8. Bölüm: Boyundan Büyük İşler

220 28 0
                                    

* Yıldızlarla dolu bir gökyüzü vardı;
Ama biz o yıldızları göremiyorduk!
Bizim yıldızımız kaymıştı... *

   
       Derin'den...

  "Kızlar, babam çok geç gelecekmiş. Bence artık uyuyalım." dedim odada üçü de telefonla uğraşan kızlara bakarak. Gelmişleri, yemek yemiştik ve parti tarzı bir şeyler yapmıştık. Şimdiyse saat 11:00'dı ve hiç birinin uyumaya niyeti yoktu.

  "Kanka daha saat erken. Bence biraz daha duralım. Sohbet falan ederiz, ha?" dedi Kumsal, kulaklığını çıkararak. Aslında fena fikir değildi.

  "Peki, ama abur cuburumuz bitti." dedim üzgünce. Bilirsiniz, abur cubursuz kız sohbeti olmaz.

  "İyi de saat geç oldu." dedi Melis. Ama burada bir tekel vardı. Oradan alabilirdik.

  "Ya ben bir yer biliyorum. Biz Ece'yle gidelim. Siz de ortam hazırlayın. Hatta isterseniz Netflix açın." dedim sevinçle.

  "Tamam o zaman." dedi Melisa ve Kumsal'la kalkıp mutfağa gittiler.

  "Sıcak çikolata yapın." dedim ve yukarı çıktım. Mavi, spor şortum giyiliydi ve çıkarmaya üşendim. O yüzden üzerime sadece beyaz sweatshirtümü giyindim ve dizime kadar gelen beyaz hırkamı giyinip, aşağı indim.

  "Üzerine birşey al, hava soğuk." dedim Ece'ye.

  "Tamam," dedi ve göz devirerek kabanını giyindi. Hayh Allah'ım ya! Ergelerle uğraşıyorum resmen! Üzerinde şort ve o kadar kısa ki, onun üstünde de yarım bir bluz vardı. Donmaması şans eseri!

  "Uzak mı?" dedi topuklularını giyerek. Moda ağlıyor!

  "Çok değil," dedim ve beyaz sporlarımı ayağıma geçirip, evden çıktık.

  "Şşt! Amir kızı!" diye yanıma Buğra atıldı! Nee?!

  "Bu kim Derin?" dedi Ece, Buğra'ya hayranca bakarak.

  "Ee, bir arkadaşım..." dedim gülümseyerek.

  "Buğra!" dedim kaş göz işaretiyle Ece'yi göstererek. Tabi Ece o kadar dalmıştı ki Buğra'ya, görmedi bile.

  "Ha, anladım." dedi ve göz kırptı.

  "Nasılsın?" dedim gülümsemeye çalışarak.

  "İyiyim, sen?" dedi. "İyiyim. Bu da arkadaşım Ece." dedim Buğra'ya tanıtarak.

  "Memnun oldum." dedi Buğra, Ece'ye dönerek. "Ben dee..." dedi gülümseyerek.

  "Nereye böyle?" dedi Buğra ve beni süzdü.

  "Ne bu hâl?" dedi kaşlarını çatarak.

  "Ya Valla üşendim! Hem, biz hemen gideceğiz." dedim açıklama yapma mecburiyetinde hissederek.

  "Ben de geliyorum." dedi ve bize takıldı. Nereye diye sorduğunda, tekele dedim ve şaşırdı.

  "Ne işin var orada?" dedi sinirle. "Ya Buğra!" dedim sinirle ve o da güldü.

  "N'apıyım kızım? Öyle bir açıklama yapıyorsun ki, sordukça sorasım geliyor." dedi gülerek. Sonra Ece'yle sohbete daldılar ve ben de girdiğimiz reyonlardan atıştırmalık birşeyler aldım. Kasada duran, dövmeli ve kulağında küpesi olan cins çocuk poşetledi ve parayı ödeyip, çıktık.

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin