Derin'den...
2 Hafta Sonra...
Aklımdaki düşünceleri kovmamda yardımcı olmaya gelen Kumsal ve Buğra, ki sözde, bana daha çok sorun çıkarıyorlardı!"Ya kızım bir git! Bana hayran olduğunu bu kadar belli etme be! Ne yapıştın, sülük! Ya git!" dedi Buğra, çikolata sepetini -evet sepet- Kumsal'dan uzak tutmaya çalışarak.
"Bana bak! Buğra mısın ne zıkkımsın?! Ver şu aşklarımı! Yaa anneee!" dedi Kumsal, sitem ederek. Buğra dirençli çocukmuş yaa!
"Ya yeter! Yeter be sabahtan beridir aklımın içine ettiniz! Sussanıza yaa!" dedim çıldırmış vaziyette. İkisi de şok içinde bana bakıyordu.
"Aman be Buğra, buna mı kaldık?(!) Ara Ateş'i, bunun halinden o anlar!" dedi Kumsal, omuz silkerek. Dehşete düşmüş bir ifadeyle ikisine bakıyordum. Daha demin kavga eden sanki babamdı!
"Aynen kum tozu, gel biz beraber çikilata yiyelim, ay pardon ben yiyeyim, sen bak." dedi Buğra. Çikileta ne ya?! Ajdar'ın klibini mi çekiyoruz?! Öğkh!
"Zıkkımın bacısını da ye!" dedi Kumsal, saçma bir beddua plas küfür ederek. Buğra sinsice gülümsedi.
"Kardeşler zıt karakter olurmuş. Zıkkım acıysa, bacısı datludur. Merak etme!" dedi göz kırparak. Datlu? Haa, tatlı demek istedi! Aman Türkçe yoksunu Türk!
"Ya tamam, ne haliniz varsa görün!" dedim önüme dönerek. İkisi de beni takmadan didişmeye devam etti. Dudaklarımı büzdüm. Olan onca şeyden sonra...
Bu arada Ateş bakarız dedi ama götürdü. Giray'ın cenazesine...
Flashback
Arabadan Kumsal, Gamze, Ateş ve ben birlikte indik. Annemi babam cenaze evine bıraktı. Babam da babasıyla birlikteydi. Ben de... Mezarlığa geldim.
Beklememişlerdi beni... Gömmüşlerdi güzel yüzlümü! Biliyordum, Ateş benim görmemem için yapmıştı. Ama bu benim için daha da kötüydü! Bunun farkında mıydı acaba?
Ağır adımlarla mezarın başına geldim. Bu toprak yığının altında yatıyordu Giray! Ama o sıkışık yerler sevmez ki... O daralır orada! Hem bu beyaz mermerde yazan ölüm tarihi ona ait olamaz! Olamaz... Olamaz, değil mi?
Gözyaşlarımı daha fazla tutamadım ve boynuma kadar süzüldüler. Kimisi yanaklarımdan toprağa akıyordu.
Usulca toprağın yanına çöktüm. Kumsal ve Gamze'de benimleydi. Ayakta duruyorlardı, arkamda. Buğra ve Ateş'se karşıdan bizi izliyordu.
"Giray? B-ben gel-dim!" dedim kesik kesik, kekeleyerek. "Özlemişsindir beni!" dedim gözyaşlarım süzülmeye devam ederken.
"B-iliyor mu-musun? Be-ben herşeyi unuttum!" dedim sanki normal birşeymiş gibi.
"Ama seni unutmadım, merak etme!" dedim gülümseyerek. "Uyanmayacak mısın? Beni kolunun altına alıp, saçlarımı karıştırmayacak mısın?" dedim küçük bir çocuk gibi ses tonumu tutarak. Ama o bana hiç dayanamazdı ki, hiç küs kalamazdık biz!
"Annen çok üzgün, baban... Ben de! Neden bizi üzüyorsun? Uyanmayınca iyi mi oluyor?" dedim sitem ederek. Ağladıkça ağlayasım geliyordu.
"Hani biz birlikte ölecektik? Hani sen beni bırakmamakta kararlıydın? Ama ya hayallerin? Onları da mı yarım bırakacaksın?" dedim merakla, kaşlarımı çatarak. Cevap gelmeyeceğini bile bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020
Teen Fiction| İLK KİTAP BİTTİ | Derin, babasının mesleği sebebiyle taşındığı bu mahallede, karşılaşacağı birçok şeyden habersizdir. Bu, bazen aşk, bazen arkadaşlıktır... Ama en çok ta, gerçek sevgidir öğrendiği... ~~~ *Oyunlar beraberinde gerçekleri getirdi ve...