39. Bölüm- Bir Gün Seni Rüyamda Görmek İstiyorum

27K 1.7K 234
                                    

Tam arabanın kapısını açacakken karşıda gördüğü kişi duraksamasına neden oldu.

Annesi ne zamandır orada onları izliyordu?

Hilal, annesinin bakışlarını seçemese de beden dilinden hiç memnun olmadığını anlamıştı.

"Annene benden bahsettin mi?" diye soran Burak'ı duyduğunda başını ona çevirdi.

"Kısmen. Yani... Kütüphanedekinin sen olduğunu ve... Bana neden yaklaştığını biliyor. Girdiğim ekibin lideri olduğunu da söyledim. Mardin olayını hiç bilmiyor o yüzden..."

Burak, derin bir nefes aldı.

"Annenden bir şeyleri saklamayı ne zaman bırakacaksın Hilal?

"Bu konuda ona çekmişim. Bana kızmaya hakkı yok!" diye mırıldandı Hilal iğneleyici bir sesle.

Burak, başını olumsuzca sallasa da bir şey söylemedi.

Hilal, böylesine mükemmel bir günden sonra annesinin nasihatlarına maruz kalacağı için somurtmaya başlamıştı.

"Hadi!" diyen Burak ile birlikte ona döndü. Adamın elinin kapı kolunda olduğunu gördüğündeyse gözlerini şaşkınlıkla açtı.

"Sen nereye?"

"Annenle tanışmaya" dedi Burak kendinden emin bir şekilde. Fakat Hilal başını 'hayır' anlamında sallamaya başlamıştı bile.

"Olmaz! En azından... Bugün olmasın" dedi kız. Bakışları endişe doluydu.

Kızın endişesini farkeden Burak, sevgiyle gülümsedi ve sakinleştirici bir sesle konuşmaya başladı.

"Boşuna endişeleniyorsun! Ben... İçimdeki yaralı çocuğa rağmen elini tutmaya karar verdim. Annenin beni onaylamaması veya söyleyeceği sözler senden vazgeçmemi sağlayamaz."

Hilal, dudaklarını ısırdıktan sonra usulca başını salladı. Bu iş hiç hoşuna gitmese de... Burak'a güveniyordu. İkili Melek Gökmen'e baktılar. Kollarını birbirine kavuşturmuş bir şekilde onlara bakan kadın oldukça öfkeli gözüküyordu.

Genç kız derin bir nefes alarak kapıyı açtı ve annesine doğru yürümeye başladı. Arkasında duyduğu kapı kapanma sesi Burak'ın da indiğini gösteriyordu. Bundan cesaretle adımlarını güçlendirdi ve annesinin karşısına dikildi.

"Neredesin sen?" diye soran annesinin bakışları kısa bir anlığına Burak'a döndü ve tekrardan kıza baktı.

"İşim vardı?" dedi Hilal sesindeki tınıyla.

24 yaşındaydı ve ailesine hesap vermeyi Amerika'ya gittiği gün bırakmıştı. Nerede olduğunu bildirirdi elbet ama... Yine de saat daha yeni 20.00 olmuşken annesinin gece olmuş gibi davranmasına anlam verememişti. Sırf Burak ile birlikteyim diye mi bu muamele?

"Sabahtan beri seni arıyorum Hilal! Ne kadar endişelendim haberin var mı?"

Kaşlarını çatan Hilal elini cebine attı.

"Telefonum burd..." diyen kız cümlesini tamamlamadı. Göreve giderken aldığı telefon kendisinin değildi ki!

Arkasında hareketlilik hissettiğinde o tarafa döndü. Burak'ın arabanın kapısını açarak torpido gözündeki telefonları aldığını gördü. Yanına gelip kendi telefonunu ona uzatan adam kendisininkini de cebine koydu.

"Bu ne şimdi? Niye iki telefonun var senin?"

Hilal, sakinleşmeye çalışarak bir nefes aldı. Annesi aynı sinir bozucu ses tonuyla sorgulamaya devam ederse... Yapacaklarını/söyleyeceklerini düşünmek dahi istemiyordu.

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin