6. Bölüm- Onun İçin Değer

70K 3.2K 1.2K
                                    

3 Ay Önce

Villadan hızla çıkan Burak, arabasına bindi. Güvenliğin yanından geçerken yüzünü kamera açısından çıkacak şekilde çevirdi. Yola çıktığında istemsizce gaza yüklendi. Sinirliydi. O kadar çok sinirliydi ki... En başında bu görevi reddetmeliydi. Aslında dayısı ,komutanı, bu görevi ilk başta Onur'a vermişti. Kızlarla her daim arası iyi olan, ekibin Cazanova'sına... Fakat peşinde oldukları kızın ,her izin günlerinde mutlaka gittikleri kafede, Burakla beraber şarkı söylediğini öğrenen dayısı, görevi Burak'a devretmişti. Aslında şerefsizin tekini yakalamak için masum birini kullanmak Burak'a ters geldiğinden (kızın Hilal olduğunu öğrenmeden önce) çok itiraz etmişti. Ama görevinin Hilal olduğunu öğrenince reddedememişti. Asla kabul etmek istemese de, başka birinin ona yaklaşmasını istememişti. Şimdi bile bunun düşüncesi... Çalan korna sesiyle kendine gelip arabayı kenara çekti. Şehir içinde hız sınırını aşması yetmiyormuş gibi, az daha ters yöne giriyordu. Karşı arabadaki adam yanından geçerken küfrediyordu.

"Şeytan diyor 'Git önünü kes! Ağız burun dal. Tüm hıncını ondan çıkar!' Sonra da adam beni dava eder tabii. Bu arada yaptığım hız da ortaya çıkar. Yukarıdakiler duruma işkillenir. Sonra askerliğim... LANET OLSUN!!! AHHH!!!"

Burak elini sinirle direksiyona vurdu. Aynayı parçaladığında yaralanmış olan eli, bu darbeyle kanamaya başladı. Kanayan eline bakan Burak, yumruğunu sıkarak yaranın daha fazla açılmasını sağladı.

"Hayatımda ilk defa acı eşiğimin bu kadar yüksek olması sinirimi bozuyor. Gerçi elimin acısı, kalbimin acısını nasıl geçirebilir ki?? Hahaha... Kalp acısıymış(!). Hangi kalp acısından bahsediyorsun gerizekalı! Yıllar önce o lanet günde duran kalbinin acısından mı?"

Derin derin nefesler alan Burak sakinleşmeye çalıştı. Şu son günlerde oldukça öfkeliydi. Bunun tek nedeniyse geçtiğimiz 1 ayda İnsomnia (uykusuzluk) hastalığının nüksedip, neredeyse zirveye çıkmış olmasıydı. 11 yaşında başlayan hastalığını, askeriyeye girdikten sonra yaptığı zihin egzersizleri sayesinde oldukça azaltmıştı. Yıllardır geceleri kocaman bir 4 saat uyuyabiliyordu. Bazen şanslıysa 5... Gerçi onda da deliksiz olduğu anlar nadirdi. Fakat şu son ayda, 2 saat ancak uyuyabilmişti. Kabusları onu rahat bırakmıyordu. Geçmişi sürekli şekil değiştirerek karşısına çıkıyordu. Çoğunda Hilal'in adını haykırarak uyanıyordu. Bazen de kasasının soyulduğunu öğrenen o adam, Hilal'i işbirliği ile suçlayıp...

"Yapamayacağım! Bunu yapamam. O adamın Hilal'e zarar verme düşüncesi bile..."

Arabayı çalıştıran Burak, hızlıca bir ara sokağa daldı. Biraz dolaştıktan sonra bulduğu marketin önüne, arabayı park etti. Kadir Alacalı, korkusundan polise gidemezdi ancak tanıdıkları sayesinde plakadan arabayı bulabilirdi. Çok oyalanmıştı. Bu saatte eve gelmesi imkansız olsa da... Hiçbir şeyin garantisi yoktu. Yaptığı dikkatsizlikleri, bir acemi bile yapmazdı.

"Yine bir kan temizleme senfonisi. Ne de güzel(!)" dedi arabadaki kanları temizlerken. Elini torpidodan aldığı mendille gelişigüzel sardıktan sonra arka koltukta duran beyaz sırt çantasını alıp, içinden kahverengi lensleri çıkarttı. Lensleri gözüne taktıktan sonra çantayı siyah bir poşetin içine koydu. Telefonunu çıkartıp Hacker'ı aradı.

"Onur, arabayı Karanfil Park'ın oradaki marketin önüne bıraktım. Temizlemeye birilerini gönderirsin."

"Abi buluşma noktamız Avrupa'ydı. Orası Anadolu'da değil mi? Sen Avrupa'ya gitme..."

"Aslında Avrupada'yım. Sana yanlışlıkla Anadolu'nun adresini verdim. APTALIM YA BEN HANİ!!!.. Gitseydim oranın adresini verirdim değil mi?"

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin