2.BÖLÜM: Fotoğraf

414 38 39
                                    

Merhaba, bu sefer duygusal geldim. Okuduğum kitaptan dolayı... Size de böyle oldu mu? Okuduğunuz kitabın etkisinde kaldınız mı?
Her neyse, bölüme geçelim... Votecik ve yorumcuk atarsanız çooox mutlu olurum...☺😊

*Eğer bir ışığa ihtiyacın varsa, bunu kendinde ara. Bulamazsan, ışığın sana çok yakın olmalı... Işığını bulman dileğiyle...*


~Derin'den~

Sabah uyandığımda, babam evde yoktu. Muhtemelen karakola gitmiştir. Saat daha sekizdi. Ama on olmadan Kumsal buraya damlayacağı için, ben de yataktan kalktım ve valizimin yanına gittim. Daha tam yerleşmediğim için, kıyafetlerim valizde duruyordu.

Siyah, yırtık bir kot giyindim ve üzerime de bordo bir bluz giyindim. Normalde yırtık kotlardan nefret ederim. Ama iş yapacağım için giyindim.

Mutfakta kahvaltı için pek birşey yoktu. Ben de uzun, depresyon hırkası adı verilen hırkamı giyindim ve anahtar ile cüzdanımı alıp, evden çıktım. Sabah erken saatler olduğu için sokak ıssızdı. Bu da benim ürkmeme sebep olmuştu.

"Buğra, ver oğlum şunu!" diye sesler geliyordu. Tok ve sert bir erkek sesiydi. Aynı zamanda bezmiş bir ton vardı sesinde.

"Buğra, ver kurtul işte. Manyak mısın?" dedi bir kız sesi. Ben daha ne olduğunu anlamadan, seslerin geldiği yöne çevirdim kafamı ve ne göreyim? Bıçak çekmiş bir genç ve bıçağı almaya çalışan diğer bir genç. Üstelik onları hiçbir şey olmamış gibi izleyen, salaş bir kız!

"Ateş," dedi uyarıcı tonda kız. Beni görmüş ve bana sırtı dönük olan çocuğa seslenmişti. Koca bir küfür savurdum içimden.

O an diğer çocuk döndü bana. Ateş olan... Hafif kalın ve şekilli olan kaşlarını çattı. Beni baştan aşağı süzdü. İlk defa gördüğü belliydi. Buğra denen çocuk küfür mırıldanırken, kız gayet rahattı.

Siyah saçları olan, kahverenginin en koyu tonunda gözleri olan ve oldukça kaslı, yapılı bir vücuda sahip olan biriydi Ateş...

"Sen... Kimsin?" dedi gözlerini gözlerime dikerek. Evet, korkmamalıyım. Sonuçta ben bir amir kızıyım ve kafam ne olursa olsun dik durmalı.

Duruşumu dikleştirdim ve, "Ben Derin. Yeni taşındık buraya ve alışveriş yapabileceğim bir yer arıyorum." dedim korkmamaya çalışarak. Sesim titrememişti. Ama her an titrer diye kısa kesmiştim.

"Demek yeni taşındın, Derin..." dedi ve bana doğru adım atmaya başladı. Geri geri gitmeyecektim. Çünkü öyle bir şansım yok.

"Evet," dedim net bir şekilde. "Oğlum, bu amirin kızı olmasın?" dedi Buğra adındaki genç. Oha, biliyorlar. Acaba bilseler ne olur?

"Doğru mu?" dedi Ateş, kaşlarını çatarak. "Evet." dedim tekrardan. Ne vardı bunda bu kadar sinirlenecek?

"İyi. Burada yiyecek almak için bir yer arıyorsan, alt mahallede bir market var. Kıyafet vs. onları burada bulman zor olabilir." dedi Ateş. Resmen bana reyon tanıtımlığı yapmıştı.

"Teşekkür ederim." dedim ve tam giderken, o kız seslendi.

"Ben de Gamze!" dedi. Arkamı döndüm ve zor da olsa gülümseyerek, "Memnun oldum." dedim. Tamam, olmamış olabilirim. Ama nezaketen deniyor buna...

* * *

Dedikleri mahalleye gittim ve küçük, manav-bakkal tarzı bir yere girdim. Kahvaltılık birşeyler ve biraz sebze alıp çıktım. Adam çok iyi birine benziyordu. Biraz sohbet ettik. İsmi Haşim. Bu mahallenin tekin olmadığını söyledi. Babamın amir olduğunu duyunca, çok sevindi. Normalde babamın ya da annemin mesleği ile övünmem. Ama kimsin, kimlerdensin deyince, ben de söyleyiverdim.

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin