35. Bölüm- Muska

24K 1.6K 198
                                    

Burak, gözlerini kapatarak bir süre durdu. Silah sesi tekrar duyulduğunda derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı. Kararlı bir sesle konuştu.

"Başka çaremiz yok! Teslim olacağız!"

"Anlamadım?.. Sen delirdin mi?"

Burak, itiraz eden Serkan'ı takmadan Binbaşı Ahmet'e yaklaştı. Adamın cansız bedenine takılı kalan gözleri, onu geçmişe götürüyordu.

"Kendine gel Burak! Şu anda kalmalısın. Hiçbir şey düşünme!"

Kendi kendine mırıldandıktan sonra bacağındaki kılıftan bıçağını çıkarttı ve komutanına bakmamaya çalışarak paraşüte yöneldi. Krem paraşütten büyükçe bir parça kesen adam etrafına bakınmaya başladı. İlerideki dal parçasını görünce o tarafa doğru ilerlemeye başladı.

"Ne yapıyorsun?"

Burak, sessiz kalarak dalı eline aldı ve dandik bir bayrak oluşturdu.

Serkan, öfkeli hareketlerle yanına geldi ve dalı tuttu.

"Teslim falan olmuyoruz!"

Dalı bırakmayan Burak soğuk bakışlarını Serkan'a çevirdi.

"Komutan benim!"

"Komutanmış(!). Böyle komut mu olur? Sen ne halt yersen ye... Ben o şerefsizlere teslim olmayacağım. Canımı veririm daha iyi!"

Bayrak'ı sert bir hareketle çeken Burak, öfkeyle yere fırlattı ve iki eliyle aniden Serkan'ı itti. İlkinde bir şey yapmayan Serkan, ikinci itişte Burak'ın yakalarına yapıştı.

"Kaşınıyorsun Burak. Helikopterdeki kavganın rövanşını istiyo..."

"Ne güzel ya(!). Bizim o şerefsizlere ihtiyacımız mı var? Boşuna mermilerini harcamasınlar. Sıkın birbirinize. Düşmansınız ya hani?"

Emre'nin sinirli sesini duyan Serkan, Burak'ı itercesine bıraktı.

"Beyefendi 'Teslim olalım' diyor. Hiç olmadı götümüzü kurtarmak için taraf değiştirelim de tam olsun!"

"Gerekirse... Neden olmasın?" dedi Burak ciddi bir sesle.

"Ulan!.. Burak sen nasıl askersin lan? Canın bu kadar tatlıysa neden asker o..."

"Ne tatlı canından bahsediyorsun sen? BEN O HELİKOPTERE ÖLMEK İÇİN BİNDİM SERKAN!"

"O ZAMAN ÖLSEYDİN!"

Serkan'ın dediğini duyan Emre hayretle adama döndü.

"Sen... Nasıl böyle bir şeyi söyleyebilirsin?"

"Karışma Emre!" diye mırıldandı Burak.

"Nasıl karışmayay..."

"Nasıl bir bokun içine düştüğümüzü görmüyor musun? O..." diyen Burak eliyle Serkan'ı işaret etti.

"Ben?" diye soran Serkan'ın sesinde güçlü bir meydan okuma vardı. Bakışlarıyla 'Olumsuz bir şey söyle de gör gününü!' diyordu.

"Canın yanıyor! Öyle bir yanıyor ki... Ölmek istiyorsun. Az önce... Saygı duyduğun hatta belki de... Baban yerine koyduğun adamı kaybettin çünkü. O acının asla geçmeyeceğini biliyorsun bu yüzden de işinin tam şu anda bitirilmesini istiyorsun. Ama yapamazsın Serkan! YAPAMAYIZ!! Böylesine bencil olamayız."

Serkan bakışlarını Komutan'ının kanlar içindeki bedenine çevirdi.

"Yaşamak için bir amacım yok!"

"Var!"

"YOK BURAK! YOK!.. Ben senin gibi şanslı değilim" diyen Serkan son cümlesini sessizce söylemişti.

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin