46. Bölüm- Ay Kızım

33.4K 1.4K 1.4K
                                    

Koltuğa oturan Burak, düşünceli gözlerle elindeki bilete bakmaya başladı. Genç adam aynı anda birçok şeyi düşünürken, hiçbir şey düşünmüyordu. Kendisini boş bir kukladan farksız hissederken başını yanındaki küçük cama çevirdi.

Bir süre dışarıyı izledikten sonra bakışları istemsizce gökyüzüne çevrilmişti. Sabahın bu erken saatlerinde, ayın soluk bir şekilde gökyüzünde seçildiğini gördüğünde kesik bir nefes aldı.

Sanki tüm evren yaptığının doğru bir şey olmadığını haykırırarak, vazgeçmesi için önüne nedenler sunuyordu.

Bakışlarını suçlulukla camdan çeken adamın elleri, kendinden bağımsız hareket ederek, cebinde ağırlık yapan nesneye gitti. Bilekliği çıkartan adamın gözlerinde yoğun bir özlem belirmişti. Parmaklarını hüzünle yıldızın üzerinde gezdirirken başını hüsranla arkasına yasladı.

Ruhu sızlıyordu.

Kısa süre sonra uçağın dolmaya başlamasıyla bilekliği cebine atan adam, bir anda ateşe dokunmuşçasına elini geri çekti. Bakışlarını ellerine çeviren Burak, cebinde ağırlık yapan asıl nesnenin, yıldızlı bileklik mi yoksa kelebekli toka mı olduğunu merak etmeye başladı. Geçen üç günde yıldızlı bilekliği sürekli eline alırken, kelebekli tokadan köşe bucak kaçıyor olması, cevabı veriyordu aslında.

Tokaya baktığında anılar öylesine kalbine üşüşüyordu ki, nefes alamadığın hissediyordu genç adam. Anıların etkisinden çıkamamışken, bir de ciğerlerini papatya kokusu dolduruyordu. İşte o an, kendini Papatyasına koşarken buluyordu Burak.

Bomba olayından sonra defalarca kez bu durumu yaşadığı için, sahildeki günden sonra o tokaya bakamıyordu. Buna rağmen... Evden çıkmadan önce, cebine atmadan duramamıştı tokayı.

Gittiği yerde, ona koşması imkansızdı ne de olsa.

Uçaktaki insanların sayısı artmaya başlamış, koltuklar neredeyse tamamen dolmuştu. Az ilerideki kişinin yanındaki koltuğa oturmaya geldiğini anlayan Burak, herhangi bir çalma listesine bağlı olmayan boş kulaklığı kulaklarına takarak gözlerini kapattı.

Kimseyle konuşmak istemiyordu. Kimseyi görmek istemiyordu. Kimseyi duymak istemiyordu. Konuşmak istediği, görmek istediği, duymak istediği tek bir kişi vardı... Ve Burak da, ondan kilometrelerce uzağa kaçıyordu.

Uçağın kalkmasına çok kısa bir süre kalmışken, çalan telefonunu duyan Burak kaşlarını çattı.

Evden çıkarken telefonunu uçak moduna almamış mıydı?

'Niyetin oydu yaralı Alfa ama, yaralarının acısı, düşüncelerini ve niyetlerini unutturdu.'

İç sesinin söyledikleri ile kesik bir nefes alan Burak, gözlerini açarak telefonunu çıkardı. Arayan kişiye bakan adam, telefonunu açmak için hiçbir hamlede bulunmadı. Yanındaki koltukta oturan adamın, ısrarla çalan telefona bir bakış attığını gördüğündeyse telefonunu sessize aldı.

Hat düştüğünde telefonu uçak moduna almak için bir hamle yapmışken, gelen mesaj ile duraksadı.

Panter'den Bozma Kardeş: Telefonunu açmazsan tüm teşkilatı ayağa kaldırırım.

'Yapar mıydı gerçekten?' diyerek kendine bir soru yönelten Burak'ın cevabı düşünmesine pek de gerek yoktu aslında.

Panter'den Bozma Kardeş: Uçaktasın di'mi şu an? Doğukan'a haber verip hangi uçakta olduğunu öğrenmem iki dakika, havaalanındaki güvenliğe, bulunduğun uçağı durdurtma emri vermem bir dakikamı alır. Ben oraya gelene kadar onlarca insanın rötar yüzünden beklemesini istiyorsan, aynen böyle devam et!

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin