Muhbiri ile telefonda konuşan Aslı, sonunda hikayesinin doğruluğunu kanıtlayacak somut delili bulmuştu. Dudaklarında zafer gülümsemesi belirirken, mutlulukla arkasına yaslandı. Öğrendiği yeni bilgileri de yazısına eklediğinde yaptığı haber tüm medyayı sallayacaktı. Hemen yarın bu işin bitmesini istese de maalesef bu mümkün değildi. Pek sabırlı olmayan kızın bu meslekte sevmediği tek kısım burasıydı.
Yazısı önce yazı işleri müdürüne gidecek, oradan patronu inceleyecek, onların onayından geçtikten sonra olay ilgili birimlere bildirilecek, eğer polisin araştırma yapacağı bir konu ise de (hep öyle olurdu) bu araştırmanın yapılmasını bekleyeceklerdi. Sonrasında yazısı ancak basılabilirdi. Fakat... Bu da bir zafer değildi. Ne de olsa her şey savcılıkta bitiyordu. Olur da mahkeme delilleri yetersiz bulursa... Tüm bu çaba boşa gitmiş olurdu ve her şeye sil baştan başlamak gerekirdi.
Henüz çömezken (şimdi de birçok meslektaşına bakış çömez sayılırdı ama mesele bu değil) defalarca kez yaşamıştı bunu. Kaç defa yazı işlerinden geri çevrilen yazısı olmuştu hatırlamıyordu bile. Hele de delil yetersizliğinden salınan kişiler!
Herkes suçluyu yakalayanın polis olduğunu zannederdi. Bu birçok yönden doğruydu fakat kendileri de bu işin gizli kahramanlarıydı. Medyayı harekete geçirerek (insanları yönlendirerek) bir çok davaya el atmışlar ve tekrar soruşturulmasını sağlamışlardı. Her şey, herkes domino taşları misali birbirleriyle bağlantılıydı. Biri eksik olsa asla sona ulaşamazlardı.
Kulağındaki kulaklık çıkarıldığında gülümsedi. İş yerinde onun kulaklığını çıkarabilecek tek bir babayiğit vardı.
"Minnoşum? Hoşgeldin. Nasıl geçti dava?"
"Akşam 20.00 haberlerinde izlersin Şirinem!" dedi Edanur gülerek. Sonrasında çantasını bırakarak sandalyesine oturdu ve anlatmaya başladı.
"Kadın suçsuz bulunacak sanırım. Zaten nefsi müdafaaydı biliyorsun. Avukatı röportajı verirken oldukça mutlu görünüyordu. Son duruşmayı haftaya aldılar... Sadece 1 hafta sonra özgürlüğüne kavuşacak inşaallah. Ee sen ne yapıyorsun bakalım?"
"Sonunda şu fabrikatörün pisliğini ortaya çıkaracağım." dedi Aslı gülümseyerek.
"Gerçekten mi? 1 haftadır gece gündüz demeden araştırma yapıyorsun. Bulduğun her deliğe giriyorsun. Millet ile konuşuyorsun... Delil toplama işini polislere de bırakmıyorsun. Sen yanlışlıkla gazeteci olmadın di'mi?" diye sordu Eda kaşlarını kaldırarak.
"Dalga geçmesene yaa. Sen de en çok araştırma işi seviyorsun."
"En çok değil. Çok! Benim en çok sevdiğim kamera önünde röportaj yapmaaaak!" dedi Eda kahkaha atarak.
"Doğru! Sen 'Şok Şok Şok!' kısmının hastasısın."
İkili kendi aralarından gülüşürken "KIZLAAAR! Gelen yakışıklıyı gördünüz mü? Allahım o araba neydi öyle? Adam da taştı. Ah o boy pos, o endam. Adam yürüyen karizmaydı." diye çığırarak Tülin içeri girdi
"Gerçekten mi? Nerede? Ayy mutlaka görmeliyim. Nasıldı anlatsana..." dedi Canan heyecanla.
Bu konuşmayı duyan Eda ve Aslı aynı anda göz devirerek birbirlerine döndüler.
"Ne suçum vardı da bunlarla aynı iş yerinde çalışıyorum?" dedi Aslı isyan dolu bir sesle.
"Ahh böyleleri neden hep bizi bulur ki?" diyen Eda, sandalyesini Aslı'nın masasına yaklaştırarak sordu.
"Ne yaptın peki? Ulaş'a haberi çıtlatacak mısın yoksa yazı müdürünün raporunu mu bekleyeceksin?"
"Bu da soru muydu Edoşum? Başkomiser eniştemiz olmuş tepe tepe kullanmazsak ayıp olur!" dedi Aslı gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-
ActionAskeri | Romantik | Psikoloji * Gizli Bir Teşkilat * Planlı Bir Soygun * Alfa ve Kelebeği MİT'e bağlı KİT'in lideri olan Alfa, kendisine verilen görevin tüm hayatını değiştireceğini hissetmişti. Görev basitti. Ünlü iş adamı Kadir Alacalı'nın evi...