20. Bölüm: Oyun...

160 18 16
                                    

Multi:
Sıfır Kilometre-Beyza Alkoç replik.

"Sevmek güzel şey,
             Sevmeyi bilen için..."

     Derin'den...

   Sabah erkenden uyandım ve banyoya girdim. İşimi hallettikten sonra çıktım. Bu gün okul kıyafetlerimi giyinecektim. Mor eteğimi ve siyah lakosumu giyindim. Aynadan kendime baktım. Hoş duruyordu... Ama yine de kısaydı!

   Saçlarımı yukarıdan bağladım ve üzerime de kapşonlü, siyah, belden olan hırkamı giyindim. Yüzüme de nemlendirici sürdüm ve dudaklarıma da krem. Rimel de sürüp, tamamladım. Çantama, dün verilen ders programındaki derslerin kitap ve defterlerini koydum. Sonra da mermerin üzerine koyduğum telefonumu aldım. Saat 07:23'tü. Ders sekizde başlıyor.

   Telefonuma baktığımda, babamdan mesaj vardı.

Kimden: Babam
Yedi buçukta Çağatay seni alacak. Sınıflarınız aynı, birlikte oturun. Kimseyle samimi olma. Kahvaltını okulda yap, cüzdanına koydum.

    Yazmıştı babam. Gülümsedim. Ne kadar da düşünceli bir babam var(!)

   Aşağı indim ve eteğimden iki parmak uzun boyda olan beyaz kabanımı giyidindim. Belindeki kemer tarzı kalın ipi fiyonk yaptım ve çantamı sırtıma taktım. Kapıyı açar açmaz karşımda Çağatay'ı gördüm. Bana gülümsedi.

  "Günaydın uykucu," dedi. Gülümsedim.

  "Günaydın sana da. Kapıyı çalsaydın ya, donmuşsun!" dedim.

  "Çaldım da, açmadın." dedi. Kaşlarımı çattım.

  "Ne ara? Hiç duymadım." dedim, şaşkınlıkla.

  "Yedi falandı herhalde." dedi, babam sekiz demişti. Kaşlarımı çattım.

  "Ben yedi anlamışım." dedi, ensesini ovarak.

  "Dinleseydin keşke!" dedim ve beyaz spor ayakkabılarımı giyindim. Sonra da kapıyı örtüp, kilitledim. Birlikte yürümeye başladık.

  "Ee, hayat nasıl?" dedi, sigarasını yakarak.

  "Sigara kullandığını bilmiyordum." dedim, kaşlarımı çatarak.

  "Çok olmadı, bir yıldır." dedi, sırıtarak.

  "İyi, geberdiğinde de, çok olmadı, bir yıl deriz." dedim,  göz devirerek. Güldü. Histerik bir gülüştü.

  "Anlaşılan senin hayatında da bir değişiklik yok." dedi, sigarasını yere atıp, söndürerek. Okula gelmiştik çünkü.

  "Bu mahalle dışında pek birşey değişmedi." dedim, sonra da okula girdik. Bankta oturan Girayları gördüm. Kimse fark etmemişti. Sadece Gökçe kötü kötü bakıyordu. Sırıttım.

  "Giray'da mı bu okulda?" dedi şaşkınlıkla. Kafamı salladım.

  "Öyleymiş." dedim.

  "Onlarla konuşacak mısın?" dedi, merakla. Sanki, ya gidelim, ya biraz konuş der gibiydi.

  "Korumam falan mısın?" dedim gülerek.

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin