7. Bölüm: Ruh Hastası

225 26 1
                                    

       Derin'den...

   Gerçekten haklı olabilir miydiler? Duman, babama ne gibi bir zarar verbilirdi? Ayrıca ben o dosyayo nasıl getirecektim?

  "Peki nasıl getireyim?" dedim şaşkınlıkla.

  "Onu da sen bul be amir kızı!" dedi Buğra. Haklıydı...

  "Peki, ama söz veremem. Eğer gerçekten bu kadar tehlike arz ediyorsa..." dedim uzaklara dalarak.

  "Valla bir an önce düşün amir kızı! Baban da eve geç gidip geliyor." dedi. Haklıydı da o bunu... Ah, mahllenin giriş çıkışları onlara ait ya cidden!

  "Peki..." dedim. Sadece ve sadece peki.

  "Öf be! Böyle gitmiyor! Ben çekirdek kola falan alıcam!" dedi Buğra, ayağa kalkarak. 

  "Ben gideyim." diyerek ayağa kalkarken, Berk durdurdu.

  "Gerek yok ya. Biz de birazdan kalkarız zaten. Biraz daha dur." dedi. Ne deseydim ki?

  "Aynen, dursana!" dedi Gamze. E iyi peki madem.

  "Peki." dedim yine ve yine.

  "O zaman kim benimle geliyor?" dedi Buğra, ayağa kalkarak.

  "Ben de geliyorum, saçma sapan şeyler alma." diyerek, Gamze'de ayağa kalktı.

  "Canım sıkıldı, bekleyin." dedi Berk ve arkalarından gitti.

  "Durun lan, g*tüm uyuştu oturmaktan. Ben de geliyorum!" dedi Yağız ve birlikte gittiler. Ben de o sırada yerime tekrar oturdum. Hava soğuyordu. Öğlen güneşi vardı, ama yine de esiyordu.
   O sırada telefonum çaldı. Ekrana baktığımda, bu kişinin Kumsal olduğunu gördüm. Açsam mı, açmasam mı diye düşünürken, açtım.

  "Alo," dedim sakince. "Derin, akşam size geliyorum!" dedi biraz sevinç, biraz hüzünle.

  "Aa, iyi!" dedim sevinçle. Ama Ateş'in yanında pek de sevinçli olmak istemiyordum aslında.

  "Ya kanka ne iyisi? Evde yer yok ve Melis'le Ece'de geliyor." dedi bıkkınca.

  "Ne? Olsun, gelsinler..." dedim. Onları her ne kadar sevmesem de, geri döndermek olmazdı.

  "Ahhğğ! Neyse, akşam sekiz de sizdeyiz." dedi ve kapattık.

  "Al şunu! Donacaksın!" dedi Ateş ve üzerindeki deri ceketi omuzlarıma bıraktı. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Neden böyle birşey yapmıştı?

  "Ağzını kapat, sinek girecek." dedi alayla. Ciddileştim bir an. Küstah!

  "Gerek yok, al şunu." dedim ve ceketini tam çıkarıyordum ki, göz devirdi.

  "O ceket çıkmayacak dedim, yoksa kabanın bile kalmaz." dedi inatla. Ne yani? Bana öylece emrivaki yapacak ve ben susacak mıydım?

  "Haha, cidden mi? İstemiyorum dedim." dedim ve ceketi onun omuzlarına bıraktım. Göz devirdi ve ben zaferle gülerken, bir anda ne olduğunu anlamadan, kabanımı aldı ve uçurumdan fırlattı. Ne?! Salak!

  "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" dedim sinirle.

  "Demiştim." dedi beni takmadan. Sonra da ceketini omuzlarından aldı ve giyindi. Ne?! Ne kadar da zorba bir herif?!

  "Üşüyorsan verebilirim." dedi bana dönerek. Göz devirdim. Saçmalıyor olmalıydı.

  "Sağ ol ama gerek yok!" dedim ve güneşi seyretmeye başladım. Yeterince göz kamaştırıcıydı.

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin