11.Bölüm: Herşey Doğru Değildir

205 26 2
                                    

Lütfen oy verin... Ve yorum yapın... Merak ediyorum, düşüncelerinizi...

Multi •|• Buğra  (düşmelik)

Bölüm Şarkılarını da bırakıyorum.

Mor ve Ötesi: Yaz Yaz Yaz

Serenay Sarıkaya: Telefonun Başında

Sancak: Dili Yok ki

Derin'den...

Sabah erkenden kalktım ve banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip, odaya döndüm. Siyah kot pantolonumu, siyah bluzumu ve siyah, kapüşonlu kot ceketimi giyindim. Kumsal ve kızlar gitmişti dün akşam. Kumsal'ın eniştesi gelmişti ve gitmişlerdi. Babam da geç geleceğini söyleyip erkenden çıkmıştı. Ben de hava almaya çıkacaktım. Sahile giderdim belki... Uzun düşünceler ardı sıra aklımdaydı. Her şey üst üste geliyordu ve kendimi dinlemeye ihtiyacım vardı.

Komodinin üzerinde, şarjda duran telefonu aldım ve cebime koydum. Saçlarımı da elimle düzelttim sadece. Yüzüme de hiçbir şey yapmadan çıktım odadan. Kahvaltı yapmayacaktım. İştahım yoktu... Acıkırsam, simit filân alırdım artık.

Siyah, kısa botumu giyindim ve çıktım. Sokak, cadde... Hiç fark etmezdi aslında. Ama sahile gitmem için taksiye binmem gerekiyordu.

Caddeye doğru yürüdüm ve taksi aradım. O sırada, ileride bir taksi vardı ve bindim.

"Sahile." dedim net bir şekilde ve cebimden telefonumu çıkardım. Babama mesaj atacaktım. Merak etmesin adam.

Kime: Baba'm
Baba, ben biraz sahilde yürüyeceğim. Evde sıkıldım. Yarım saate dönerim. Merak etme.

Yazdım ve yolladım. Çok geçmeden yazmıştı babam.

Kimden: Baba'm
Tamam kızım, çok durma ama. Biliyorsun, karışık durumlar var. Kalın giyin, hasta olma.

Yazmıştı. Gülümsedim. Sonra cevap vermedim, işleri vardır. Meşgul etmek istemedim.
Taksi durunca, parayı verdim ve indim. Denizi özlemiştim gerçekten... Kokusunu alabiliyordum şuan. Hava rüzgârlıydı ve dalgalar kokuyu, kıyılara kadar taşıyordu. Tuz, ter ve hayat kokuyordu; özgürlük kokuyordu.

Yavaş adımlarla, denize bakan bir banka oturdum. Gözlerimi kapattım ve kokuyu içime çektim. Sonra tekrar açtım ve dalgaları seyrettim.
Harşeyin bitmesi, bu kadar kolay mıydı? Annem ve babam nasıl becermişti mesela? Üstelik yakında okullar açılıyordu ve ben hiç heyecanlı değildim. Ne olacaktı, kimler girecekti hayatıma, hiçbir önemi yoktu... Giren girmişti hayatıma...

Ateşlere o dosyayı vermeli miydim, bilmiyorum? Ama Duman'dan da ses seda çıkmıyordu ve bu beni ürkütüyordu. Babama gerçekten birşey yapar mıydı? Peki Ateşler? Onlara nasıl güvenebilirdim?

Gözlerimi kapattım ve kokuyu, burnumu sızlatacak kadar derine çektim. Neyin içine düşmüştük böyle?
Bir süre daha gözlerim kapalı bekledim. Saçlarım rahatsız ettiği -uçuştuğu- için, kapüşonlumu başıma geçirdim.

İstemsizce Ateş'in yüzü geldi aklıma. Sonra dün... Nasıl da özür dilemişti... İlk zorla söylüyor gibi olsa da, sonra o kadar yoğun söylemişti ki... Ne yapacağımı, ne diyeceğimi, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Ayrıca Kumsal? Onda da vardı bir haller. Ah! Allah'ım! Neyin içine düştüm!
Gözlerimi hızla açtım ve denizi seyretmeye devam ettim. Tam bir aptalım! Ne yapacağıma bile karar veremiyorum daha!

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin