"Ölüme mi koştun?" diyerek fısıldadı Hilal.
Burak, başıyla onayladıktan sonra anlatmaya devam etti.
"Yaklaşık 2 ay önce... Yeni bir görev gelmişti. Bir grup silah kaçakçısının, teröristlere yardım ettiği öğrenilmişti. Aralarına birinin sızması gerekiyordu. Gönüllü oldum. Anında reddetti tabii dayım. Fakat liderleri sadece Boşnaklardan seçiyormuş adamlarını. Timde benden başka Boşnakça bilen de yoktu. Mecbur bana verdi görevi. Aralarına sızmam çok kolay oldu. Oldukça kısa sürede de tedarikçilerin kim olduğunu, silahları kimlere sattıklarını falan hepsini öğrenmiştim. Tüm bilgileri... Kadavra'ya gönderdim ve... 5 günün sonunda bizimkilere iletmesini söyledim. O zamana teslimat varmış gibi lanse ettiğimden... Doğukan bunu sorgulamadı bile."
Kaşlarını çatan Hilal, anlam vermeye çalışarak konuştu.
"Neyi sorgulaması gerekiyordu ki? Tek başına operasyonu yaptın desem... Adamların hepsini yakalayamama ihtimalin var. Bu riske giremezsin. Yani... Öyle bir şey yapmadın değil mi?"
Burak, derin bir nefes verdi.
"Kısmen yapmadım?"
Hilal, biraz geri çekilerek adama baktı.
"Şunu doğru düzgün anlatır mısın Alfa'm?"
"Ben... Liderleri bir iş için adamlarından birini Tekirdağ'daki kürt grubunun yanına gönderecekti. Ne hikmetse gidecek adam merdivenlerden düşüp bacağını ve kolunu kırdı. Benim kürtçe bildiğimi öğrenince de... Eh elmecbur ben gittim!"
"Bunu yapmaktaki amacın... Oradaki adamları yakalamaktı değil mi?" diye sordu Hilal korku dolu bir sesle. Gerçeğin öyle olmadığını bilmesine rağmen kabullenemiyordu.
"Daha hikayenin asıl kısmı başlamadı be Kelebeğim. İnkar kısmı için erken" diye mırıldandı Burak esefle.
"Aklım almıyor Burak. Madem bu kadar ölmek istiyordun neden... Off ne saçmalıyorum ben!"
"Neden kendimi öldürmedim? Bunu soracaktın değil mi?"
Hilal sessiz kalarak yutkundu.
"Şu yaşıma kadar... Defalarca elime bıçak aldım. Elimdeki silahla ne kadar çok bakıştığımı tahmin dahi edemezsin. Fakat yapamadım. Onlar.... Ailem benim için... Beni kurtarabilmek için her şeyi yapıp, canlarından olmuşken... Ben bencillik edip intihar edemedim. Hem... Ben kim oluyorum da Allah'ın verdiği canı alabiliyorum? İşin dini boyutunu da düşünmek gerek... Başta dedemle ninem olmak üzere hiçbiri bunu kaldıramazdı. Bu yüzden ben de... Gördüğüm merminin üstüne atlayarak işimi bitirmeye çalışıyordum işte. "
Sinirleri bozulmuş olan Hilal alayla güldü.
"Öyle yapınca intihara girmiyordu yani?"
"Düşününce... Öleceğin kesin olmuyor. Bence girmiyordur?"
Hilal, onaylamazca başını salladı ve mırıldandı.
"Neyse... Biz bu konuya girersek çıkamayız. Sen en iyisi anlatmaya devam et!"
"Aslında anlatacak pek bir şey de yok. Sonrası mâlum. Kendimi ifşaladım. Tabii asker olduğumu söylemedim. Mallarına göz koyan biriydim işte. Ona göre de muamele gördüm. Ve son!"
"Burak!" diye çıkıştı Hilal isyanla.
"Efendim?" diyerek karşılık verdi adam sakin bir ses tonuyla.
"Bana şu işi adam akıllı anlat artık!"
Burak, isteksiz bir şekilde gözlerini kapattı.
"Yakaladılar işte Hilal. İsteseydim kurtulurdum ama istemiyordum. Her nefes alışım canımı yakıyordu. Kalbim acıyordu. Bana yaptıkları kalbimin acısını geçirir sandım. Ölüme yaklaştıkça... Mutlu olacağımı sandım. Ama öyle olmadı. 52 saat boyunca bir mağaradaydım. Ama lanet şansıma... Tutulduğum yerdeki bir delikten gökyüzü gözüküyordu. Gökyüzündeki Hilal!" diyen adam son cümleyi fısıldayarak söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-
ActionAskeri | Romantik | Psikoloji * Gizli Bir Teşkilat * Planlı Bir Soygun * Alfa ve Kelebeği MİT'e bağlı KİT'in lideri olan Alfa, kendisine verilen görevin tüm hayatını değiştireceğini hissetmişti. Görev basitti. Ünlü iş adamı Kadir Alacalı'nın evi...