9. Bölüm- Konu Sen Olunca...

54.2K 2.8K 812
                                    

1 Hafta Sonra

"Onur'dan hala haber yok mu?" diye sorarak salona girdi Binbaşı.

Soruyu duyan gençlerin konuşan dudakları sustu, gülen gözleri hüzünlendi.

Burak içindeki fırtınayı dizginlemeye çalışarak "Hiçbir haber yok Binbaşım!" dedi. Sesini kontrol altına almış olsa da gözleri korkusunu haykırıyordu.

Binbaşı, gençlerin gözlerinde gezinen endişe bulutlarını gördüğünde "Bu suratlarınızın hali ne böyle? 8 ay önce, Tuncay'dan 1 ay haber alamadığınızda bile bu hale düşmediniz! Onur sadece 3 gündür ortada yok!" dedi.

Timin birbiriyle bakıştığını görünce "Ne oluyor? Bilmediğim bir şey mi var?" diye sordu.

Binbaşı'nın sorusu havada kalmış kimse olumlu ya da olumsuz bir cevap vermemişti.

Sinan, Hilal'in yanında oturan yeğenine baktı ve "Burak?" dedi sorarcasına.

Hilal, yanındaki adamın soruyla beraber kaskatı kesildiğini hissetti. Burak, beden diline ters bir şekilde oldukça rahatça konuştu.

"Ne olabilir ki dayı?"

Sinan hitap karşısında gözlerini kısarak yeğenine baktı ve "Dayı?" dedi şaşkınca. Burak ona bu şekilde hitap ettiğine göre kesinlikle bir sorun vardı.

"Ne olduğunu hemen anlatıyorsun Yüzbaşı Burak!"

Burak sessiz kaldığında "Asker!" diye emretti.

Hitap üzerine oturduğu yerden kalkıp hazır ola geçen adam "Emredersiniz komutanım!" dedi.

Sinan şok içinde karşısındaki yeğenine baktı. Burak'ın duruşu da davranışları da gayet ciddiydi. Üs içinde, operasyonlar hariç, her daim rahat bir hava vardı. Üssü aynı zamanda ev gibi kullanmaları ve birbirlerini aile olarak görmeleri bunun en büyük sebebiydi. Bu yüzden Burak'ın bu resmi duruşu iyice şüphelenmesine sebep oldu.

"Otur ve ne olduğunu anlat! Hemen!"

Burak koltuğa geri oturup sıkıntıyla başını ellerinin arasına aldı. Sağ ayağını seri hareketlerle sallıyordu. Onun bu halini gören Hilal, sakinleşmesi için elini bacağına koymak istedi. Belki de sarılmak... İkisini de yapamayacağının bilinciyle başını önüne eğdi. Kendinden bağımsız hareket eden ellerini ise sımsıkı yumruk yaptı.

"Evlat! Korkutuyorsun beni" diye mırıldandı Binbaşı.

Burak, başını kaldırıp dayısına baktı. Yeşil gözleri kızarmış olan adam "Korkuttuğumdan daha fazla... Korkuyorum" diye fısıldadı.

Bırak'ın cümlesinin ardından Tuncay, hiçbir şey demeden ayağa kalktı ve üst katın merdivenlerine yöneldi. Emre, peşinden gidecekken "Bırak yalnız kalsın! Zaten hepimiz berbat haldeyiz!" diyerek onu engelledi Yağız.

"Artık biri bana da neler döndüğünü anlatacak mı?" diye sordu Binbaşı sert bir sesle.

Tüm başlar ona döndüğünde Burak derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.

"3 gün önce... Kadavra'dan bir telefon aldım. Telefonuna gizli ağdan bir adres gönderilmiş. Siyah ve mavi kodla beraber. Adrese anında bizim hastanenin ambulansını göndermiş. Kodu gönderen bizim ağı kullansa da telefonunda kayıtlı olmayınca... 'Onur orada mı?' diye sormaya aramış. Gerisi... Çorap söküğü gibi geldi. Mesajı gönderenin Onur olduğunu anladığımda... Hemen gazeteci ekibe emir verdim. O kişinin öldüğüne dair bir haber yayınladılar. Ameliyatı Ediz ve ekibi yaptı. Ferman Müdür de bilgilendirildi. Hastanede kaydı yok. Gerçi... Zaten kim olduğunu zaten bilmiyoruz. Şu an... Hastanın uyanmasını bekliyoruz. Durumu... Ciddiliğini koruyor."

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin