3.BÖLÜM: Sansür

385 36 8
                                    

| • Multi-Yağız

-Sondaki duyuru lütfen okuyun...😘

"Kim bu Derin?" dedi Kumsal, benden bir cevap beklercesine.

"Bilmiyorum?" dedim fotoğrafı alıp, incelemeye başlarken. Bu her kim bilmiyordum. Ama tanıdık geliyordu. Yüzünde ağız maskesi vardı. Gözleri, kahverenginin en koyu tonuydu. Saçları da oldukça şekilli ve hoş... Kaşları, hafif kalın ve çatıktı. Bu, ondan gizli çekilmiş bir fotoğraftı. Biraz uzaktan, kamerayı yakınlaştırarak çekilmiş olmalıydı. Tanıdık geldi mi size de? Ateş... Ama bir dakika... Tamam, benziyor olabilir. Ama onun olduğu hakkında bir bilgim yok.

"Nereden buldun bunu?" dedim kaşlarımı çatıp, Kumsal'a bakarak. "Babanın dosyalarını yerleştirirken, birinin içinden düştü." dedi Kumsal.

"Hangisi?" dedim ve parmağıyla işaret ettiği dosyayı aldım. Üzerinde kocaman, 'ŞÜPHELİLER' yazıyordu. Şüpheli mi? Ateş şüpheli biri miydi? 'Ah, yanında bıçak taşıyan bir gençten bahsediyoruz Derin!' diyen iç sesime hak verdim.

"Kumsal," dedim ve Kumsal'a döndüm. Dosyadan gözlerini çekti ve aynı ciddiyetle bana baktı.

"Ateş olabilir. Ona benziyor." dedim korkarak. Gözlerini kocaman açtı Kumsal.

"Ne? Ateş mi?!" dedi bağırarak. Kafamı salladım endişeyle.

"Tamam, sakin ol. Sen birşey yapmadın. Sadece sabah konuştun birazcık. Hem zaten Ferhat Amca amir. Boşver sen. Takma kafana." dedi bana teselli vererek.

"Aynen ya. Ne olacak sanki?" dedim omuz silkerek. Aslında bunları dememize rağmen, ikimiz de endişeliydik.

"Yani," dedi kafasını sallayarak.

'Şüpheli olan birisi, dışarıda ne arar?'

* * *

Fotoğraftan sonra, biraz dinlenmiş ve tekrardan işlere koyulmuştuk. Şimdi de işlerin hepsi bitmişti ve halıları seriyorduk.

"Ya Kumsal, yamuk oldu. Çek o tarafı biraz!" dedim her yeri yamuk olan halıyı düzeltmeye çalışarak. Kumsal ofladı ve halıyı düzeltti.

"Hah, bitti." dedim ve belimi tutarak dikleştim. Sabahtan beri iş yapıyoruz ve çok yorulduk.

"Kanka yemek yapalım mı? Yoksa sipariş mi verelim?" dedi Kumsal. Dudağımı büzdüm.

"Bilmem?" dedim ve kendimi koltuğa attım. "Yapalım ya. Ben Ferhat amcacığıma yemek yaparım hem." dedi ve güle-oynaya mutfağa girdi. Bu kız bu kadar enerjiyi nereden buluyor, anlamıyorum ki?

"Kanka, markete gitsene." dedi Kumsal. Mutfak amerikan tarzı olduğu için, onu görebiliyordum. Ve o bunu der demez, sabahki olay geldi aklıma.

"Niye, ne lazım?" dedim ve ayağa kalktım.

"Tavuk alman lazım." dedi. "Ya daha dün onu yaptım. Bugün makarna yap." dedim. "Zaten tavuklu makarna yapacağım." dedi. Ha yani zorla da osla kaldıracağım diyorsun...

"İyi, tamam. Önce şunlardan bir kurtulayım." dedim ve çamaşır suyundan renk değiştirmiş olan elbiselerimi gösterdim.

"Hızlı ol." dedi ve ben de başımı salladım. İkişer ikişer merdivenlerden çıktım ve dolabımın önüne geçtim.

Mavi şortumu ve beyaz, uzun ve düz t-shirt'ümü giyindim. Normalde içine sokardım. Ama kot şort değildi. Ben de salış bıraktım. Aynanın karşısına geçtiğimde, sanki sadece t-shirt giymiş gibiydim.

Aşağıya indim ve cüzdanımı aldım. Telefonumu şarja taktım ve Kumsal'a öpücük atıp, evden çıktım. Hava kararmış ve sokak iyice ıssızlaşmıştı. Sokak lambalarının aydınlttığı kadar görebildiğim sokağa girdim.

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin