19|Ezici Duygular

532 69 2
                                    

Yun nasıl gideceğini bilmese de, onun da kendince yöntemleri vardı. Kısa yoldan hızlıca eline elektriği topladı ve prize yönlendirdi.

Oradan şebekeye sızan elektrik ona bir taşıyıcı görevi görerek bilgileri ulaştırdı.

Kimseye bağımlı değildi, güçleri olmadan bile bir şekilde bilgiye ulaşabilirdi. Sadece zaman alırdı.

Ama...

Kimseye bağımlı olmamak.

Bu kadar güçlü ve sonucu olarak yalnız, kendine yeten olmak göründüğü kadar iyi miydi?

Bunu cevaplayamıyordu.

Bazen, birine ihtiyaç duymak, duygular olsun...

Düşünmeden bilginin gösterdiği konuma ilerledi. Bu arada, içinde garip bir his olduğunu da inkar edemiyordu. Neyse ki gece yarısıydı, uyuyor olmalılar.

Söyle bir sessizce bakıp çıkacaktı.

Lâkin, Nanren'in onun için planları çok başkaydı.

Onu bekliyordu...

***

Odaya ilerleyen karartısı, ince bir iskelet yapısı, dik bir vücut.

Narin, kırılgan görünümlü.

Böyle bir bedenin içinde olacak idarenin bu denli sert olması şaşırtıcı.

Yun.

Karıncalanan hisleri ile boğulacak gibi olmasına rağmen...hisleri kaçmasını fısıldamasına rağmen görmezden gelerek ilerledi.

Koridorda.

Hangi oda annesine aitti ?

Sessiz adımlarla ilerlerken nefes alışını bile yavaşlattı.

O sırada ışık anıdan parladığında gözleri kamaşarak eliyle kapattı.

Yavaşça ışığa alıştığında karşısında duran, uykudan kalkmamış da işten gelmiş gibi iyi giyimli bayan Elena idi.

Nanren'in dediği gibi çökmedi, tam tersine çok  çok iyiydi.

Gözbebekleri küçüldü, o yalan söyledi?

Derin nefes alırken bedeni refleksen tetiğe geçti, kaç, kaç uzaklaş buradan, diyordu hisleri.

Kaç.

Gerçeklikten kaç.

Yüzleşmekten korkan bir parçası.

Gözleri kararmasına rağmen o hislere inat kıpırdamadı yerinden. Sorunlar kaçarak çözülemez.

Duyduları  hissediyordu ve yine fark etmeden bastırıyordu.

Yüzleşmeyi seçti.

Bastırmak ya da görmezden gelmek yerine.

Derin nefes aldı, göğsündeki kalp en son ne zaman bu kadar delicesine atmıştı?

Önünde ona bakan bir çift kınıdan çıkmış kılıç misali keskin göz ile...

Annesi ne zaman bu kadar ciddi, bu kadar otoriter idi? Hafızasında....

Hatırlamıyor.

Öyle bir anı mı vardı ki?

Hayır, belki de ona hep hassas tarafını  göstermişti. Bu...

Annesi hemen yanı basında olmasına rağmen, onu tanıyamayacak kadar da uzak durduğu anlamına mı geliyordu?

Doğru...

Ister istemez çektiği o duvar ile.

Herkese her an gidebilir yanılsaması içinde açılmaya cesaret edemedi. O duygulara dokunamadı. Uzak durmak daha iyiydi, kaybolduğunda canları yanmaması için en iyisiydi.

Ama niye şimdi her şeyden çok canı yanıyordu? İnce bir sızı göğsünü titretiyordu.

Titrekçe dudaklarını bastırdı.

Her şey o kadar kolay değildi.

Her şeye çözüm bulan mantığı burada kitlenip kaldı. Doğrusu, belki de içten içe küçümsediği duygulara şuan tutsaktı, boyun eğiyordu, esir gibi.

Mantık da bazen kaybeder.

Hayır, çoğu zaman.

Mantık ile problem çözülür, insanlar problem değildi. Bu gözle bakamazdın onlara. Şuan ise bu gözle bakmanın getirdiği sorunlarla karşı karşıyaydı.

O ezici baskı duygusu altında boğuşuyordu, kaçmak istiyordu.

Gitmek istiyor.

Saklanmak istiyor.

Onu kimsenin bulamayacağı bir yere.

Yüzleşmek istemiyor.

Barajı yıkmak üzere bir sel misali, duygularının ağırlığı altında eziliyordu.

Kaçmadı.

Mantıken bununla karşılaşmayı seçmesinden değil. Hareket edemiyordu. Ayakları yere çivilenmiş gibiydi.

Yılların şikayeti içine doluyordu, o kadar bastırdı ki içinde, artık bu büyüklük ile baş edemiyordu.

Ağzını açtı, söyleyecek çok şeyi vardı, diyemedi. Sözler çok ağır, altında eziliyor. O kadar zor ki dudaklarından  çıkarması.

Duygularını ifade edemiyordu.

Omuzları hafifçe titredi.

Konuşmayı unutmuş gibi.

Zaman bu kadar mı yavaş geçerdi, karşısındaki kadının ona duygusuzca baktığı her an göğsüne bir iğne saplanıyor gibi.

Açıklamak istedi.

'Neden bana öyle bakıyorsun?

Anne?

İnciniyorum.'

Yine de titrek dudaklarından çıkmıyordu kelimeler. Bakışlarını yere indirdi, başını eğdi. Dudağını sıkıca bastırdı.

Acı verici.

Gözleri kızarmıştı. Sulandı, gözleri doldu. Ama o damla inatla akmayı reddeder gibi.

Asla aşağıya inmedi.

-Devam Edecek-

Uzun zaman sonra, sonunda 1 bölüm de olsa yazabildim -_-'

Eternity: Universe of the Dead (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin