36. Bölüm- Derbas Geri Bas!

26.1K 1.6K 235
                                    

"Yap! Yaşamak için her şeyi yap!"

Telsizden gelen sesi duyan Burak'ın nefesi kesildi. Telsizin diğer ucunda ona 'Yaşa' diyen adam, dayısından başkası değildi.

Yutkunan Burak, ifadesiz kalmaya çalıştı. Kalbi yerinden çıkmışçasına çarparken, telsizin diğer ucundaki dayısının sert sesinde gizlenen endişeyi duyarken bu çok zordu. Dişlerini sıkan adam derin bir nefes aldı. Dayısı tekrardan konuşmaya başladığında çok kısa süreliğine gözlerini kapattı. Dayısının şu anda ne hissettiğini düşünmemeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Herkesten korumaya çalıştığı yeğeni, savunmasız bir şekilde silahlı 30 teröristin karşısındaydı. Kesin kahroluyordur.

Ve en kötüsü de... Eğer işler ters giderse, İHA'dan her şeyi izleyecek olmasıydı. Gözlerinin önünde yeğeninin öldürülm... Burak kendi düşüncelerini bile tamamlayamadı. Yıllar önce yaşadığı olayın başkasının başına gelmesini asla istemezdi. Hele de her şeyden çok sevdiği dayısı söz konusuysa! Bedeninin titrediğini hisseden Burak, yanağını ısırmaya başladı. Ağzına kan tadı geldiğinde, Emre'nin bir adım kendisine yaklaştığını hissetti.

Emre'nin bu hareketini kimse anlamamış olsa da Burak çok iyi anlamıştı. Kardeşi içine düştüğü bataklığı farketmiş ve 'Sakin ol! Her şey yoluna girecek!' dercesine yanına yaklaşmıştı. Burak, Emre'nin verdiği destekle nefes alış-verişlerini yavaşlattı. Buna eş olarak kalp atışları düzene girmişti. Bedenindeki titremeyi de kontrol altına alan adam duruşunu dikleştirdi. Güçlü görünürsen... Güçlü hissedersin!

Tüm bunlar sadece 1 dakika içerisinde gerçekleşmişti aslında. Fakat Serkan'ın da tahmin ettiği gibi Burak, 11 yaşından beri zaman kavramı konusunda sıkıntı yaşıyordu. Dolabın içerisinde sadece 40 dakika kalmış olmasına rağmen sanki 40 gün gibi hissetmişti o küçük çocuk. Ve bundan dolayı da... Bazı zamanlarda 1 dakikası 10 dakikaya bedelmiş gibiyken, 10 dakikası da 1 dakikaya bedel geçebiliyordu.

Dayısının sesini duyduğunda bakışlarını telsize çevirdi. Sinan Kor 'Binbaşı' moduna girmiş ses tonunu kontrol altına almış bir şekilde konuşuyordu.

"Yaşayın ama şunu da bilin! Bu yaptığınızı Türk Milleti asla unutmayacak. Bundan sonra sizin burada bir yuvanız yok! Şimdi size ezbere biliyor olmanız gereken maddeler okunacak. Bu saatten sonra her şey elektronik ortamda kayıt altına alınacaktır. İyi dinleyin!! Bir daha telafisi olmayacak!"

Duyduğu cümleyle Burak, Emre'ye bir bakış attı. Kardeşinin gözlerinde gördüğü ifadeyle onun da aklından aynı şeyin geçtiğini gördü. Dayısı, 13 yaşlarındayken onlara Mors Alfabesini öğretmişti. Ve her seferinde başlamadan önce 'İyi dinleyin!! Bir daha telafisi olmayacak!' der ve 3 kere mors koduyla bunu söyleyerek başlardı mesaja. İkiyle ikiyi toplayan Burak, dikkatini maddeleri sayan kişinin arkasındaki klavye seslerine verdi.

-İyi dinleyin!! Bir daha telafisi olmayacak!-

Gözlerini yere diken Burak, korkuyla yutkunmuştu. Dayısının söyleyeceklerini duymak istemiyordu. Kontrolünü kaybetmesine çok az zaman kalmıştı. Ayakta durmak zorundaydı. Bugün yaşadıkları... Hayatının en zor günleri arasında olmaya adaydı. Üzerine bir de dayısı eklenirse... Mors kodu başladığında düşüncelerini susturdu ve dinlemeye başladı.

-İHA'dan her şeyi gördük! Caner'i bayılttığını biliyoruz. Ve adamlar bunu anlamadan onu oradan çıkartmamız gerekiyor. Ayrıca... Ahmet Binbaşı'nın naaşını da almalıyız. Neyi neden yaptığınızı anladık Üsteğmen Burak! Yaşamanızın tek yolu onlardanmış gibi gözükmek. Farkındayız. Yine de... Bu saatten sonra tek başınasınız. Onlarla yaptığınız anlaşmadan sonra, bu konuşmadan sonra... Sizi arayamayız. Oyunu çakarlar. Ve... Zarar görürsünüz!.. Sakın! Sakın... Evlat! Sakın ölme. Annemle babama tek torunlarının öldüğü haberini veremem ben. Kardeşime... Emanetini koruyamadığımı söyleyemem. Sadece... Sana sadece 45 gün veriyorum. 45 günün sonunda senden herhangi bir haber alamazsam... Rozetimi, üniformamı ve silahımı bırakıp oraya geleceğim. Söz konusu sen olduğunda gözümün hiçbir şeyi görmediğini çok iyi biliyorsun. Gerekirse aşık olduğum mesleğimden bile... Senin için vazgeçerim... Şu andan itibaren Dohuk'un merkezindeki meydanda bir taksi olacak. Plakayı görünce anlarsın bizim olduğumuzu. O lanet yerden kurtulun, o adamları Cehennem'in dibine gönderin ve... Ülkenize geri dönün. Ne olursa olsun yaşayın! Sana yalvarıyorum! Lütfen... Lütfen ölme... Küçük Alfa'm!-

K.İ.T. I (Cevapsız Sorular) -FİNAL OLDU-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin