*...Aşk nasıl iki kişilik? Göz göre göre delilik!
Hani hayat müşterekti, üzüntü neden tek kişilik?..*Derin'den...
Elimde telefon, şok içinde ekrana bakıyordum. Giray'ı kim, neden öldürmüştü? Ayrıca bunlar Giray'ı nereden tanıyor? Çağatay, Serhat amcanın oğlu olan Çağatay mı acaba? Ah! Çıldırmak üzereyim!
"Kızım?" ne ara odaya girdiğini fark etmediğim annem, endişeyle bana bakıyordu. Sonra kendimin dışarıdan nasıl göründüğümü fark edip, hızla telefonu kapattım. Annemin çatık kaşları telefona kaymıştı, ya da benim aceleci tavırlarım yüzünden titreyen ellerime.
"E-fendim anne?" dedim kesik bir şekilde. Kahretsin! Sesim titremişti! Allah'ım ne olur anlamasın!(?)
"İyi misin?" dedi dikkatle, beni süzerek. Kafamı salladım hızla. "İyiyim anne, dinlenmeye ihtiyacım var." dedim yorgun gözükmeye çalışarak. Çatık kaşları düz bir hâli aldı ve endişeyle karışmış şefkatle bakmaya başladı. (Ben de bilmiyorum, anlayın işte canım ajzjajd!)
"Bir sorun yok, değil mi?" dedi, elini alnıma koyarak. "Hayır anne, dedim ya. Sadece yorgunum. Sen merak etme, dinlenirsem geçer." dedim rahat gözükmeye çalışarak. Annem de kafasını salladı ve geriye çekildi.
"Birşeye ihtiyacın olursa seslen, aşağıdayım." dedi ve ben de kafamı salladım. Ardından annem odadan çıktı. Derin bir 'oh' çektim ve telefonu karşıma aldım. Öğrenmem için gerekli olan şey bu telefondu!
Ekranı açtım ve şifre var mı diye bakmaya başladım. Kahretsin! Vardı! Acaba hafızam yerinde olsaydı, tahminlerim doğru çıkar mıydı? Aklımı zorlamalıyım! Düşün Derin, düşün! Of! Kahretsin ki hiçbir şey yok! Artık deneyeceğiz!
Ateş yazdım en saçma olasılıkla. Tamam, kabul! Berbat bir tahmindi! Kim kendi ismini şifre yapardı?! Hmm... Biraz düz mantıkla devam edelim. Derin yazdım, bir ihtimal. Ama o da olmadı. Ne bekliyordum ki?!
... Bir dakika! Aklımda bir isim var! Neden bilmiyorum, ama içimi bir huzursuzluk kapladı. Denemekte fayda var, ne diyelim?
Klavyeye birkez daha tıkladım ve Alev yazdım. Neden bilmiyorum, ama sanırım eş anlam ya da bağlaştırma gibi bir mantık kullanmıştım. Yoksa kimdi ki Alev? Acaba hafızamla onu da mı unuttum? Ama hafızam bir yıl geriydi. Eskiden olsa hatırlardım, eski bir tanıdık değil. Acaba onu da mı burada tanıdım? Ama hiç bahsetmedi kimse.
Derin bir nefes alıp, onaylama tuşuna bastım. Ekran açılınca, sevinsem mi, üzülsem mi bilemedim? Neyse! İşimize dönelim, aptal bir tesadüf işte!Mesajlar kısmına girdim ve hiç mesaj yoktu. Sanırım siliyor. WhatsApp'a girdiğimdeyse, WTF?¿!¡ grubundan mesajlar vardı ve grupta ben de vardım!? Her neyse, sonuçta arkadaşmışız ya işte!
Bir anda telefon elimdeyken 'Buğra' kişisinden mesaj geldi. Açmamalıydım, yoksa telefonun bende olduğunu anlarlar ve ben birşey öğrenmeden bırakmak istemiyorum, telefonu. Ama mesaj dikkatimi çekti.
Kimden : Buğra
Telefonumun sende olduğunu biliyorum.Yazmıştı. İyi de, Buğra'nın telefonu Ateş'te ise, Buğra nasıl mesaj atabiliyor? Öf Derin! Saçmaladın iyice!
Kimden : Buğra
Cevap vermeyi düşünüyor musun Amir kızı? Hani telefonum hazır elinde, mesajları daha fazla kurcalamasan mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020
Teen Fiction| İLK KİTAP BİTTİ | Derin, babasının mesleği sebebiyle taşındığı bu mahallede, karşılaşacağı birçok şeyden habersizdir. Bu, bazen aşk, bazen arkadaşlıktır... Ama en çok ta, gerçek sevgidir öğrendiği... ~~~ *Oyunlar beraberinde gerçekleri getirdi ve...