13. Bölüm: Asıl Oyun

174 22 2
                                    

          Yazar'dan...

    Ateş, havanın soğuk olmasını aldırmadan yine tepeye gelmişti. Güneş, daha doğmamıştı. Bukre zamanıydı...

    Ateş düşündü. Gerçekten bencil miydi? Bu zamana kadar hep birileri için bir şeyler yapan Ateş, şimdi bencil konumuna düşmüştü.

   "Ulan bu kız neymiş be!" dedi ve sigarasını içine çekti. Dumanına alışan ciğerleri, bir kez daha zehirle doldu.

   Ne çok değişmişti her şey. Derin girmişti hayatına. Şimdi de çıkmasını istiyordu. Nasıl çıkabilirdi ki? Oyun vardı arada... Sürdürmesi gereken bie oyun... Oyundan Gerçek doğar mıydı, orası aşikârdı!

   Gözlerini kapattı Ateş. Düşündü. Neler olmuştu şimdiye kadar. Hep bir kargaşa, hep bir yarayla geçen hayatı, nasıl olmuştu da bir oyunun kaderine düşmüştü?

    Ya Derin?

   Ağlamaktan şişen gözlerine baktı derin. Banyoda, lavaboya elleriyle yaslanmış ve aynaya bakıyordu. Sinirden ağlamıştı. Neydi bu olanlar?

   Bütün yüzünü inceledi. Şu ânâ kadar hiç görmediği, sağ gözünün hafif çapraz altında küçük bir ben vardı. Elmacık kemikleri ve kızarmış olan göz altları... Sabaha kadar uyumadığı için morarmaya yüz tutmuş göz çerçevesi...
    Gözleri dudaklarına kaydı. Alt dudağı dolgun ve çatlamıştı. Sonra burnunun ucuna kaydı gözleri. Sürekli çektiği ve peçeteyle sildiği için kızarmıştı...
 
   Hafif gülümsedi ve dudağının kenarında oluşan busesine baktı. Derin, küçük bir buseydi....

   Musluğu açtı Derin ve akan suyla birlikte akan göz yaşlarını yıkadı. Yüzüne değen her bir su damlası bile sızlatıyordu yüzünü...
  Yanda asılı duran havluyu aldı ve yüzünü sildi. Sonra gözü banyo dolabına takıldı. Ateş'i oraya sokmuştu, babası görmesin diye.

   Aniden gözleri koluna kaydı. Morartı geçmeye başlamıştı. Derin, aldığı havluyu yerine bıraktı ve banyodan çıktı. Koltuğun üzerindeki telefonunu aldı eline. İki cevapsız arama ve bir mesaj vardı. Aramalar Buğra'dan, mesaj ise babasındandı. Önce mesaja girdi.

  Kimden: Babam
Kızım, ben saat 15:00 gibi eve gelirim. Şuan biraz işlerim var, arayamadım. Hem uyuyorsundur. Uyandığında görürsen ara kızım.

   Yazıyordu mesajda. Derin, şimdi aramak istemedi. Saat şu an dörttü. Sekiz gibi dönerdi. Ama Buğra'yı şimdi arayacaktı. Acaba şimdi ne uyduracak diye düşündü ve arayıp, kulağına koydu telefonu.

  "Alo, Derin." dedi kısık bir sesle Buğra. Ağlamış mıydı? Evet. Uzun zaman sonra ilk kavgalarıydı Ateş'le. Hafif atışmaları saymasak, büyük bir kavgaydı onlar için.

  "Alo," diyebildi Derin ve tekrar ağlamaya başladı.

  "Ağlıyor musun sen?" diye sordu Buğra.

  "Buğra, ne istiyorsun?" dedi güçlükle Derin.

  "Derin, biz senden sonra Ateş'le büyük bir kavga yaptık. Nedenini boşver. Sen iyi misin? O salak geldi mi yanına?" dedi Buğra, sinirli bir tonda.

  "H-hayır." dedi Derin, ağlamasını durdurarak.

  "Peki, Derin..." dedi Buğra, gözünden bir damla yaş akmasına izin vererek. Dudağını ısırdı ve telefonu kulağından çekti. Yumruğunu dudaklarına bastırdı ve göz yaşına ellemedi.

  "Buğra, iyi misin?" dedi Derin, endişeyle.

  "Derin görüşebilir miyiz?" dedi Buğra, ağlamaklı bir tonda. Derin şoktaydı. Herkese ahkâm kesen Buğra, ağlıyordu.

  "O-olur. Kaçta?" dedi Derin.

❄❄❄

   "Hoş geldin," dedi Buğra, aya kAteş'in . Gözlerini hafifçe, birkaç saniyeliğine kapattı Derin. Hoş buldum anlamında.

  "N'oldu?" dedi sakince, yanına oturarak Derin. Normal bir sokaktı. Ama sahilin oralara yakındaydı ve otel falan vardı bu karanlık sokakta.

  "Derin, sana itiraf etmem gereken bir konu var. İster bağır çağır, ister bir daha görüşme. Ama ben bu oyunu, en azından kendi açımdan bitirdim ve tamamen bitmesi için sana demem gerekiyor." dedi Buğra. Diyecekleri nelere mâl olacaktı, kendisi de çok iyi biliyordu. Ama zorundaydı. Bunu da çok iyi biliyordu.

  "Buğra, ne diyorsun? Hiç birşey anlamıyorum." dedim, kaşlarımı çatarak.

  "Derin... Herşey başından beri bir Oyundu... Sana bu kadar yakın olmamızın tek sebebi, Ferhat Amir'in kızı olman... Biliyorum,  iğrenç bir şey!" dedi Buğra. Derin, duydukları karşısında şoktaydı. Herşey oyundu demek ki... O an aklına Ateş'in sözleri geldi.

   "Herşey Gerçek Değildir..." demek bu yüzden demişti. Derin, ne ara dolmaya başladığını bilmediği gözlerinden süzülen yaşları umursamadan Buğra'ya döndü.

  "Yalan?" dedi ve sonra bütün sesler kapandı. Sadece kendi sesiyle kaldı baş başa. Beyninin içinde çınlayan Ateş'in sözleri...

  "Derin, Derin iyi misin?" dedi Buğra, koluna dokunarak. Derin, sarsılarak ona döndü ve gülümsedi. Hatta en içten gülümsemesini sundu.

  "Teşekkür ederim..." dedi ve oturduğu merdivenden ayağa kalktı. Buğra, daha ne olduğunu anlamadan, Derin yeni aydınlanmaya başlayan sokakta, gözden kayboldu bile. Yol boyunca gülümsedi. Her şeyi bildiğine göre, ASIL OYUN BAŞLAYABİLİRDİ...

   Derin, evin önüne geldiğinde, Buğra'ya kısa bir mesaj attı.

Kime: Buğra^^
Buğra, senden bir ricam var. Oyunu bildiğimi bilmesinler. Zaten herşey kapandı. Bu yüzden daha fazla muhatap olmak istemiyorum.

   Yazdı ve gönderdi. Buğra, görüldü atmıştı. Evet, asıl oyun başlıyor^^

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin