudunun onun nefesiyle etkilendiğini hissederek daha da gerginleşir.

Tanrı bilir bu kararı kıldığında kendisiyle ne kadar ürkek olduğunu.

Evet, korkak.

Bunun ona getireceği garip hislere karşı direnemiyor gibi, bu akıntıya kapılıp giriyordu.

Ve her iyi şeyin bir sonu olduğu gerçekliğiyle. Ama aklı başından uçup gidemeden yüzü sıcak iki el tarafınfan kavranmıştı. Başı hafifçe yukarıya kaldırıldı ve solgun dudakları hafifçe ıslandı.

Gözleri titredi, onun tarafından öpülüyordu.

Ama tepki vermedi ya da yaklaşımını reddetmedi.

Nanren meraklı bir çocuk gibidir. Yalar, öper, ısırır veya emer. Her türlü şeyi dener ve reddetmedigini gördükçe daha da cesur hale gelir.

Yun afallamıştı, başı dönüyordu ve kulağının tabanından kızarıklık yükseliyordu. Çılgınca ve delice atan kalbini hissedemeyecek kadar beyni uyuşmuştu, ah Nanren, ona düşünme şansı bile vermiyordu.

Doğru, bunca yıldır onunla ve uzun zamandır sevdiği kişi karşısında, onun ne düşündüğünü nasıl bilmez ?

Nanren, onun şimdiden geleceği düşündüğünü ve düşündüğü şeyin hiç de iyi bir şey olmadığı bilinciyle ona müsaade etmedi.

Düşünmediği sürece sorun yoktu, sorun olmadığı sürece de devam edebilirdi.

Açıkça baştan çıkarıcı bir peri gibidir, Nanren uzun zamandır rüyalarından öğrendiği tecrübeler ve deneyimlerle Yun'dan daha yeteneklidir ve ona tepki verme şansı bile bırakmaz.

Sonunda ciğerleri patlayacak hale gelene ve nefes alamayacak kadar zor hale gelene kadar Nanren bırakmadı. Gözleri gece görünün yıldızından daha parlaktı ve o parlaklığın altında her şeyi titreten bir şefkat mevcut gibiydi. Bu açıkça gözlerinden dolup taşıyordu ve neredeyse onu bile boğuyordu. Yun güçsüz düşen bacağıyla ayakta kalmakta zorlandı ve ne olduğunu anlayamadan çoktan tekrar tutulmuştu.

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin